Eurasiareview: Türkiye olmadan Batı'nın hiçbir stratejisi somut sonuç elde edemez - M5 Dergi
DünyaÖne Çıkan

Eurasiareview: Türkiye olmadan Batı’nın hiçbir stratejisi somut sonuç elde edemez

Abone Ol 

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ortasında, Ankara’nın dış politikası büyük değişikliklere uğruyor. Batı’nın bölgede sahip olduğu en değerli müttefik olarak, Türkiye’nin desteği olmadan hiçbir Batı stratejisi uzun vadede Rusya’yı durdurmakta somut sonuçlar elde edemeyecek.

Eurasiareview’de yayımlanan analiz M5 tarafından çevrilmiştir.

Türkiye’nin Karadeniz bölgesindeki dış politikası değişim içinde. Aslında bu süreç, Rusya’nın bu Şubat ayında Ukrayna’ya yönelik saldırganlığıyla veya Rusya’nın 2020 savaşı sonucunda Dağlık Karabağ’a barış gücü gönderme kararıyla başlamadı. Aksine bu olaylar, 2000’lerde Rusya’nın Gürcistan’ı işgal etmesiyle başlayan ve ardından dikkatini yavaş yavaş Ukrayna’ya çevirerek Kırım’ın ilhakıyla sonuçlanan gelişmelerle başladı.

Ankara, gelişen olaylar karşısında aşırı tepki vermemeye, ayrıca Rusya’ya da aşırı güvenmemeye özen gösteriyor. Daha net bir tabirle dengeleme politikası yürütüyor.

Rusya, geniş Karadeniz bölgesi üzerindeki askeri baskısını bu dönemde neredeyse iki katına çıkardı. Bu coğrafi bölge, Türkiye için tarihi rakibine karşı bir tampon bölge işlevi gördüğünden dolayı krizin artması durumunda Türkiye’nin bugüne kadar sürdürdüğü dengeyi sürdürmesi olası değil.

Rusya’nın baskıcı hamleleri, kaçınılmaz olarak Ankara’nın stratejisindeki birçok ilkesini yeniden değerlendirilmesine neden oluyor. Türkiye, Rusya ile diplomatik olarak karşı karşıya gelmekten kaçınmaya devam edecek. Ayrıca Ankara karşı hamle olarak, Moskova’yı kendisinden uzak tutmak içinUkrayna ve Güney Kafkasya ülkeleriyle askeri ve ekonomik angajmanını artırarak stratejik adımlar atıyor.

Rusya’nın güney sınırları boyunca olan topraklar Türkiye tarafından Rusya’nın yumuşak ve savunmasız noktaları olarak görülüyor. Bu alanlar ayrıca Ankara’nın güvenlik ve ekonomik işbirliği açısından önemli atılımlar yapabileceği bir alandır.

Türkiye’nin attığı adımların başarısız olması Türkiye’ye çok pahalıya mal olabilir. Tampon bölge kaybedilebilir ve askeri güç dengesi geri dönülmez bir şekilde Rusya’nın lehine dönebilir. Böyle bir gelişme Ankara’nın manevra kabiliyetini ve Karadeniz ile Güney Kafkasya’da büyük bir jeopolitik rol oynama isteğini sınırlayacaktır.

Türkiye’nin Karadeniz-Güney Kafkasya stratejisi, özellikle Ukrayna, Azerbaycan ve Gürcistan’ın savunmasını güçlendirmeye yönelik yatırımları, Batı’nın Rusya’ya ve genel olarak bölgeye yönelik stratejileriyle örtüşmektedir.

Diğer yandan Türkiye’nin Güney Kafkasya’ya açılması, Batı’nın Sovyetler Birliği’nin sona ermesinden bu yana başarmaya çalıştığı şeydir. Bu nedenle, bölgedeki işbirliğinin Ukrayna’daki savaşın ortasında daha somut bir şekil alması kuvvetle muhtemeldir.

Türkiye için Karadeniz bölgesinde yaşanan değişiklikler, yeni dünya düzeninin kademeli olarak ortaya çıktığının göstergesidir. Aynı zamanda bu düzen, Çin ve Amerika’nın lider bir rol oynaması ve diğerlerinin daha az etkiye sahip olmasıyla daha da hiyerarşik olacaktır.

Bu değişiklikler, Rusya’nın açıkça en büyük güç olmaya çalıştığı Karadeniz bölgesinde ve Güney Kafkasya’da kendini gösterecek. Ancak Moskova, Rusya İmparatorluğu ve Sovyetler Birliği döneminde yapıldığı gibi özel bir düzen yaratmanın imkansız olduğunun da çok iyi farkında. Çünkü bu, ekonomik olarak zayıf Rusya’nın şu anda sahip olmadığı yeterli kaynaklara sahip olmasını gerektiriyor.

Bu nedenle Rusya, İran ve en önemlisi Türkiye ile işbirliğine ihtiyaç duyacağı bir düzen kurmaya çalışacaktır. Ancak Moskova, hegemonyasının Ankara ve Tahran tarafından tanınmasını da bekliyor.

Ancak, Türkiye’nin Güney Kafkasya ve Karadeniz vizyonunun Rusya’nınkiyle uyuşmadığı yer burasıdır. Ankara, Azerbaycan ve Gürcistan’a verdiği desteği artırarak Rus hegemonyasını baltalamaya çalışacak.

Ankara, bir başka büyük hamle olarak da Erivan ile ilişkileri normalleştirmeye çalışacak. Zamanla Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin gelişmesi, Erivan’ın Moskova’ya olan ekonomik ve altyapısal bağımlılığının azalması anlamına geliyor. Aynı zamanda bu, coğrafi olarak kapalı ve Rusya’ya oldukça bağımlı olmasıyla bilinen bölgenin dünyaya açılması anlamına da geliyor.

Böylece Türkiye, çeşitli bağlantı yolları kurarak bölgeye ve daha geniş Hazar Denizi’ne nüfuzunu çeşitlendirme çabalarını ikiye katlayacaktır. Bu çok yönlü strateji, üç Güney Kafkasya devletinin de Türkiye’yi Rusya’ya karşı belirli bir denge unsuru olarak görmek istediğinin göstergesidir.

Türkiye’nin Rusya ile çatışması pek olası değil, ancak Rusya’nın Güney Kafkasya’daki önceliğini baltalayan adımlar atması iki ülke arasındaki dengeleri zorlayabilir.

Türkiye özellikle 2020 Dağlık Karabağ savaşının sonuçları ve Ermenistan ile gelişen yakınlaşması göz önüne alındığında basite alınacak bir oyuncu olmadığını göstermiştir ve Rusya’nın Güney Kafkasya’daki gücünün sınırlandırılmasında etkili olmuştur.

Kaynak: M5
Çeviri/Analiz: Adem KILIÇ

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close