Suriye’de muhalefet güçlerinin yıldırım harekatı sonrasında ülkeyi terk etmek zorunda kalan eski diktatör Beşar Esed’in yaptığı açıklama, bu kaçışta, “Rus devlet aklının” önemli rol oynadığını gösterdi. Aynı akıl, Doğu Akdeniz’de özellikle Suriye topraklarındaki iki büyük üsle sağlanmış olan üstünlüğün korunmasını ve bunun yolunun da Libya’nın doğusundaki Rus askeri varlığının artmasında buluyor.
BEŞAR ESED’İN SONU VE HALİFE HAFTER’İ BEKLEYENLER
“Öncelikle, Suriye’den ayrılışım planlı değildi ve bazı kişilerin iddia ettiği gibi savaşın son anlarında gerçekleşmedi. Aksine, 8 Aralık 2024 Pazar gününün erken saatlerine kadar Şam’da görevimi yerine getiriyordum. Terör güçleri Şam’a sızdığında, Rus müttefiklerimizle operasyonları koordine etmek üzere Lazkiye’ye hareket ettim. O sabah Hmeymim hava üssüne varışımızda, tüm cephe hatlarından tamamen çekildiğimiz ve son askeri mevzilerin düştüğü netleşti. Bölgedeki durum kötüleşmeye devam ederken, Rus askeri üssü kendisi de yoğun insansız hava saldırıları altında kaldı. Çıkış yolu kalmadığında, Moskova, üssün komutasının 8 Aralık Pazar akşamı Rusya’ya acil tahliye düzenlemesini istedi. Bu, Şam’ın düşmesinden bir gün sonra ve kalan tüm devlet kurumlarının askeri pozisyonların çöküşüyle birlikte felce uğramasının ardından gerçekleşti.”
Esed’in ülkesinden kaçmasından sonra yaptığı ilk açıklamadaki bu satırlar, aslında Suriye eski diktatörünün kendi yaşamına yönelik karar almada bile egemen olmadığını göstermesi bakımından önemliydi…
Bu gelişmeden hemen sonra gözler, Libya’ya döndü… 2015 itibariyle Suriye’de Beşar Esed rejimini iser alan Rusya’nın, 2019 ve devamında ülkenin doğusunda yerleşik isyancı Halife Hafter üzerinden başkent Trablus’a sahip olmak istediği, bunun, Türkiye’nin 2020’deki askeri müdahalesi sonucu önlendiği biliniyor…
Trablus’u kuşatan fakat sonuçta Sirte-Cufra hattına geri çekilmek zorunda kalan Rusya, şu anda, Bingazi merkezli, “Hafter ailesi yönetimini” elinde tutuyor ve o bölgede çok geniş bir alanı kontrol ediyor.
TARTUS-HİMEYMİM ÜSLERİNİN YENİ ADRESİ BELLİ
Suriye’den gelen bilgiler, Rusya’nın “baba” Hafız Esed döneminde, 1971 yılında imzalanan anlaşmayla sahip olduğu Tartus Donanma Üssü ve 2017 itibariyle “oğul” Beşar Esed eliyle imzalanan anlaşma çerçevesinde yerleştiği Himeymim Hava Üssü’nde zor günler yaşadığını ortaya koyuyor.
Şam’da işbaşı yapan yeni geçiş hükümeti, bu üslere dönük herhangi bir karar almadı fakat üsler çevresinde yaşanılan kuşatma, bu üslerdeki Rus personelin rutin gıda maddelerine ulaşmasının bile zorlaştığını, hatta, üslerde ciddi bir su sıkıntısı yaşandığını gösteriyor.
Kremlin sözcüsü Dimitri Peskov, Suriye’de yaşanılan değişim çerçevesinde ülkenin yeni yöneticileri ile temas kurulduğunu, Rus üslerinin geleceğinin belirlenmeye çalışıldığını da açıkladı.
Şam’daki kaynaklar, yeni hükümetin bütün dikkatini ülkenin iç istikrarını sağlama, halkın acil ihtiyaçlarını sağlama konusunda topladığını, Rusya ve hatta İsrail gibi dış unsurlar ile yaşanabilecek derin gerginliklerden uzak durduğunu vurguluyorlar.
Bununla birlikte, Tartuş’taki donanma üssünden ayrılan Rus savaş gemileri şu anda Doğu Akdeniz’de özellikle Libya’nın Tobruk kenti yakınında bulunuyor.
Askeri teknik uzmanlar, Tobruk limanı ve bağlantısındaki coğrafi alanın, büyük Rus savaş gemileri için derin deniz imkanı sağladığını, bununla birlikte Tartus’un bu bölgeye taşınması için önemli yatırımlar yapılması gerektiğini vurguluyorlar.
Rusya’nın ayrıca, Bingazi’nin doğusunda El/Hadim, Trablus güneyde El-Cufra, Sirte yakınında El-Kardabiye ve Güney Libya’da Barak el-Şati askeri üsleri bulunuyor.
Suriye’deki gelişmelerden hemen sonra, Himeymiş hava üssünden kaynaklanan Rus askeri nakliye uçaklarının bu üslere yoğun bir şekilde askeri malzeme ve personel taşıdığı da izlendi.
HAFTER SURİYELİ SAVAŞÇILARI KAYBETTİ
Suriye’deki gelişmelerin Libya’ya dönük ilk etkisi, isyancı Halife Hafter’in ordusunda yer alan Suriyeli savaşçıların kaynağının kesilmesi oldu. Kremlin tarafından uçağı patlatılarak öldürülen Yevgeni Prigozhin’in başında bulunduğu Wagner savaş grubundan bu yana, Rusya, Hafter’e düzenli olarak Suriyeli savaşçı gönderiyordu. Gelişme mevcut savaşçıların korkudan ülkelerine dönmekte zorlanmalarına, fakat yeni savaşçıların da gelmesini önlüyor.
Doğu Libya’da oluşturduğu rejimle tıpkı Esed ailesi gibi bir oligarşik hanedan kurduğu görülen Hafter’in aynı akıbeti yaşamamak için Türkiye başta önemli ülkelerle temas kurduğu, özellikle verilen ihaleler ve mali çıkarlar sağlayarak bu devletlerin de desteklerini almaya çalıştığı belirtiliyor.
Suriye sonrasında Rus ordusunun Libya’ya dönük hareketlenmesi ise NATO açısından önde gelen güvenlik sorunu olarak değerlendiriliyor.
FAS’TA VARILAN ANLAŞMA ÖNEMLİ
Bu arada Fas hükümetinin arabuluculuğunda Rabat’ta gerçekleştirilen Libya müzakelerinde meşru yönetim ile doğu bölgesi temsilcilerinin “birlik hükümeti” kurulması için anlaşmaları önemli bir dönüm noktası oldu.
Bu anlaşma çerçevesinde ülkenin yeni bir seçim sürecine girmesi bekleniyor. Şu anda Libya’da iki ordu bulunuyor. Bunlardan biri, tamamen Libyalı unsurların oluşturduğu ve Türkiye-Katar ittifakının desteğindeki meşri Libya Ordusu, diğeri ise bünyesinde Libyalı’dan çok, Rus, Suriyeli ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) getirdiği Yemen ve Sudanlı savaşçıların olduğu Hafter’in ordusu…
İki ordunun birleştirilmesi süreci başladığı takdirde, Hafter ailesinin bu nedenle, yeni oluşacak Libya Milli Ordusu’nda bir etkinliği olamayacak…