Fethedilmesi en İmkansız 5 Ülke: İşte Tüm Yönleri ile Dengeler
Sadece orduları ile değil, nüfus, toplumsal yapı, coğrafi şartlar, iklim gibi şartlar nedeni ile bazı ülkeler neredeyse devrilemez ve işgal edilemez olarak nitelendirilebilir.
Business Insider’da yayımlanan makale M5 tarafından çevrilmiştir.
Tarihsel olarak tüm imparatorluklar ya düşer ya da başka bir imparatorluğa dönüşür. Fakat artık ulus devletleri tanımlamak için “imparatorluk” terimini kullanmıyoruz.
Bazı ülkeler küresel olarak (Amerika Birleşik Devletleri gibi) veya bölgesel olarak (İran gibi) sınırlarının dışına da güçlerini yansıtabilirler.
Ancak konu kendi topraklarını savunmaya gelince, bazı ülkeler neredeyse devrilemez, işgal edilemez olarak nitelendirilebilir.
İşte o ülkeler:
1. Amerika Birleşik Devletleri
Amerika Birleşik Devletleri’ndeki herhangi bir istilacı sadece ABD ordusuyla değil, 330 milyon Amerikalıyla da karşı karşıya kalacaktır. ABD’de, insanlardan daha fazla silah var ve burada bahsettiğimiz sadece “bireysel silahlar” olarak adlandıracağımız silahlar. Amerikalıların, birçok eyalette kayıt yaptırmak zorunda bile kalmadan kendi silahlarını tasarlamalarına ve yapmalarına izin verilmektedir. Bu, cephaneliği olan her Amerikalının kendi Wolverines Grubu’nu oluşturabileceği ve eğitebileceği anlamına geliyor.
Herhangi bir istilacı, sivil nüfusun kontrolünü ele geçirmeyi başarsa bile ki bu büyük bir durumdur, yine de dünyanın en iyi eğitimli ve en donanımlı ordusundan da geçmek zorunda kalacaktır. Daha sonra ise öldürülmeden ve yerel halk onlara karşı tekrar örgütlenmeden o bölgeye tutunmak zorundadır.
Albuquerque, Houston, Oklahoma City, Detroit, Baltimore, New York City gibi eyaletlerde (işgal ister doğudan batıya, ister batıdan doğuya hareket etsin) işgalcilerin ilerlemeden önce güven altına almaları gereken birçok önemli nokta olarak dikkat çekiyor. Bu da başka bir önemli noktayı gündeme getiriyor: Amerika çok büyük!
Amerika Birleşik Devletleri; dört farklı zaman dilimi, yüksek dağlardan bataklıklara, bataklıklardan çöllere ve bazı yerlerde çok düz ve hiçbir şey olmayan alanlarla birlikte yedi farklı iklime sahiptir. Mesala güçlü Mississippi Nehri’ni köprü olmadan geçmeye çalışmak bile güçlü bir orduyu öldürmek için yeterlidir.
İşgalciler, Amerika Birleşik Devletleri’nin bu coğrafi özelliklerinden çıktıklarında bile; nüfus açısından 100’den fazla çete ve aşırı şiddet yanlısı gruplarla dolu bir dünyanın içerisine gireceklerdir.
Hiç New York City’deki binalarına bakıp, bu kadar kalabalık ve büyük ölçekte bir şehri işgal etmenin, fethetmenin ve elde tutmanın nasıl bir şey olduğunu hayal ettiniz mi?
2. Rusya
Rusya’daki her hangi bir işgal girişimindeki zorluk, Rusya’ya ait sert kış koşulu şartlarının çok ötesine geçiyor. (gerçi bu, çoğu işgalci ülke için kesinlikle etkili bir faktör olacaktır.) Rusya’nın gücü bölgesel büyük bir gücü yansıtıyor, ancak silahlı kuvvetleri Putin’in son zamanlarda söylediği kadar büyük değil.
Ancak işgal edilmeye çalışılırsa, Rusya’nın neredeyse hiçbir şey öngörmesi gerekmez. Efsanevi sert ve dondurucu Rus kışının ortasında bile bir Rus zaferi gerçekten çiçek açabilir. Her tarih öğrencisinin bildiği gibi Rusya’yı işgal etmek çok zor bir şey. Napolyon 1812’de işgal ettiğinde, Rus halkı elbette kayıplar aldı, ama asıl acı çeken Rusya’nın kasabaları, şehirleri, çiftlikleri ve diğer altyapılarıydı. Hepsi Ruslar tarafından tahrip edildi. Ruslar bir işgalciye teslim etmektense kendi alanlarını tahrip etmeyi bile seçmişlerdi.
Kara kütlesine göre en büyük ülke olan Rusya’da 11 saat dilimi var. Rusya, var olan her iklim tipini içeriyor. (Rusya’nın bir yağmur ormanı bile var.). Bunların haricinde istilacılar; muhtemelen Rusya sınırları çevresindeki her eski Sovyetler Birliği üyesi olan devletle de savaşmak zorunda kalacak. Bu ülkelerin birçoğu hala Rusya’ya çok sadık ve Rusya adına savaşmak için silaha sarılacaklardır. Bu durum da, mücadele edilecek olan insan, iklim ve coğrafyanın kapsamını ve çeşitliliğini genişletecektir.
Orta Asya bozkırları ve tundraları tabir yerinde ise “affedici” bir yer değil. Tıpkı herhangi bir işgalciye karşı silahlanan Amerikalılar gibi, bu bölgelerde de yaşayan Ruslar ve Rus yanlıları silahlanmış durumda. Bunlar; ebeveynlerinin, büyükanne ve büyükbabalarının Nazilere karşı “Büyük Vatanseverlik Savaşı”nı da içeren hikayeleriyle büyümüş, cesur, silahlı ve yetenekli avcılardır.
3. Afganistan
Geçen 17 yıl boyunca bölgeye giden her Amerikan generalinin yaptığı açıklamalara rağmen, Afganistan’da olası bir zafer hiç de cepte değil.
Afganistan’da zaferin cepte olduğunu düşünen her işgalci güç, Afganistan’ın “İmparatorluk Mezarlığı” mirasına gerçekten katkıda bulundu. Bu, durum dünyada şu anda mevcut olan tek süper güç ABD’yi, şimdiye kadar var olan diğer süper güç Sovyetler Birliği’ni ve dünyadaki en büyük imparatorluk olan İngiliz İmparatorluğu için de geçerlidir.
Afganistan’ı ele geçirmeyi ve elde tutmayı bu kadar zor kılan şey, her şeyden önce arazi koşulları. Afganistan, dünyanın en yüksek zirvelerinden bazılarıyla çevrili olan dev bir çöl çanağı olarak tanımlanabilir.
Bu durum daha önceki dönemlerde ağır süvarilerin avantajını ortadan kaldırdığı gibi, modern zamanlarda da zırh ve tank avantajlarını etkisiz hale getiriyor. Amerika Birleşik Devletleri, lojistik avantajı nedeniyle Afganistan’da uygulanabilir bir savaş gücüdür. ABD’nin bugün nispeten kolay bir şekilde malzeme ve asker bulundurduğu yerlere 1839’da saldıran İngilizler, o dönemde çok daha az güvenilir olan bir sisteme sahipti. Bu yüzden 16.000 askerden sadece çok az bir kısmı geri dönebilmişti. Ve yine bu yüzden İngiltere’de 1839 saldırısı “Afganistan’daki Felaket” olarak anılıyor.
Hiç kimsenin Afganistan’ı fethedememesinin en önemli nedeni, herhangi bir işgalcinin tüm nüfusu tamamen bastırmak zorunda olmasıdır. Ve bu nüfus olabildiğince çeşitlidir. Peştun, Türkmen, Beluc, Palaw, Tacik ve Özbekler ülkedeki etnik gruplardan sadece birkaçıdır.
Taliban veya bölgedeki mücahidlerin sadakatini bir anlık kenara bırakın ve sıradan bir Afgan adamının hayatını hayal edin. Klanlarını, kabilelerini, şeyhlerini, etnik kökenlerini, dinlerini, belki eyalet veya merkezi hükümetlerini ve onların aşırılık yanlısı gruplara olan bağlılıklarını hesaba kattığınızda durumu daha net anlayabilirsiniz. Ve bu insanlardan oluşan 34 milyonu zapt etmeye çalıştığınızı hayal edin. Çünkü Afganistan’ı işgal ederseniz buna mecbursunuz.
4. Çin
İşgalci ordunuz bir milyar insanla savaşmayı planladı mı? Çünkü Çin’i istila ederken olması muhtemel olan hedef tamamen budur. Dünyanın en kalabalık ülkesi şimdi 1,3 milyarın üzerinde insana sahip. Deneyimsiz veya matematikte kötü birisi için bu durumu şöyle izah edelim. Bu, Amerika Birleşik Devletler’inin neredeyse tüm nüfusu, artı bir milyara insana sahip oldukları anlamına geliyor.
Bu bir milyar Çinli büyük olasılıkla kendi silahlarına sahip olmasa da, herhangi bir işgalciye karşı cephe oluşturmak için, planlanan merkezi bir sistemle silahlanmaları uzun sürmeyecektir. Bu yüzden, Chosin Rezervuarı Muharebesi ve Çin nüfusu dikkate alındığında, bugün bir Çin Deniz Tümeni’ni püskürtmenin ne kadar zor olduğu daha iyi anlaşılacaktır.
İşgalci deniz tümenlerini geçse ve karaya çıksa bile eğlence bitmiyor. Çin, farklı bir iklime ve çeşitli coğrafi özelliklere sahip olan Amerika Birleşik Devletleri kadar büyüktür. Her taraf; farklı hava koşullarına sahip ve okyanuslarla çevrili. Bu nedenle işgalcilerin, Gobi Çölü ve Güneydoğu Asya Ormanları gibi farklı şartlara da hazırlıklı olmaları gerekecek. Hava desteğini zorlaştıracak olan dağlık ve karlı Himalaya bölgelerinden bahsetmeye bile gerek yok.
Ayrıca işgalci birlikler, eğer Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun çeteleri tarafından yol boyunca katledilmezse, aşırı nüfus ve kirlilikten kaynaklanan hastalıkların yanı sıra çeşitli tropikal hastalıklarla da mücadele edebilirler.
5. Hindistan
Muhtemelen listeyi okumaya başlayan birçok okuyucunun tahmin etmediği tek ülke bu. Ancak bilinmelidir ki Hindistan, kendi başına istila edilmesi çok zorlu bir yer.
Kuzeyinde ve doğusunda Himalaya dağ geçitleri uzanıyor. Kuru çöller, Hindistan’ın kuzeybatı bölgelerinin yaklaşık yarısını oluşturuyor. Güneybatıda ise Hindistan’ın okyanus kaynaklı olarak nemli ve tropikal bölgeleri bulunur. Bir istila kuvvetini indirmek için en iyi yer ülkenin buradaki sınırları.
Yani, eğer alt kıtaya bir istila gücü indirirseniz, Hindistan’ın ana stratejisinin bir kısmı, düşman gemilerinin deniz yollarını yeterli denizaltı doldurmak olacaktır.Bu hem düşman savaş gemilerini hem de düşman çıkarma gemilerini batırmak için yapılacaktır.
İngilizler 1947’de Hindistan’ı terk ettiğinden beri, Hindistan birkaç kez Pakistan ile uğraşmak zorunda kaldı ve hatta daha önce bir kez Çin ile de savaşa girdiler. O zamandan beri Çin ve Pakistan birbirine yakınlaştılar. Bu nedenle Hindistan’ın tüm savunma stratejisi iki cephede savaşma fikrine dayalı olmalı ve Hindistan buna hazır.
Herhangi bir Hintli generalin size söyleyeceği sözlerle, “Hindistan’da savaşmak küçük bir mesele değildir.” Himalaya dağlarının yüksekliği, hava desteğini çok zorlaştırıyor, hatta bazen imkansız hale getiriyor. Hindistan yalnızca bir ülkeyegüvenemez yani sadece ABD veya Rusya’ya daha yakın olmayı seçemez. Hindistan, Pakistan ve Çin tehlikesini önemsiyor ve olası bir savaşı kazanmalarına yardımcı olacak her türlü teknoloji veya teçhizatı kabul ediyor. Bu nedenle, sınırsız insan gücü ve milyarlarca nüfusları, onları her cephede zorlu bir rakip haline getirecektir.