Analiz: Trump'ın Rusya ile Ukrayna arasındaki arabuluculuk girişimini bekleyen riskler neler? - M5 Dergi
Öne ÇıkanStrateji Analiz

Analiz: Trump’ın Rusya ile Ukrayna arasındaki arabuluculuk girişimini bekleyen riskler neler?

Abone Ol 

Pat durumuna gelen ve ilerlemelerin metrelerle ölçüldüğü bu yıpratma harbinde, bir taraf topyekün yenilgiyi kabullenmeden barış antlaşmasına varılması çok güç.

24 Şubat’ta üçüncü yılını tamamlayacak Rusya-Ukrayna Savaşı bütün şiddetiyle sürüyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın yeniden Beyaz Saray’a gelmesiyle savaşı sonlandıracağı vaadi ise şimdiden yoğun şekilde tartışılıyor. Bu yazıda, Trump’ın baskısıyla bir ateşkese ulaşmanın çok güç, kalıcı bir barışa ulaşmanın ise neredeyse imkansız olduğu, farklı taraflar açısından sebepleriyle beraber açıklanmaya çalışılacak.

Öncelikle olası bir barış anlaşmasının ne içermesi gerektiğini belirterek başlamak iyi olur. 24 Şubat 2022’de savaş başlarken Rusya tarafından sunulan şartları hatırlayalım; askersiz, Nazisizleştirilmiş, tarafsız ve çift dilli bir Ukrayna.

Diğer yandan Ukrayna ise anayasal yapıda herhangi bir dayatmayı kabul etmezken, Rusya’nın öncelikle 2022 öncesi sınırlara geri çekilmesini talep ediyor, ayrıca 2014’te kendisinden koparılan Kırım, Luhansk ve Donetsk bölgelerinde herhangi bir değişikliği de kabul etmeyeceğini ısrarla dile getiriyordu.

Yarım kalan barış girişimi: İstanbul görüşmeleri

2022 Mayıs’a kadar sürdürülen ve barışa en çok yaklaşılan an olan İstanbul görüşmelerinde ise herhangi sonuç alınamadı. Ortaya çıkan taslak metne dair bildiklerimiz, olası bir barış anlaşmasında iki tarafın da hangi noktalarda uzlaşıya yakın olduğuna dair bir fikre sahip olmamızı sağladı.

Buna göre, her iki taraf da uluslararası bir barış gücünün garantörlüğünü kabul etmekteydi. Fakat Rusya’nın olası bir saldırı durumunda garantörlerin vereceği cevabın belirlenmesinde veto hakkına sahip olma ısrarı, Ukrayna açısından görüşmeleri sonlandıran en önemli faktör olarak öne çıktı.

Ukrayna’ya Avrupa Birliği (AB) üyeliği kapısı açık bırakılsa da NATO dahil herhangi bir askeri ittifaka dahil olması yasaklanarak ülkenin tarafsız statüsü konusunda uzlaşılmıştı. Kırım’ın statüsünün belirlenmesi meselesi ise 10-15 yıllık bir süre için ertelenerek anlaşma kapsamının dışında bırakıldı.

Gerek tarafların münakaşalı noktalarda geri adım atmaması gerekse süreç devam ederken gerçekleşen Buça katliamı, İstanbul görüşmelerinin akim kalmasına ve savaşın bugüne kadar uzamasına sebep oldu. İstanbul görüşmelerinden günümüze iki cephede de zaman zaman avantajlı ve dezavantantajlı gelişmeler yaşandı.

Ukrayna’nın karşı saldırısı ve Rusya’nın kontrolündeki Herson gibi önemli bazı noktalarda kontrolü yeniden ele alması, Ukrayna’nın enerji altyapısının yerle bir edilmesi, Bahmut gibi tıkanma noktalarında iki tarafın da büyük kayıplar verdiği muharebeler, Rus siyasi dinamiklerindeki kırılganlığı ifşa eden Prigojin isyanı gibi birçok farklı olay, savaşın seyrini etkiledi.

Ukrayna’nın başarısız karşı saldırı girişimi, Rusya güney hattında ipleri eline alırken Ukrayna’nın Kursk bölgesinin bir kısmında doğrudan Rusya topraklarında sağladığı hakimiyet, Kuzey Kore askerlerinin ve İran üretimi insansız hava araçlarının kullanımıyla savaş, her iki taraf için de uluslararası bir boyut aldı. Bunlarla beraber, Rusya içlerinde özellikle ATACMS gibi uzun menzilli füzelerin kullanımına verilen icazet sonrasında artan saldırılar gibi savaşın şiddetini artıran birçok gelişme gerçekleşti.

Trump’ın gelişi ve savaş yorgunluğu

Bugün barış görüşmelerinin yeniden gündeme gelmesinin iki sebebi var. Birincisi, Trump’ın seçim süreci boyunca ısrarla savaşı kısa sürede bitireceğini vurgulaması, ikincisi ise hem Ukrayna hem de Rusya’nın ekonomik ve sosyal olarak savaş ortamına dayanma sınırlarına geldiği kanaati.

Birinci noktada, Trump bugüne kadar elinde ne gibi kozlar olduğunu pek göstermedi. Ukrayna’ya yardımların kesilmesi Kiev üzerinde, yaptırımların sertleştirilmesi ise Moskova üzerinde kullanabileceği muhtemel kozlar olabilir. Fakat gümrük duvarlarının yükseltilmesi tehdidinin Trump’ın beklediği etkiyi gerçekleştirmeme ihtimali var zira Rusya 3 senedir zaten yaptırımların etrafından dolaşmak konusunda tecrübe kazandı. Hidrokarbon kaynaklarının satışını piyasa fiyatının altından da olsa özellikle Çin ve Hindistan üzerinden devam ettirerek savaş ekonomisini bir şekilde idame edebiliyor.

Barış görüşmelerine giden yolda ikinci nokta ise iki tarafın da cephedeki kayıpları telafi edecek insan gücünü sağlamakta güçlük çekmesi. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy yönetimi seferberlik yaşını hala 18’e indirmedi. Siyasi olarak kendisini oldukça güç durumda bırakacak bu kararı vermekte isteksiz olan Zelenskiy, doğrudan egemenliğini yitirmesi anlamına gelecek bir masaya oturmak yerine bu kararı alarak Rusya’yı zorlamayı tercih edebilir.

Rusya ise sözleşmeli askerlerin yanı sıra Kursk cephesinde faydalandığı Kuzey Kore birlikleri gibi alternatif yöntemlerle eksiklerini ikame etmeye çalışıyor. Moskova, özellikle Andrey Belousov’un Savunma Bakanlığına getirilmesi sonrasında bütün iktisadi yapının savaş için seferber edilmesini başarmış gibi görünüyor.

Mevcut durumda, Rusya tarafında rublenin istikrarsızlığı, bütçe açığı ve yüksek faizlerin savunma dışı ekonomi üzerindeki olumsuz etkisi gibi orta vadede toplumsal huzursuzluk yaratması muhtemel faktörler öne çıkıyor. Yine de Kremlin, bütün bunları güney cephesinde yakalanan trendin sürdürülmesi için katlanılabilir zorluklar olarak görerek baskıyı sürdürmeyi tercih edebilir.

Nasıl bir barış mümkün?

Muhtemel bir barış için her iki taraf da temel noktalarda fikir birliğine varabilecek gibi durmuyor. Kırım veya 2022’den sonra Rusya’nın kontrolü altına giren topraklarda bir uzlaşıya varılsa dahi Ukrayna’nın savaş sonrasındaki statüsü konusunda hem Kiev’in kaygılarını dindirecek hem de Moskova’nın isteklerini tatmin edecek bir uzlaşı çok güç.

Ayrıca her iki toplumda anlaşmanın kabul göreceği çok iyimser… Örneğin imzadan kısa bir süre sonra Rusya topraklarında sabotaj saldırıları gerçekleştiğinde veya Ukrayna sınırları içerisine bir patlama olduğunda taraflar silahları ele alıp hikayeye baştan mı başlayacak? Pat durumuna gelen ve ilerlemelerin metrelerle ölçüldüğü bu yıpratma harbinde, bir taraf topyekün yenilgiyi kabullenmeden barış antlaşmasına varılması çok güç.

Peki ya ateşkes? Bu konuda Moskova ve Kiev’in aynı fikirde olduğunu söyleyebiliriz. Ateşkes yalnızca karşı tarafın toparlanması için bir fırsat sağlar ve kabul edilemez. Yakın zamanda Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın, Noel döneminde geçici olarak silahların susması girişimi bu sebeple reddedildi. Rusya tarafı, güney hattındaki ilerlemesine işaret ederek, bir ateşkesin Ukrayna için nefes alma ve savunmadaki zafiyetlerini giderme fırsatından başka bir anlama gelmeyeceğini belirtti. Zelenskiy ise benzer argümanlarla Rusya ile barışa açık olduklarını fakat ateşkesin anlamsız olduğunu belirtiyor.

Trump’ın bugüne kadar verdiği işaretler, tarafları masaya oturtmak için elindeki kozların daha çok Ukrayna’yı zorlayıcı etkenler olduğunu gösteriyor. Mali yardımların yanı sıra Ukrayna’ya silah arzının kısıtlanması ihtimali, Rusya üzerinde ek yaptırım tedbirlerinin getireceği yüke oranla çok daha hayati riskler barındırıyor. Dolayısıyla elimizdeki verilerle, Trump’ın muhtemel barış girişimi daha çok Ukrayna’nın “ikna edilmesi”, hatta diz çöktürülmesi izlenimi veriyor.

Görüşmeleri bekleyen mevcut riskler

Kayıpların durması ve Avrupa’da huzur ortamının tesis edilmesi her ne kadar arzulanır olsa da bilhassa Doğu Avrupa ve Baltık ülkeleri için Rusya’nın almak istediklerini silah zoruyla almış olmasının nasıl bir örnek teşkil edeceği de bir başka problemdir. Peki bütün bu zorluklara rağmen Trump şapkadan tavşanı çıkarıp iki tarafı da tatmin edecek bir barış antlaşmasını sağlayabilirse bu 2014’ten bugüne devam eden trajedinin mutlak sonu anlamına mı gelecek?

Bu noktada da barışı sürdürmenin zor, yıkmanın ise kolay olduğu bir ortamla karşı karşıya olacağız. Tarafların orduları dursa da terör ve sabotaj eylemleri gibi küçük grupların hatta bireylerin hamleleriyle sürmesi durumunda yönetimlerin tepkisi ne olacak? Rusya’nın Ukrayna’dan talep ettiği yasal düzenlemeleri yetersiz bulması durumunda yaptırımları olacak mı? Rusya’nın nihayetinde kuvvet kullanarak belirli kazanımlar elde etmiş olmasının Baltık ve Merkez Avrupa ülkeleri açısından yaratacağı kaygılar ne olacak? Savaşın sona ermesiyle seçimlerde Zelenskiy’nin yerine gelecek bir yönetim, Rusya ile uzlaşıyı sürdürmek isteyecek mi?

Bütün bu sorular, Trump’ın 2014’ten günümüze devam eden Rusya-Ukrayna krizinin çözümünü sağlamasının oldukça güç, getirebileceği herhangi bir ateşkesin ise kırılgan olduğunu gösteriyor. Yine de her iki taraf da barışın önündeki engelin kendileri olmadığını öne sürerek, karşı tarafı suçlayarak da olsa görüşmelere açık kapı bırakmış durumda. Önümüzdeki süreç hem savaşın taraflarının hem de Trump yönetiminin çatışmaların sonlandırılması konusunda ne kadar samimi olduklarını ortaya çıkaracak.

Kaynak: AA / Dr. Başaran Ayar

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close