Tarih Boyunca Cephedeki Askerlerin Yiyecekleri
Askerlerin savaşlar sırasındaki beslenmeleri genellikle savaşların sonuçlarında belirleyici oldu.
Adem Kılıç tarafından M5 için çevrilmiştir.
19. yüzyılda appertizasyonun (Gıda maddelerinin 110°C-115°C’de 10-15 dakika sterilizasyona tabi tutularak kaplarda saklanması) icadına kadar; ekmek ve tuzlu et cephelerde görev yapan askerlerin yemeğini oluşturuyordu. Ayrıca donanmalar sudan daha kolay saklanabilir olduğu için bira, şarap ve romu tercih ediyorlardı. Konserve yiyecekler ise 1. Dünya savaşında askerlerin yiyecekleri arasındaki yerini aldı.
‘Askerler için ekmek’ Kısa Bir Savaş Tarihi
Napolyon, “Ordular mideleri üzerinde yürür” sözleri ie tanınır. Tarih boyunca, askerler için yiyecek tedarik ve tercihi genellikle savaşların sonucunu belirlemiştir.
Batı’daki bilinen ilk profesyonel ordu Antik Roma’ya aitti. Antik Roma Ordusu’nun askerlerinin her birine günde iki kilo ekmek, et, zeytinyağı ve şarap için pay verilirdi. Bizans İmparatorluğu’nda ise özellikle 20 günden fazla sürecek olan görevlerde, küçük bir el değirmeni askerlerin temel donanımlarından birisiydi. Bu el değirmenleri; uzun süre saklanabilen sert ekmek ve paximadion adı verilen çift pişirilmiş ve kurutulmuş ekmeği öğütmek için kullanılıyordu. Ordu, askeri operasyonlar sırasında yerel halktan gıda yardımı talep ediyor ya da askerler kendi maaşları ile gıda alma yoluna gidiyorlardı.
Donanmalar için ise koşullar daha zordu. Napolyon savaşları sırasında İngiliz Donanması ‘altıya dört’ tayınlama sistemini kullandı. ( Tayınlama :Özellikle savaş ve bunalım dönemlerinde uygulanan temel gıda ve bazı malların karne usulüyle verilmesidir.) Yani her altı kişi için 4 kişilik porsiyonlar dağıtılıyordu. Temel besin; bezelye unu ile yapılan sert, kuru ve bisküvi şeklinde olan ekmeklerdi. Verilen tuzlu et o kadar sertti ki, denizciler onu bölebilmek için adeta heykeltraş gibi zaman harcardı. Su dayanıksız olarak düşünüldüğü için yine kolay depolanan alkollü içecekler tercih edilirdi. İlk sırada bira, bira bitince şarap ve son olarak da ROM.
1810 yılında Peter Durand tarafından teneke kutunun icadı askeri tayınlarda adeta devrim yarattı. 1.Dünya savaşında da büyük ölçüde teneke kutular içerisindeki konserveler kullanıldı. İlk defa bu dönemde askerlere birkaç farklı sebze yemeği garanti edildi. Örneğin; İngiliz taburlarının yemek pişirmek için endüstriyel boyutta 2 büyük tencereleri bulunurdu. Ancak bunlarda yapılan yemekler cephedeki askerlerin çoğuna ulaştırılamıyordu. Bunun üzerine teneke kutuda ısınabilecek güveç tarzı maconochie denilen yemekler yapmak zorunda kalıyorlardı.
Amerikan ordusu 2. dünya savaşı sırasında taşıması kolay ve besleyici bir tayinleme yöntemi geliştirdi. Bu tayinler üç çeşit konserve yemekten oluşuyordu. Patatesli dana eti, pirinç ve ya makarna yanında bisküvü, şekerleme, bir kaç klüp şeker, bir paket hazır kahve ve bir konserve açacağı. Bunlar askerlerin acil durumlarda askerlerin ihtiyacını karşılayacak nitelikteydi. Yani iştah açıcı değildi. Bu şekilde askerlerin sadece ihtiyaçları kadar yemeleri sağlanıyordu.
1980’li yıllardan sonra ise Amerikan Ordusu’nda bunların yerini, hava geçirmez poşetler içerisinde yer alan yiyecekler almaya başladı. Öyle ki askerlerin yemekleri; vejeteryan yiyeceklerden helal yiyeceklere kadar 24 farklı seçenekten oluşmaya başladı.