Rusya ve Batı'nın askeri rekabet alanı: Ortadoğu - M5 Dergi
Öne ÇıkanStrateji Analiz

Rusya ve Batı’nın askeri rekabet alanı: Ortadoğu

Abone Ol 

Ortadoğu’daki çatışmalar artarak sürerken ABD’nin önümüzdeki yıllarda bölgedeki statüsü dış politikayla ilgili tartışmaların ana gündem maddesi olmaya devam ediyor.

Ancak, ‘Rusya’nın bölgedeki rolü’ ve özellikle ‘Moskova’nın Ortadoğu’da Batı ile uzun zamandır devam eden rekabeti için savunma ilişkilerini nasıl kullandığı’ dikkate alınmadıkça bu tartışmaların eksik kalacağına şüphe yok.

İran ve vekilleri ile ABD ve İsrail arasında devam eden gerilimin arka planında, bölgedeki büyük güçler arasında uzun süredir devam eden rekabet artık daha da görünür oldu. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD’ye karşı bir beka mücadelesi verdiğini düşünüyor ve Ortadoğu’yu Rusya’nın bu rekabetin sonuçlarını etkileyebileceği önemli bir alan olarak görüyor.

Ortadoğu ve Kuzey Afrika, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı 2022 yılının Şubat ayında başlattığı savaştan önce onun ikinci en önemli silah pazarıydı. Rusya, ABD’den sonra dünyanın en büyük silah ihracatçılarından biri olarak yeniden kendine bir yer edinse de dış politikaya yön verenlerin, Moskova’nın tüm dikkatini Ukrayna’ya vermesi nedeniyle Rusya’nın silah ticaretinin durumunu, Ortadoğu’daki savunma ilişkilerinin nüfuzunu nasıl artırdığını ve daha büyük öneme sahip stratejik çıkarlarını nasıl geliştirdiğini yakından takip etmeleri gerekiyor.

Rusya’nın Ortadoğu’da savunma alanındaki varlığı, biri (ortak askeri tatbikatlarla birlikte yapılan) silah satışları, ikincisi askeri üslere erişim ve üçüncüsü başta Afrika’da kısa bir süre önce ‘Afrika Lejyonu’ olarak yeniden adlandırılan Rus paralı asker grubu Wagner olmak üzere paramiliter güçlerin kullanımı olarak sıralayabileceğimiz üç sac ayağı üzerine kurulu.

Rusya’nın Ortadoğu’yla silah anlaşmaları

Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü’nün (SIPRI) verilerine göre Rusya’nın Ukrayna’daki savaş öncesi küresel silah ihracatındaki payı düştü. Ancak Rusya’dan en fazla silah satın alan ülke olan Hindistan’ın, son dönemde Rusya’dan petrol ithalatını büyük ölçüde artırmasına karşın silah ithalatını büyük ölçüde azaltmış olması bunun temel nedenini oluşturuyor. Yine de Rusya, Batılı ülkelerin silah pazarındaki geleneksel hegemonyasına meydan okuyarak Ortadoğu’daki silah satışlarına odaklanmaya devam etti.

Rusya Federal Askeri-Teknik İşbirliği Servisi, 2021 yılının Şubat ayında Ortadoğu’ya yapılan askeri ihracatın son beş yılda yıllık yaklaşık 6 milyar dolar olduğunu ve bunun da toplam askeri ihracatın yüzde 40 ila 50’sini oluşturduğunu açıkladı. Rusya ayrıca 2021 yılına kadar özellikle Suhoy Su-57 model gibi savaş uçakları başta olmak üzere en gelişmiş silah sistemlerinden bazılarının satışını gerçekleştirdiği Cezayir’in en büyük silah tedarikçisi oldu.

ABD’li yetkililerin Ukrayna’da savaşın başlamasından sonra yaptıkları açıklamalara dayandırılan haberlerde Rusya’nın silah tedarikinin Ukrayna’daki askeri güçlerini desteklemeye odaklanmasının yanı sıra yaptırımlar, ihracat kontrolleri, Rusya’nın SWIFT ödeme sistemini kullanma yasağı nedeniyle kısıtlandığı belirtildi.

İran’ın Rus yapımı uçaklara, füzelere ve hava savunma sistemlerine olan ilgisinin azalması pek olası görünmüyor.

Aslında Ortadoğulu yetkililer, Ukrayna savaşının başlarında Rusya’nın yapılan anlaşmaların yükümlülüklerini yerine getiremeyeceğiyle ilgili endişelerini özel olarak dile getirmişlerdi. Savaşın başlamasının üzerinden geçen iki yılın ardından Rus ordusunun Ukrayna ordusu karşısında başarısız olması ve Rusya’nın silah sektörünün tüm dikkatini Ukrayna’daki askeri güçlerini korumaya ve yeniden inşa etmeye vermesiyle bu korkuları haklı çıkardı.

Ukrayna’daki savaş uzadıkça bazı çevreler, Rusya’nın Ukrayna karşısında zayıf askeri performansının, Ortadoğu’nun Rus yapımı silahlara olan ilgisini azaltıp azaltmayacağını merak etmeye başladı. Rusya’nın bu zayıf askeri performans gözden kaçmasa da tıpkı 1991 yılında ABD liderliğindeki çok uluslu koalisyon güçlerinin Sovyetler Birliği tarafından eğitilmiş ve donatılmış Irak ordusunu yok etmesinden sonra olduğu gibi cazibesini yitirmedi. Bunun arkasındaki nedenlerden biri Rusya’nın ihraç ettiği (ve çoğunlukla savağı uçakları, uçak motorları ve füzeler olmak üzere) silah çeşitliliğiyle ilgili olabilir. Zira Rusya’nın ürettiği tanklar ve zırhlı askeri araçlar gibi Ukrayna’da kötü performans sergileyen silah türleri, önemli ihracat ürünleri arasında yer almıyor.

Rus yapımı savaş uçaklarına, füzelerine ve hava savunma sistemlerine olan ilginin kaybolması pek olası değil, hatta 2019 yılının Eylül ayında İran yapımı silahlı insansız hava araçlarıyla (SİHA) Suudi Arabistan’ın Abkayk Petrol İşleme Tesisi’ni hedef alan saldırısı da dahil olmak üzere Husilerin SİHA’lar ve balistik füzeler kullanması, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi ülkelerin Rusya tarafından geliştirilen hava savunma sistemlerine ilgisini artırdı.

Ruslar henüz anlaşmayı teyit etmese de Moskova’nın İranlı savaş pilotlarının çok daha gelişmiş bir model olan Su-35 savaş uçaklarına geçiş yapmalarını sağlayacak eğitim uçaklarını İran’a ihraç edeceği kesin.

Ortadoğulu yetkililer, Batılı ülkelerin Rusya’ya uyguladıkları yaptırımların Rus yapımı silahları satın almalarını engellediğini açıkladılar. Yani Rusya’nın ürettiği silahlara olan ilgileri azalmış değil, ancak bazı engellerle karşı karşıyalar. Suudi Arabistan’da 2023 mayısında düzenlenen ticari fuara Ukrayna’da savaşta kullanılan helikopterleri üreten şirketlerin yanı sıra Rusya ordusuyla doğrudan iş yapan ve yaptırım uygulanan birkaç Rus silah üreticisi de katıldı. Rusya Devlet Başkanı Putin, aynı yılın sonlarında hem Suudi Arabistan’ı hem de BAE’yi bizzat ziyaret etti. Bu ziyaretler sırasında Putin, BAE’yi Rusya’nın Arap dünyasındaki ana ticaret ortağı olarak ilan etti. Putin’in iki ülkeye yaptığı ziyaretlerle ilgili basında yer alan haberlerde, ziyaretler sırasında yapılan görüşmelerde ileri teknoloji ticaretine de değinildiği belirtildi. Öte yandan Cezayir de yakın dönemlerde Rusya ile askeri görüşmeler gerçekleştirdi.

Diğer yandan Rusya’nın silah ihracatından sorumlu devlet kuruluşu Rosoboronexport için işlerin iyiye gitmediğine dair birtakım işaretler söz konusu. Ukrayna’da kullandığı mühimmat stoğunu yenilemek için ihraç ettiği savunma sistemlerinin bir kısmını geri almaya çalışan Rusya’nın Ortadoğu’daki silahlarının bir kısmını geri aldığı ülkeler arasında Mısır da bulunuyor. Wall Street Journal (WSJ) gazetesi, 2023 yılının Kasım ayında Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’nin Rusya’ya yaklaşık 150 motoru teslim etmeyi kabul ettiğini bildirdi. WSJ’nin bu haberi öncesinde Nisan ayında Rusya ile Mısır arasında Rusya’ya 40 bin füze tedarik edilmesini öngören başka bir anlaşmaya ilişkin haberler basında yer aldı. Ancak ABD’nin Mısır’a baskısı sonucu füzelerin tedariki askıya alındı.

Bu genel tablo, Rusya’nın Ortadoğu’ya silah ihracatını daha uzun süre sınırlı kalmaya devam edeceğini gösteriyor. Moskova’nın Ortadoğu’ya olan ilgisi sürerken Ortadoğu, Rusya’yı, büyük güçler arasındaki bölgeyi kasıp kavuran rekabette dengenin sağlanmasında önemli bir aktör olarak görüyor. Bu nedenle silah satışları, söz konusu rekabette Moskova’nın dış politikasının ana odak noktası olmaya devam edecek gibi görünüyor.

Rusya İran’la askeri ilişkilerini güçlendirdi

Ukrayna’daki savaş, Rusya ile İran arasındaki askeri alan da dahil olmak üzere daha uzun yıllar devam etmesi muhtemel stratejik iş birliğini güçlendirdi. Ukrayna savaşının başlamasının ardından yayınlanan birçok rapor, yüksek askeri teknoloji ve savunma gibi sektörlerde daha kapsamlı bir iş birliğine gideceklerine işaret ediyordu. ABD’li yetkililer de kamuoyu önünde Rusya ile İran arasındaki bu iş birliğine ilişkin endişelerini dile getirmeye başladılar. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü John Kirby, 2022 yılının sonlarında yaptığı bir açıklamada, Rusya’nın İran’a daha önce eşi ve benzeri görülmemiş düzeyde askeri ve teknolojik destek sağladığına ve bu desteğin iki ülke arasındaki ilişkileri dönüştürdüğüne dikkat çekti.

İran’ın Ukrayna’da kullanılmak üzere Rusya’ya Şahid-136 kamikaze İHA’lar tedarik etmesi de uluslararası düzeyde büyük yankı uyandırdı. Bu çok önemli bir gelişmeydi, çünkü İran dışında hiçbir ülke Rusya’nın Ukraynalıları öldürmesine isteyerek yardım etmedi. Ancak Rusya’nın İran’a söz konusu İHA’ların tedariği karşılığında neler vaat ettiğini vurgulamak da bir o kadar önemli.

İran Savunma Bakan Yardımcısı, 2023 yılı sonlarında Tesnim Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, İran’ın Rus yapımı Su-35 savaş uçaklarının ve helikopterlerinin teslimatına ilişkin düzenlemeleri tamamladığını söyledi.

Ruslar henüz anlaşmayı teyit etmese de Moskova’nın İranlı savaş pilotlarının çok daha gelişmiş bir model olan Su-35 savaş uçaklarına geçiş yapmalarını sağlayacak eğitim uçaklarını İran’a ihraç edeceği kesin. Eğer bu anlaşma yürürlüğe girerse, İran İslam Devrimi’nden önce 1970’li yıllarda İran Şahı’nın ABD’den satın aldığı eski savaş uçakları yerini Rus yapımı Su-35 savaş uçaklarına bırakacak ve bu da Tahran’ın hava saldırıları düzenleme kabiliyetini önemli ölçüde artıracak. İran, Körfez ülkeleri için halen büyük bir tehdit oluşturuyor. İran’a Su-35 savaş uçağı sağlanması bölgedeki askeri dengeyi kendi lehine değiştirerek ve Körfez ülkelerinin güvenlik planlarını değiştirmesine neden olacak.

Rus Donanması, Karadeniz Filosu’nun verdiği büyük kayıplara rağmen, gücünü ve NATO hedeflerini vurma kabiliyetini koruyor.

Ancak anlaşma yürürlüğe girmese de iki ülke arasında stratejik iş birliğine yönelik eğilimin çoktan başladığını söyleyebiliriz. Öyle ki bu eğilim, Rusya ve İran arasında yapılan ikili ve Rusya, Çin ve İran arasında yapılan çok taraflı askeri tatbikatların dahil olduğu beş yılı aşkın bir süre öncesine kadar dayandırılabilir. Rusya, Çin ve İran’ın çoklu askeri tatbikatlarının ilki 2019 yılı sonlarında gerçekleşti.  Dönemin İran Deniz Kuvvetleri Komutan Yardımcısı ve tatbikatın sözcüsü Tuğamiral Gulamrıza Tehani, İran’ın Press TV adlı televizyon kanalına yaptığı açıklamada, tatbikatların bu üç ülke arasındaki ilişkilerin ‘yararlı seviyeye’ ulaştığının bir göstergesi olduğunu söyledi. İran, ilk kez uluslararası iki büyük deniz gücüyle bu boyutta bir ortak tatbikat gerçekleştiriyordu. Bu eğilim sonraki yıllarda da devam etti. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, 2023 yılı sonlarında Rusya ile İran arasında kapsamlı stratejik ortaklık anlaşması konusunda ilerleme kaydedildiğini açıkladı.

Rusya’nın resmi haber ajansı TASS, bu yılın başlarında, anlaşmanın tamamlanma sürecinde olduğunu ve anlaşma metninin her iki ülkenin de diğerinin egemenliğine saygısını teyit edecek şekilde hazırlandığını bildirdi. İki ülke arasındaki diplomatik ve askeri ilişkilerin sıkılaşması ve yoğunlaşmasıyla ilgili haberlerin basında yer almasıyla birlikte İran’ın BRICS’e kalıcı üyeliği şaşırtıcı bir gelişme olmadı. BAE bu ekonomi grubuna üye olurken, Suudi Arabistan’a üyelik daveti yapıldı. Ancak Suudi Arabistan gruba katılmayı henüz resmi olarak kabul etmedi.  Rusya’nın bu yıl 1 Ocak’ta grubun dönem başkanlığını üstlenmesiyle birlikte, Rusya’nın savunma alanında çeşitli anlaşmalarla Ortadoğu’da ve Afrika’da birçok ülkeyi yanına çekme çabalarının takip edilmesi büyük önem kazandı.

Wagner’in askeri varlığını genişletmek ve üye sayısını artırmak

Batılı ülkelerin temel stratejik hedeflerinden biri Rusya’yı Akdeniz’in dışında tutmaktır. Bunun nedeni ise Rusya’nın Akdeniz’deki varlığının ona Avrupa Birliği (AB) üzerinde diplomatik ve ekonomik baskı uygulama, Ortadoğu ve Afrika’daki askeri gücünü artırma ve NATO’nun güney kanadına odaklanmasını sağlayacak fırsatlar vermesidir.

Öte yandan Rus Donanması, Karadeniz Filosu’nun verdiği büyük kayıplara rağmen gücünü ve Akdeniz boyunca Kalibr balistik füzeleriyle NATO hedeflerini vurma kabiliyetini koruyor. Rusya’nın Akdeniz’deki konumunu daha da güçlendirmesi halinde bu durum, Ukrayna’ya karşı savaşını sürdürebilmesinde de ona yardımcı olacak. Bununla birlikte Rusya, Batılı ülkelerin Ukrayna’ya askeri yardım meselesinde isteksiz davranmasını Ortadoğu’da ve Kuzey Afrika’da nüfuzunu genişletmek için daha büyük bir fırsat olarak görebilir.

En nihayetinde Moskova, Ortadoğu’nun stratejik önemini farkında ve bölgede nüfuz elde etmek için rekabetini sürdürüyor. Rusya, Suriye’deki başta Tartus Deniz Üssü ve Hmeymim Hava Üssü olmak üzere kalıcı üslerini korumakla kalmıyor, aynı zamanda son beş yıldır Ortadoğu’daki faaliyetlerinin bir başka odak noktası olan Libya’da da bir deniz üssü edinmeye çalışıyor. Konuyla ilgili 2023 yılı sonlarına doğru basında yer alan haberler, Putin’in 28 Eylül’de Libya’nın doğusunda konuşlu Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Halife Hafter ile yaptığı görüşmenin ardından Rusya’nın, gemileri için ülkenin doğusunda, büyük olasılıkla Tobruk’ta bir deniz üssüne yanaşma hakkı edinmesini öngören planlarda ilerleme kaydedildiğine işaret etti. Bu planlar henüz bir karara bağlanmış gibi görünmese de Moskova’nın Libya’daki askeri nüfuzunu artırmaya çalıştığı aşikar. Tobruk’taki limanının suları derin olduğundan bu durum, özellikle Tartus’taki limanın sularının sığ olmasından dolayı Rusya’nın lojistik yeteneklerine katkıda bulunması bekleniyor. Rusya ayrıca Süveyş Kanalı, Hint Okyanusu ve Arap Yarımadası’nda da kalıcı üsler edinmek amacıyla Sudan’da Kızıldeniz’e kıyısı olan bir deniz üssüne gemileri için yanaşma hakkı kazanma arayışlarını sürdürüyor.

Eğer ABD Kongresi, tereddüt etmeye ve Ukrayna’ya askeri yardımları ertelemeye devam ederse, Rusya yakında dengeyi kendi lehine çevirebilir.

Rusya’nın askeri nüfuzunun kapsamını genişletme çabalarının çoğunda, Kremlin için hayati bir araç olarak kabul edilen Rus paralı asker grubu Wagner gibi özel askeri gruplar yer aldı. Putin’in yakın müttefiki Yevgeniy Prigojin tarafından kurulan Wagner’in başarısız isyan hareketi ve ardından Prigojin’in geçtiğimiz ağustos ayında özel uçağının düşmesi sonucu hayatını kaybetmesinden sonra Wagner’in adı resmi olarak değiştirildi. Bunun ardından Rusya Savunma Bakanlığı, Wagner’in Afrikalı liderlerle ilişkilerinin yanı sıra petrol ve altın gibi yer altı kaynaklarının çıkarılmasını ve güvenliğin sağlanmasını kapsayan birçok anlaşmasını yönetmeye başladı. Wagner, kısa bir süre önce Afrika Lejyonu olarak yeniden adlandırıldı. Ancak amaç aynı. O da Wagner’in ister Wagner, ister başka bir isim altında Kremlin’in dış politika hedeflerine ulaşmaya devam etmesini sağlaması.

Rusya’ya genel bir bakış

Bazı çevreler, Rusya’nın silah ticaretindeki gerilemenin yanı sıra askeri sanayisine uygulanan ve devam etmesi halinde askeri yeteneklerinde de gerilemeye yol açması kaçınılmaz olan yaptırımlar göz önüne alındığında, Ukrayna’daki kayıplar da hesaba katılırsa Rusya’nın Ortadoğu’daki nüfuzu konusunda endişelenmeye gerek olmadığını düşünebilir. Ancak bu analiz hem dar perspektife sahip hem de yanıltıcı. Rusya, paramiliter grupları ve vekilleri aracılığıyla stratejik öneme sahip limanlara erişerek ve daha fazlasına ulaşmak için çabalayarak Ortadoğu’daki nüfuzunu genişletme konusunda rekabet etmeye devam ediyor. Rusya, bu adımları Batılı ülkelerden herhangi bir engelleme gelmezse, ciddi sonuçlarla karşılaşmadan rahatlıkla atabilir. Rusya’nın imzaladığı savunma anlaşmaları da bu çabaların önemli bir parçasını oluşturuyor.

Ukrayna’daki savaş, Rusya içinde yalnızca askeri ve dış politika alanlarında büyük bir öncelik olmakla kalmayıp ekonomik büyümenin de ana itici gücünü oluşturuyor. Rusya’nın 2024 yılı bütçesi açıklandığında, onlarca yıl sonra ilk kez orduya ve savunmaya yapılan harcamaların sosyal alanlara yapılan harcamaların üzerinde olduğu görüldü. Savaş, Rusların silah altına alınmasına neden olduğundan Rusya, Ukrayna’daki savaş sona erdikten sonra gazi sayısının artmasından kaynaklanan baskıyı hafifletmek zorunda kalacak ve gazileri özellikle Wagner gibi paramiliter gruplar aracılığıyla yurt dışında kullanmaya yönelecek. Rusya Savunma Bakanlığı’nın Wagner’in kontrolünü tamamen eline almasıyla bunu başarması da artık daha kolay. Dolayısıyla Rusya’nın Ortadoğu ülkeleriyle savunma alanında kurduğu ilişkiler söz konusu olduğunda Batılı siyasetçiler, sonucu ne olursa olsun, Putin’in stratejik hedeflerini ve Ukrayna savaşının sonuçlarını dikkate alarak uzun vadeli bir perspektif edinmek zorunda olacaklar. Daha da önemlisi, eğer ABD Kongresi, tereddüt etmeye ve Ukrayna’ya askeri yardımları ertelemeye devam ederse, Rusya yakında dengeyi kendi lehine çevirebilir. Eğer bu olursa ABD’nin dünyadaki konumu zayıflayacak ve rakipleri daha da cesaretlenecek.

Rusya ile İran arasındaki silah alışverişine dair takvim ise şöyle:

1986: Sovyetler Birliği İran’a omuzdan ateşlemeli karadan havaya füze sistemi olan 400 Strela-2 füze sistemleri gönderdi.

1986-1987: İran, Sovyetler Birliği’nden 200’den fazla BTR-60 zırhlı personel taşıyıcı satın aldı.

1986-1989: Rusya, İran’a 400 adet hafif zırhlı savaş aracı BMP-1 gönderdi.

1989: İran, Sovyetler Birliği’nden 25 adet MiG-29 model savaş uçağı ve 42 adet S-200 hava savunma sistemi satın aldı.

Ayrıca İran, Sovyetler Birliği’nden genellikle MiG-29 model savaş uçaklarında kullanılan R-27 havadan havaya füzelerden 100 adet ve kısa menzilli R-73 havadan havaya füzelerden 300 adet istedi.

1990-1991: İran, Sovyetler Birliği’nden 25 adet MiG-29 model savaş uçağı ve 12 adet Su-24 taktik bombardıman uçağı satın aldı.

1991: İran, Rusya ile T-72 tankları ve BMP-2 zırhlı personel taşıyıcılarının yerli üretimi için bir anlaşma imzaladı.

1991-1993: Rusya, kilo sınıfı (Project 877 Paltus) iki denizaltının satışı için Sovyetler Birliği dağılmadan önce anlaşma imzalayan İran’a denizaltıları teslim etti.

1993-2001: Rusya, İran’a 400’den fazla BMP-2 hafif zırhlı savaş aracı gönderdi. Ayrıca İran, bu yıllar arasında Rusya’dan 422 kadar T-72 model tank satın aldı.

2000-2003: İran, Rusya’dan 40’tan fazla Mil Mi-8 ve Mil Mi-17 model taşıma helikopteri teslim aldı.

2006: İran, Rusya’dan 6 adet Su-25 savaş uçağı satın aldı. Ayrıca Rusya, İran’a S-300 hava savunma sistemleri sattı.

2006-2007: İran, 29 adet Tor-M-1 hava savunma sistemi ve bu sistemleri çalıştıracak 700’den fazla füze satın aldı.

2016: Rusya, İran’a uzun menzilli karadan havaya füze sistemi olan S-300 hava savunma sistemleri satışı gerçekleştirdi.

Ağustos 2022: İran, aralarında Şahid-136 kamikaze İHA’ların da bulunduğu 46 İHA’yı Ukrayna’ya karşı kullanılmak üzere Rusya’ya teslim etti.

Rus kargo uçakları, İran yapımı Şahid-129, Şahid-191 ve Muhacir-6 model SİHA’larla Tahran’dan ayrıldı.

Yine aynı ay, 145 milyon dolar nakit ve bir adet İngiliz yapımı NLAW hafif tanksavar füzesi, bir adet Amerikan yapımı Javelin tanksavar füzesi ve bir adet Amerikan yapımı Stinger uçaksavar füzesi taşıyan bir Rus askeri uçağı Tahran’a indi. İran ise buna karşılık Rusya’ya 100 tanesi Şahid-136 kamikaze İHA olmak üzere 160 adet İHA/SİHA sağladı.

Kasım 2022: İran ve Rusya, Rusya’da İHA üretimiyle ilgili bir anlaşma imzaladı.

Mayıs 2023: ABD, İran’ın Rusya’nın başkent Moskova’nın yüzlerce kilometre doğusunda İHA fabrikası kurma çabalarını desteklediğini ortaya çıkardı. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Kirby’ye göre İran, Rusya’dan ‘milyarlarca dolar’ değerinde savaş uçakları, saldırı helikopterleri, hava savunma sistemleri, askeri radarlar ve başka silah türleri almaya çalıştı.

Eylül 2023: İran basınına göre Tahran, Rusya’dan en az iki adet Yakovlev Yak-130 model eğitim-savaş uçağı satın aldı.

Kaynak: *Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close