"Polonya'ya Bayraktar TB2 satışı sadece Türk Savunma Sanayii için bir atılım değil" - M5 Dergi
Öne ÇıkanSavunma Haberleri

“Polonya’ya Bayraktar TB2 satışı sadece Türk Savunma Sanayii için bir atılım değil”

Abone Ol 

Türk Savunma Sanayii ve Türkiye için 24 Mayıs Pazartesi günü önemli bir gelişme yaşandı. İlk defa NATO ve AB üyesi bir ülkeye Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) satışı gerçekleştirildi.

Bu satışın hem Türk Savunma Sanayii’ne hem de Türk dış politikasına önemli etkileri olacak. Satışı ve satışın getireceği etkileri Gazeteci Metehan Demir, M5’e değerlendirdi.

Demir’in değerlendirmeleri şu şekilde:

“Türkiye’nin Polonya’ya SİHA satışı aslında son dönemde dikkate alınması gereken en önemli gelişmelerden bir tanesi. Bunu sadece Savunma Sanayii’nde bir atılım ya da bir devrim olarak görmemek gerekiyor çünkü bunun gerçekten stratejik uzantıları çok farklı bir görünüm arz ediyor.

Metehan Demir

Sebebine gelince, evet söylendiği gibi NATO ve AB üyesi olan aynı zamanda Almanya’ya yakınlığı ile bilinen, ayrıca Rusya’ya coğrafi olarak yakınlığı ve Rusya’dan gelen tehditlerin değerlendirmesi anlamında Polonya’nın bu tip bir SİHA alımı çok dikkat çekici.

Aslında Avrupa’daki tehdit algılama sırlamasına göre Polonya çok üst sıralarda değil ve Dünyada İHA ve SİHA üretiminde Amerika ve İsrail gibi ülkeler de temel üretici. Türkiye’nin  fiyat/performans anlamında çok daha etkili SİHA’ları, pazara girerek sunması bu konudaki farkını ortaya çıkardı.

Türk SİHA’larının Azerbaycan’da, Ermenistan’ın terör saldırılarına karşı nasıl etkili pozisyon aldığını görmesi Polonya’nın bu kararını vermesini sağlayan belirleyici etken oldu.

NATO üyesi ve Avrupa Birliği ülkesi olan Polonya’nın baskılara rağmen Türkiye’den SİHA alması meselesini bu açıdan da ayrıca değindirebiliriz. Yani SİHA’lar Polonya’nın ulusal güvenliğinde bir önemli mihenk taşı vazifesi görecek. Belirttiğim gibi normalde Avrupa’daki tehdit algılama sırlamasına göre Polonya çok üst sıralarda değil ama önümüzdeki dönemde artan Rusya tehdidi nedeniyle karşılaşabileceği pozisyonlarda elini güçlendirmek istemesi hem de Türk SİHA’larının Azerbaycan’da, Ermenistan’ın terör saldırılarına karşı nasıl etkili pozisyon aldığını görmesi Polonya’nın bu kararını vermesini sağlayan belirleyici etken oldu. Aynı zamanda NATO’da Polonya üye olarak Amerika ve Türkiye’den sonra bu alımı ile en etkili SİHA’ları kullanabilecek üçüncü güç haline de geldi bunu da özellikle belirtmek lazım.

Bugüne kadar biliyorsunuz ki Türkiye, Azerbaycan, Katar, Libya ve aynı zamanda Tunus ile de devam eden süreçlerde çeşitli İHA ve SİHA satışlarını gündeme getirmişti. Ancak bu süreçte Suudi Arabistan’ın da Türkiye’nin İHA ve SİHA’ları ile ilgilendiği haberlerini hatırlamak lazım. Sadece Bayraktar TB2 İHA ve SİHA’ları değil, Türkiye’nin ürettiği ANKA serisi İHA’lar, SİHA’larda daima dünyanın gündeminde olan, yakından izlenen, Türkiye’nin milli ve özgün üretimleri olarak dikkat çekiyor. 

Polonya Cumhurbaşkanı’nın bizzat Türkiye’ye gelmesi ve 24 adet SİHA’nın alımını burada imza töreni ile gerçekleştirmesi, önümüzdeki dönemlerle ilgili de mesaj veriyor.  Polonya’da devam eden silahlanma programı çerçevesinde yeni İHA, SİHA’nın alınabileceğine dair sinyaller vermesi de yine yakından izlenecek diğer başlıklardan bir tanesi.”

Türkiye ne Amerika’nın ne de Rusya’nın tarafında taraf tutan, oraya daha yakın olan bir pozisyonda değil. Türkiye sadece profesyonel anlamda NATO üyesi olarak kendi özgün milli imkanlarıyla yarattığı, ürettiği bu projeleri dünyaya satıyor.

Şimdi tabi burada son dönemlerde Ukrayna’ya, Türkiye’nin İHA, SİHA anlamında verdiği destek, satış programlarının gündeme gelmesi Rusya’yı çok rahatsız etmişti. Şüphesiz ki NATO, tehdit sıralamasında en üst sırada bulunan Rusya, bu konuda Polonya’ya yapılan satışlar nedeniyle de üstü kapalı olarak  mesajlar vermeye zaten şimdiden başladı. Gerek Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov gerekse Rus savunma yetkilileri, Türkiye’ye aslında isim vermeden Rusya’nın bu konuda rahatsızlığını seslendiren çok açık açıklama yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Demek ki buradan anlaşılacak nokta aslında Türkiye ne Amerika’nın ne de Rusya’nın tarafında taraf tutan, oraya daha yakın olan bir pozisyonda değil. Türkiye sadece profesyonel anlamda NATO üyesi olarak kendi özgün milli imkanlarıyla yarattığı, ürettiği bu projeleri dünyaya satıyor. 

Şimdi bundan sonra tabi Türkiye’nin Rusya ile İHA ve SİHA ile ilgili satışlarda karşı gelmesine şaşırmamak lazım, Yine ABD ile  devam eden S400 alımı üzerinden Rusya-F35 gerginliği devam edecektir, ama Türkiye bunu kompartıman diplomasisi ve siyaseti anlamında bölümleri ayırarak ayrı ayrı çözmeyi düşünüyor ve her ülke ile ilişkilerini kendi milli menfaatleri doğrultusunda devam ettiriyor.

Ukrayna’ya ait Bayraktar TB2’ler

Önümüzdeki dönemde İHA ve SİHA’ların yurtdışına satışı anlamında Türkiye hiç umulmadık yeni NATO üyesi ülkelere, Ortadoğu’da beklenmedik ülkelere de satışlar gerçekleştirebilir. Bu konuda görüşmelerin devam ettiğini duyuyoruz, görüyoruz.  

Belki son olarak da şunu söylemek lazım yıllar öncesinde Amerikan ve İsrail İHA’larından gelecek görüntülerle Türkiye, PKK terör örgütüne karşı yapacağı operasyonlarda zaman zaman çok zor durumlarda kalabiliyordu. Gecikmiş, kırpılmış, kesilmiş görüntülerle operasyonlar yapmaya çalışıyordu. Şu an Türkiye’nin terörle mücadele de geldiği noktada İHA ve SİHA’larının katkısının ne derece önemli olduğunu, yerli ve milli imkanlarla bağımsız Savunma Sanayii ile neler yapabildiğinin canlı örneklerini terörle mücadelede sağlanan başarıdan görebiliyoruz

Şüphesiz ki bugüne kadar terörler mücadelede her bir vatan evladının siviliyle, askeriyle 1984’ten bu yana katkısı ayrı ayrıdır. Şunun fazla bunun az demek vicdansızlık ve haksızlık olur. Ama işin içine teknolojiyi de eklediğimizde kara birliklerinin ne kadar elinin rahatladığını havadan kontrolle risk kat sayısının azaltılarak operasyonlara müdahalenin ne kadar artabileceğini de hep birlikte görüyoruz.

Yani nereden nereye gelen bir savunma sanayii. Bugün yüzlerce, binlerce devam eden projede sonuçlandığında Türk mühendisi, işçi ve teknisyen katkısıyla ne yapabileceğine dair herkesin şüphesiz hiçbir şüphesi yoktur. Daha da iyi olacağına umuyoruz.  Bu çerçevede, Türkiye’nin savunma sanayine milli, özgün yerli sanayine katkıda bulunan bütün vatan evlatlarına da minnettar olduğumuzu özellikle belirtmek istiyoruz.”

Sayın Metehan Demir’e değerlendirmeleri için teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close