Analiz: Irak Seçimleri Ülkedeki ve Bölgedeki Dengeleri Nasıl Etkileyecek? - M5 Dergi
DünyaÖne Çıkan

Analiz: Irak Seçimleri Ülkedeki ve Bölgedeki Dengeleri Nasıl Etkileyecek?

Abone Ol 

Irak, Saddam Hüseyin döneminin ardından beşinci kez düzenlenecek olan genel seçimler için gün sayıyor. 8 Ekim’de başlayacak olan seçimlerden siyasi istikrar çıkmasını bekleyen halk sandık başına gidecek. İran destekli grupların etkin olacağı öngörülen seçimlerin ardından ülke nasıl şekillenecek?

Siyasi ve ekonomik krizlere ek olarak koronavirüs (Covid-19) ile mücadele eden Irak, 10 Ekim 2021’de sandık başına gitmeye hazırlanıyor.

Irak’ta toplam 24 milyon seçmenin oy kullanma hakkı bulunuyor fakat 14 milyondan fazla seçmenin sandık başına gitmesi bekleniyor.

Seçimlerde güvenlik problemi yaşanmaması için seçmenlere ‘dijital kart’lar dağıtılırken, 3 bin 249 aday 329 sandalye için yarışacak. 167 siyasi parti ve koalisyona bağlı 951’i kadın 789’u bağımsız adaylar için oy kullanılacak.

Irak’ta haziran ayında yapılması planlanan seçimler ekime ertelenmişti. Ülkede çıkarılan yeni seçim yasası ile 18 olan bölge sayısının 83’e çıkarılması bağımsız adaylara da yarışma şansı verdi.

Irak meclisinde toplam 9 sandalye Hıristiyan, Yezidi ve diğer azınlıklar için ayrılırken, Türkmenler için kota uygulaması yapılmayacak. Irak’ta seçimleri boykot eden partilerin ise adaylarını dolaylı yoldan desteklemesi bekleniyor. Irak’ta yarışacak adaylar arasında bir de ilk var. Ülkedeki Çerkezleri temsilen Ahmed Ketaw Kerkük’ten seçilmek için yarışacak.

10 Ekim’de yapılacak seçimler nedeniyle Irak sınır kapılarını kapatacak. Irak Güvenlik Yüksek Konseyi’nden yapılan açıklamaya göre, 9 Ekim 2021 saat 21.00’dan 11 Ekim 06.00’a kadar hava, deniz ve kara sınır kapıları kapalı olacak.

Özel oy kullanma işleminin 8 Ekim’de başlayacağı Irak’ta, genel oylama 10 Ekim’de gerçekleştirecek. Seçimlerde 988 bin kişi ilk kez oy kullanırken hastanelerde tedavisi süren koronavirüs (Covid-19) hastalarının oy kullanma hakkı bulunmuyor.

SEÇİM GÜVENLİĞİ

Irak’ta en fazla merak edilen konuların başında seçim güvenliği geliyor. 2019 yılında Irak parlementosunda çıkarılan yasa kapsamında oy kullanacak olan seçmenler sık sık sosyal ağlar üzerinde seçime ilişkin kaygılarını dile geitiriyor.

Uzmanlar, ülkedeki seçim güvenliğinin önemine dikkat çekerken, Irak Başbakanı Kazımi Bakanlar Kurulu toplantısında konuya değinerek, “Seçim güvenliğinin sağlanmasını bizzat ben denetleyeceğim. Seçimlerin seyri ve sonuçlarını olumsuz etkileyecek hiçbir ihlale izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Irak’ın en yüksek Şii mercii Ali el-Sistani ise yaptığı açıklamada, yolsuzluk yapanların önünün kesilmesi ve parlamentoya girmelerinin engellenmesi için tüm Irak halkını seçimlere geniş çapta katılım sağlamaya çağırdı.

Özellikle gençler haziran ayından 10 Ekim’e alınan seçimlerin sonuçlarını merak ile takip ederken, Avrupa Birliği (AB), Irak’taki seçimleri gözlemci göndereceğini duyurdu. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, AB gözlem misyonu, Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu’nun daveti üzerine seçimleri yerinde takip edeceğini duyurdu.

IRAK’TA SEÇİM ÜLKEYİ NASIL ŞEKİLLENDİRECEK?

IŞİD’in Irak’ta yenilgiye uğraması ile birlikte, eski adıyla ‘Bedir’ olarak bilinen İran destekli ‘Fatih İttifakı’ ve destekçileri olan Haşdi Şabi olarak da bilinen Şii ağırlıklı Halk Seferberlik Birlikleri’nde (HSB) yer alan Hizbullah El Nuceba Hareketi ve Asaib Ehl El Hak gibi bazı gruplar güçlerini artırdı.

Geçtiğimiz günlerde seçim çağrısı ile kamuoyunda geniş yer bulan Şii din adamı El-Seyyid El-Sistani, 2014 yılında verdiği cihad fetvasının ardından dini liderliğini kurdu.

2013 seçimlerinde, Şii milis komutan Hadi-el-Amiri liderliğinde parlamentoda 46 sandalye alarak ikinci parti olmayı başarmışlardı.

2019 yılından bu yana ülkede devam eden protestolar, Fatih İttifakı’nın popülaritesini de kaybetmesine neden oldu. Genç eylemciler, yolsuluklara ve suikastlere karşı günlerce sokağa döküldü. Güvenlik güçlerinin müdahalelerine rağmen sokaklardan ayrılmayan 700’den fazla genç ölüdürüldü. Protestoları takip eden gazetecilerin kimlerinin öldürülmesi, kimilerinin ise kaybolması uluslararası örgütler tarafından tepki ile karşılandı.

Kasım Süleymani suikastinin ardından Ocak 2020’de, kendilerine ‘direniş’ adını veren askeri gruplar tarafından desteklenen Fatih İttifakı, ABD birliklerinin ülkeden çıkarılmasına ilişkin bir kararı parlamentoda onaylatmayı başardı.

Irak’ta, Fatih İttifakı’nın muhalefet eden en büyük siyasi güç ise Sadr Hareketi. Sadr Hareketi’nin milis gücü olan Mehdi ordusu, Şii lider Muhammed Bakır es-Sadr öncülüğünde faaliyetlerini sürdürüyor.

Her ikisi de İran tarafından desteklenen grupların ülkede karşı karşıya gelmiş olması Irak’ta siyasi istikrarsızlığı derinleştiren faktörlerin başında geliyor.

Devrim Muhafızları’nın ülkedeki uzantısı olan Fatih İttifakı’nın Sadr Hareketi’nin iktidara gelmesini engellemeye yönelik sert tavrı ise bir çeşit meydan okuma olarak yorumlanabilir.

TİŞRİN AYAKLANMASININ ETKİSİ

Eski rejimin çöküşünden itibaren dini söylemler ile oy kazanan Irak’lı siyasilerin dilini dönüştüren ve gençlerin siyasete verdiği yönü bir kez daha gözler önüne seren Tişrin ayaklanması, bu seçimde de etkisini gösterdi.

Denklemi değiştiren ayaklanmanın ardından özellikle son seçimler öncesinde siyasilerin mezhepsel farklılıklar üzerinden yürüttükleri siyasi propagandalarını bir yana bırakarak, ulusal bir söylem benimsedi.

Partilerin ekonomik çıkarlarını koruma kaygısının da önüne geçen bu yeni siyasi dilin öncüsü elbette gençler oldu. Ülkedeki yaşam koşullarını, söylem ve siyasi dili dönüştürmek isteyen gençlerin sokağa dökülmesi, kalıcı ideolojilerin de başlangıcı olarak yorumlanıyor.

Irak’ta seçimlerin sonucunda Fatih İttifakı, Hadi el-Ameri liderliğindeki sözde direniş güçleri ve Nuri el-Maliki liderliğindeki Dava partisi koalisyonu öngörülüyor. Sadr Hareketi’nin ise muhalefette kalacağı iddialar arasında.

Bu kırılgan güç dengesi ancak Sünniler ve Kürtler arasındaki bölünmelere ve oluşturulacak stratejilere göre ayakta kalabilir.

Bahreyn Körfez Üniversitesi’nden Prof. Dr. Haitham Numan, aksi halde Şii bir iç çatışma ya da Tişrin ayaklanmasından yeni bir ideoloji bekleyen öfkeli gençlerin ayaklanması kaçınılmaz olduğunun altını çiziyor.

Kaynak: IntellStrategy

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close