National Interest: "Türklerin Yeniden Uyanışı" (Çeviri-Analiz) - M5 Dergi
Öne ÇıkanStrateji Analiz

National Interest: “Türklerin Yeniden Uyanışı” (Çeviri-Analiz)

Abone Ol 
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycanlı mevkidaşı İlham Aliyev ile Bakü’de düzenlenen zafer geçidinde ülkesinin önde gelen Drone’u Baykar TB2’yi gururla izlerken, Azerbaycan’ın Orta Asya’daki başarısı da bölgedeki ortak Türk dilinde yankılandı.

National Interest’de yayımlanan makale M5 tarafından çevrilmiştir.

Otuz yıllık Rus destekli Ermeni işgalindeki Dağlık Karabağ’ın özgürleştirilmesi fikri bu işbirliği ile gerçeğe dönüştü. Türkiye’nin diplomatik ve askeri desteği , Rusya’nın aracılık ettiği ateşkesle sonuçlanan bu donmuş çatışmada kilit rol oynadı. Azerbaycan en büyük kazanan olurken,  Türkiye ise Kafkaslarda askeri bir mevcudiyet yanısıra Nahcivan’dan geçecek ve gıpta ile bakılan bir koridora sahip oldu.  Bu koridor Türkiye’yi doğrudan Azerbaycan’a ve Orta Asya Cumhuriyetlerine bağlayacak.

Türkiye için; Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan gibi  Orta Asya Cumhuriyetleri ile güçlü bağlar ve birlik arzusu her zaman stratejik bir hedef olmuştur. Derin kültürel bağlara ve ortak Türk dili ve soyuna rağmen, Sovyet ve Rus hegemonyası bu ilişkilerin ilerlemesini engelledi.

1991’de Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra, Washington’da Ankara’nın eski bölgelerinde Ruslara karşı koymada rol oynayabileceği beklentisi vardı. Bununla birlikte, Moskova’nın eski cumhuriyetler üzerindeki etkisi hala çok fazlaydı ve Türkiye, ekonomik sorunlardan terörle mücadeleye kadar bir dizi iç meseleyle uğraşıyordu.

Demir Perde’nin çöküşünden sonra, Sovyetler Birliği’nden ayrılan bu genç cumhuriyetler; kendilerine ulusal kimlik oluştururken, stratejik özerklik kurarken, demokratikleşme için adımlar atarken, ekonomilerini toparlarken ve altyapılarını modernize ederken 30 yıl sonra artık Sovyet etkisini de  atmaya çalışıyorlar.

Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı, Azerbaycan gazının Avrupa pazarlarına çıkışının sağlanması ve Bakü’ye daha fazla ekonomik bağımsızlık verilmesi açısından önemli bir ilk adımdı. Kazak petrolü ve Türkmen gazı da yakında Türkiye üzerinden Avrupa’ya erişmek için yollar arayabilir. 2009 yılında kurulan Türk Konseyi, bu ülkeler arasındaki ilişkilerde bir dönüm noktasıydı. Türk Konseyi üyeleriyle yapılan görüşmelerde, 2040 yılına kadar coğrafya için vizesiz bir gümrük birliği yaratma vizyonu açıkça ifade edildi.

Türkiye’nin Suriye, Libya ve Dağlık Karabağ’da ortaklarını desteklemedeki başarısı, şu anda Ankara’yı Moskova’ya alternatif bir seçenek olarak gören Orta Asya liderleri arasında büyük yankı uyandırdı. Bu anlayış, Türkiye’yi yaklaşık 200 milyonluk genç nüfusu ve iki trilyon dolara yaklaşan ortak GSYİH’si olan bir bölgede etkili bir oyuncu olarak konumlandıracaktır. 

Kazakistan ve Özbekistan’da  Kiril alfabesinden Latin alfabesine geçiş, Türk insansız hava araçlarını edinme ilgisi, gelecekteki boru hatları için müzakereler ve Türkiye ile ikili ticaretteki artış, bu büyüme eğilimini teyit etmektedir. 

Bölge ülkelerinin egemenlik ve bağımsızlığını güçlendirmek ve daha iyi birlikte çalışabilirlik ortamı yaratmak ayrıca bölgesel güvenlik için ordularını modernize etmek önümüzdeki on yılda Türkiye için bir öncelik olacaktır. Orta Asya Cumhuriyetleri, bu yılın Mart ve Ekim ayları için planlanan iki Liderler Zirvesi’nde, Ankara ile ilişkileri bir sonraki adıma taşımaya istekli görünüyor.

Orta Asya Coğrafyası Sovyetler Birliği sonrası Moskova’nın tekeli altında iken, özellikle son on yılda Pekin; Kuşak ve Yol Girişimi Projesi ile bu coğrafyaya sıçradı. Bu proje; bölgenin en stratejik ulaşım hatlarından biri olacak ve Trans-Hazar Doğu-Batı Orta Koridoru olarak bilinen Avrupa pazarlarına en kısa ve en hızlı bağlantı olarak görülüyor. Projenin rotası Rusya’yı geçerek Kazakistan, Azerbaycan ve Türkiye’den geçiyor. Pekin, lojistik imparatorluğunun damarlarını bölge üzerinden güvence altına almaya çalışırken, önümüzdeki yıllarda daha fazla Çin yatırımı ve katılımı görecek.

Çin çoktan Türkiye’ye kur yapmaya başladı ve Türkiye gibi bir bölgesel gücü ABD’den uzağa ve kendi yörüngesine çekmeye çalışıyor. Fakat Rusya, Çin etkisine karşı koymak ve bölgedeki en büyük oyuncu olarak kendini yeniden kurmak isteyecektir. Rusya’nın Gürcistan ve Kırım’dan Donbas ve Karabağ’a kadar alanda Sovyet askeri ayak izinden faydalanarak jeopolitik faydalar elde edip genişletebildiği bir istikrarsızlaşma eğilimi var.

Orta Asya, Kremlin’in yeniden ısıtabileceği ve istismar edebileceği birçok donmuş çatışma ve anlaşmazlığı olan bir tiyatro alanıdır. Geçmiş tecrübeler de gösteriyor ki; Moskova bölgedeki hakimiyetini korumak için bu davranışını sürdürecektir. Rusya ve Çin arasındaki güç rekabeti  , Orta Asya ülkeleri için fırsatlar sağlayacak, ancak çekişme aynı zamanda stres ve birçok zorluk da yaratacaktır. Bunlar, bölge ülkelerinin bir blok olarak birlikte hareket etmeyi çok avantajlı bulacağı muhtemel gelecek senaryolarıdır. 

Türkiye’nin bu bölgedeki artan etkisi ve Rusya ve Çin ile diplomatik kanallar, bu güç rekabetine bir denge sağlayacak ve süper güçler arasında arabuluculuk yapmak için önemli ve güvenilir bir müttefik olacaktır. Ankara bölgeye istikrar sağlamada etkili ve söz sahibi olacaktır. 

Kaynak: M5 (Kaynak gösterilerek kullanılabilir)

 

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close