[Analiz] Türk havacılığında bir başarı hikayesi: HÜRJET Avrupa semalarında - M5 Dergi
Öne ÇıkanStrateji Analiz

[Analiz] Türk havacılığında bir başarı hikayesi: HÜRJET Avrupa semalarında

Abone Ol 

Takvim yaprakları 2006’yı gösterdiğinde Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) kimselerin hayal edemeyeceği bir rüyayı gerçekleştirmek için harekete geçti. Bu rüya, TUSAŞ’ın, Türkiye’ye ait yerli ve milli imkanlarla geliştirilmiş jet uçağı geliştirme projesinin ilk adımını temsil ediyordu. 2006’da HÜRKUŞ Projesi ile başlayan rüya, yeni bir serüvenin miadı olurken 2010’da Milli Muharip Uçağı KAAN ve 2017’de Yeni Nesil Jet Eğitim ve Hafif Taarruz Uçağı “HÜRJET” doğurdu. Böylece HÜRJET, TUSAŞ için ” milli bir dava” oldu. Zira Türkiye önce HÜRJET akabinde MMU KAAN ile şampiyonlar ligine çıktı.

HÜRJET’in serüveni

HÜRJET’in doğuş serüvenine dair bir anekdotu tarihe not düşmek gerekir. Eski TUSAŞ Genel Müdürü Temel Kotil, şirkette yapılan bir sunumdan son derece etkilenmiş, “HÜRKUŞ tecrübemiz var, HÜRJET’i de yapabiliriz” diyen mühendislere, derhal bir proje teklifi hazırlamaları talimatı vermiştir. Sunumun hemen akabinde HÜRJET için kavramsal tasarım çalışmalarını yürütmekle görevli 30 kişilik bir çalışma ekibi oluşturulmuştur.

İlgili ekip, 6 ay içerisinde “kickoff toplantısı yapacağız” gibi çok iddialı bir taahhütle jet uçağı geliştirme serüvenine doğru yola çıkmıştır. Tasarım ekibinin kısa süre içerisinde “trade off” (seçim), keskin dönüş, hız ve irtifa rejimleri dahil kapsamlı bir çalışma hazırlamıştır. Son olarak, TUSAŞ ve Hava Kuvvetleri Komutanlığının mütalaaları neticesinde HÜRJET Projesi 14 Ağustos 2017’de resmiyete kavuşmuştur. Kavramsal tasarımda gösterilen azim ve hızı, platformun uçurulmasında da sergileme hevesi taşıyan HÜRJET ekibi, ilk uçuş tarihi olarak Cumhuriyet’in 100. yılını referans almıştır. Böylece TUSAŞ “milli bir motivasyon” kaynağından beslenerek, Türkiye’nin ilk süpersonik uçağını yakın gelecekte uçuracağının müjdesini vermiştir.

HÜRJET, 30 Ocak 2023’te ilk kez motor çalıştırmış ve 18 Mart’ta ilk taksi testini yapmak üzere pistle buluşmuştur. Proje kapsamında belirlenen konfigürasyonda ilk güvenli uçuşunu ise Cumhuriyet’in 100. yılına tekabül eden Nisan 2023’te gökyüzüne kanat açarak icra etmiştir. Sabah 07.35’te ayrıldığı yuvasından 14 bin feet irtifaya ve 250 knot sürate ulaşarak tam 26 dakika boyunca havada kalan HÜRJET, 2023’ü 33 sorti ile tamamlamıştır. 2024’ü de başarılarla dolu geçiren HÜRJET, ağustos ayında 100’üncü uçuşunu gerçekleştirirmiş, 21 Ekim’de 38 dakika havada kalmasının yanı sıra 1.01 mach hıza ulaşarak ses duvarını aşmıştır.

Öte yandan, Mayıs 2023’te montaj işlemine başlanan İkinci Prototip HÜRJET (P2), 12 Kasım’da 26 dakikalık ilk uçuşunda 10 bin feet irtifa ve 200 knot sürate ulaşırken, ikinci uçuşunu ise 21 Kasım’da başarıyla tamamlamıştır. TUSAŞ Genel Müdürü Mehmet Demiroğlu, Mayıs 2025’te yaptığı açıklamada HÜRJET’in seri üretim sürecinin devam ettiğini, Türk Hava Kuvvetlerine ilk teslimatın 2027’nin başında olacağını ve İspanya’ya teslimatın ise 2028’de hedeflendiğini dile getirmiştir. HÜRJET Projesi, Ağustos 2017’den Haziran 2025’e uzanan 8 yıllık mazisine rağmen Türk havacılık tarihinde dört önemli kırılma noktası yaratmıştır.

HÜRJET’in Türk havacılık tarihine katkıları

İlk olarak HÜRJET, Türkiye’nin yerli ve milli imkanlarla ürettiği ilk insanlı, instabil, süpersonik, jet motorlu eğitim ve hafif taarruz uçağıdır. HÜRJET’teki kabiliyet kazanımını anlatan çok güzel bir deyiş vardır: “Hiç jet uçağı yapmadıysan, aslında hiç bir zaman uçak yapmamışsındır.” Dolayısıyla, TUSAŞ’ın jet uçağı geliştirmesi uçak tasarım ve ürün geliştirme yetkinliğine kavuşulduğunun en büyük ispatıdır. Diğer bir izahla, Türkiye’nin HÜRJET ile jet ailesine katılması ve ilk defa süpersonik uçuş denemesi yapması havacılıkta devler ligine girildiğinin somut bir göstergesidir. Öte yandan, HÜRJET’in “süpersonik” vasfının yanı sıra yüksek manevra kabiliyeti için “instabil” kılınan ilk uçaktır. Ayrıca HÜRJET için gelişmiş Teknolojik Olgunluk Seviyesi (TRL) için olgunluğu yüksek sistemlerin tercih edilmiştir. Buna paralel olarak kullanılan sistemlerin milli olarak geliştirmeye başlanmıştır.

İkincisi, HÜRJET uzun zamandır küresel pazarı domine eden eğitim uçaklarının performans ve güvenirliği konusundaki ısrarcı zihniyeti kırmıştır. HÜRJET, Northrop’un T-38’leri, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Hawk’ları veya Dassault-Dornier’in Alpha Jet’i gibi küresel havacılık pazarındaki başat aktörlere yönelik katı algıyı yıkmıştır. Öyle ki HÜRJET, ilk uçuşunda dahi F-16’lara yaklaşan bir performansla 7G kuvvetiyle yüksek manevra yeteneğini ortaya koymuş, kalkış, düz çizgide tırmanış, seyahat ve piste inişinin kalitesiyle tüm dikkatleri üzerine çekmiştir.

Red Hawk ve T-50’den sonra dünyanın en iyi üçüncü eğitim uçağı şeklinde nitelenmeye başlayan HÜRJET, sadece TUSAŞ değil aynı zamanda teknoloji tarihi için önemli bir gelişme sağlamıştır. Kotil’in tabiriyle, HÜRJET ilk uçuşunun ardından “Türkler yapamaz” algısını kırmış ve dünyaya “TUSAŞ isterse yapar ve Türkiye yaparsa en iyisini yapar” mesajını vermiştir. Nitekim İtalyanlar M-346 Master ve Koreliler T-50 Golden Eagle ile Türk pazarına girmeye çalışırlarken TUSAŞ ne Kore’den ne İtalya’dan uçak satın alınması gerekmeden kendi jet eğitim uçağını geliştirmiştir. Dahası, TUSAŞ üretim bandının yüzde 80’ini ülke içerisinde tutmayı başarmıştır. Ayrıca geliştirilmesi zor olan sofistike teknolojiler açısından HÜRJET’in hem “uçuş kontrol sistemi” hem “aktüatör” itibarıyla tamamen milli sistemlere haiz olduğu vurgulanmalıdır. Keza uzun yıllardır dışa bağımlı olunan motor konusunda, Jet Eğitim ve Hafif Taarruz Uçağı HÜRJET’in motoru ilk kez çalıştırılmış ve böylece yer testlerine fiilen başlanmıştır.

Üçüncüsü, HÜRJET Türk havacılığında eş zamanlı özgün proje geliştirme düşüncesine yönelik menfi kanaati çürütmüştür. Fikri direnç, tıpkı diğer savunma sanayii projeleri gibi HÜRJET fikri ilk ortaya atıldığında, HÜRKUŞ ya da KAAN gibi projelerin gelişimini yavaşlatacağı veya aşırı maddi külfet oluşturacağı yönünde yaşanmıştır. Halbuki KAAN ile arasındaki 7 yıllık farkı kısa sürede kapatan HÜRJET, geciktirmek bir yana KAAN’a altyapı teşkil etmiştir. Bu anlamda HÜRKUŞ, HÜRJET’i, HÜRJET ise KAAN’ı besleyen bir platform işlevi görmüştür. Dolayısıyla HÜRJET, HÜRKUŞ ile başlayan ve MMU Projesi ile devam eden özgün tasarım ve üretim sürecine, bir sanayi ve teknoloji ara geçişi sağlayan kritik bir fonksiyon üstlenmiştir. Örneğin, HÜRJET ve farklı konfigürasyonlarının kritik sistemlerinin birbirleriyle entegre olarak test edilmesi ve doğrulanması için kurulan Demir Kuş (Iron Bird) Test Tesisi’nin aynı zamanda MMU KAAN’a ait sistemlerin test işlemleri için de kullanıldığı ve testlerin tamamlandığı vurgulanmalıdır. Bu hususta, Demir Kuş’un Siemens veya Dassault gibi sadece dijital değil, uçuş kontrolünün birebir aynısı olduğuna dikkat çekilmelidir.

Son olarak HÜRJET, TUSAŞ’ın tamamen kendi inisiyatifi ve öz kaynaklı fonlamasına dayalı özgün bir geliştirme projesi olup, Türk havacılığını küresel pazarın müşterisinden üreticisi konumuna taşımıştır. İlgili dönemde TUSAŞ, Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığından bu yönde talep gelmeden veya herhangi bir sözleşmeye imza atılmadan HÜRJET’i geliştirme kararı vermiştir. Öz kaynaklarla başlayan bu proje, en başından itibaren müşteriyi hep işin içerisinde tutan bir yaklaşımla ele alınmış ve gün sonunda ilgili kurumların kucaklayıp takdir ettiği bir projeye evrilmiştir.

İspanya’nın HÜRJET yatırımı: TUSAŞ için bir mihenk taşı

HÜRJET’in kısa sürede edindiği yetenekler ve sergilediği uçuş performansı, sadece Türkiye’deki müşterilerin değil, aynı zamanda Avrupa’daki müşterilerin de dikkatlerini çekmiştir. Öyle ki henüz Türk Hava Kuvvetlerinin envanterine girmemesine rağmen, İspanya Hava ve Uzay Kuvvetlerinin emekliye ayırmaya hazırlandığı F-5M’lerin yerini HÜRJET’in almasına hükmedilmesi çok mühim bir gelişmedir. İspanya’nın HÜRJET’e toplam yatırım tutarı 1,375 milyar avro olacaktır. Yeni gelişmiş eğitim uçağı programı çerçevesinde, TUSAŞ ile yapılan ortak üretim anlaşması uyarınca 2028 ve 2029’da toplam 18 uçağın üretilip envantere kazandırılacağı kaydedilmiştir. Kuşkusuz bu anlaşma, TUSAŞ’ın teknolojik imkan ve kabiliyetleri açısından rüştünü ispat etmesi ve küresel görünürlüğünü arttırması noktasında bir mihenk taşı niteliğindedir.

Ana hatlarıyla özetlenen parametrelerden yola çıkıldığında, Türk havacılığında insanlı ve insansız ürün yelpazesini günbegün çeşitlendiren TUSAŞ’ın HÜRJET ile artık daha farklı bir lige çıktığı görülmektedir. Havacılıktaki jet ligi, önceki projelerden farklı olarak çok daha sofistike teknolojilerin üretiminde bilgi, tecrübe ve yetkinlik sahibi olunduğunun kanıtıdır.

Kaynak: AA / Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Merve Seren

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close