Eurasia Review Analiz: “Pegasus Casus Yazılımı Bir İstihbarat Projesi! Peki Hangi İstihbarat Teşkilatları İşin İçerisinde?”

“Böyle bir oluşumun istihbarat örgütleri devreye girmeden bu kadar etkin olması pek mümkün görünmüyor. Peki CIA ve Mossad’ın haberi olmama ihtimalı var mı? Bu imkansız…”

Eurasia Review’de yayımlanan analiz M5 tarafından çevrilmiştir.

Pegasus Projesi şu anda şiddetli bir tartışma ortamı yarattı. Pegasus’u kısaca özetlemek gerekirse, hükümetlerin; gazeteciler, muhalif politikacılar ve liderler üzerindeki casusluk faaliyetleri yapan uluslararası bir girişimdir.

Aslına bakmak gerekirse Pegasus Projesi bir istisna değildir. Böyle bir girişimin sorumluluğu ılusal sınırlarla sınırlandırılabilir mi? Muhtemelen hayır. Çünkü böyle bir oluşumun istihbarat örgütleri devreye girmeden bu kadar etkin olması pek mümkün görünmüyor.

Pegasus Projesi’nin bugüne kadarki en ünlü kurbanı olan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un durumunu bir düşünün. Macron, geçtiğimiz günlerde hükümetinin bilgisi olmayan birinin Android telefonunu nasıl dinleyebileceğini araştırmak için Ulusal Güvenlik Konseyi’ni toplantıya çağırdı.Ve mutlaka belli sonuçlara ulaşıldı.

Fransız Le Monde gazetesi Salı günü, eski Fransa Başbakanı Edouard Philippe ve 14 kabine üyesinin de olası telefon dinleme listesinde yer aldığını bildirdi.

Kremlin sözcüsü Dmitry Peskov geçen gün, Moskova’nın Pegasus casus yazılımı üzerinde ek güvenlik önlemleri almasına gerek olmadığını çünkü genel olarak Başkan Putin’in “güvenilir bir şekilde korunan” özel bir iletişim sistemi kullandığını söyledi.

Peskov iki yıl önce bir TV röportajında Putin’in akıllı telefon kullanmadığından bahsetmiş ve diğerlerinin yanı sıra “eski şifreli telefonların tüm akıllı telefonlardan daha uzun ömürlü olduğunu” söylemişti. Peskov, akıllı telefon kullanma alışkanlığını “gönüllü teşhircilik” ve “her şeyi halka açık sergilemeye” hazır olma olarak nitelendirdi.

Aslında bu bahsettiğimiz şey siber suçun bir çeşididir.Peki İsrail Hükümeti’nin, burnunun dibinde neler olup bittiği konusunda bilgi sahibi olmama ihtimali var mı? İmkansız.

İsrail, aslında bir sineğin bile fark edilmeden hareket edemediği safkan bir ulusal güvenlik devletidir. Peki İsrailli şirket son kullanıcılarını yani müsterilerini nasıl seçti ve hangi yolla onların ağlarına girmeyi başardı?

Görünüşe göre firma, İsrail’in diplomatik ilişkilerinin bile olmadığı birçok kanal ile amacına ulaşmaya çalıştı.

Örnek olarak Suudi rejiminin, ünlü muhalif Cemal Kaşıkçı’nın faaliyetlerini izlemek ve onu vahşice yok edilinceye kadar takip etmek için Pegasus yapılanmasını kullandı.

Peki o zaman, CIA için paha biçilmez bir varlık olan Kaşıkçı’nın izlenmesinden CIA ne kadar haberdardı? Acaba bu yüzden mi Biden, Kaşıkçı ile ilgili açıklanan raporu yayınlanmadan önce düzelttirdi. Sorular bol.

Peki gerçekten de ABD, tüm bu süre boyunca İsrail’in ve Suudi Arabistan’ın neyin peşinde olduğu konusunda bilgi sahibi değil miydi? Yine imkansız.

Çünkü CIA ve Mossad dört kıtada 45’ten fazla ülkeyi ve hatta Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği de dahil olmak üzere uluslararası örgütleri kapsayan bir tür gözetim ağı için beraber çalışıyor.

ABD’nin bu hastalıklı oyunda “Büyük Baba” rolünde olduğunu söylemek gerekiyor. Eski ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun bu konudaki sorumluluğunu ortaya koymak gerekiyor.

Donald Trump’ın onu yakınında bir göreve seçmesinden önce yine Dışişlerinde bir istihbarat şefi olan Pompeo, dış işleri büyük ölçüde yalan, hile ve tehditler etrafında dönen karanlık bir zihniyetle yönetti. Uluslararası diplomasinin sözleşmelerini hiçe sayan ve hatta Amerika’nın arkadaşlarını bile deli eden bir yönetim biçimi sergiledi.

Nisan 2019’da Texas A&M Üniversitesi’ndeki bu sözleri hatırlıyor musunuz? “CIA direktörüydüm. Yalan söyledik, hile yaptık ve çaldık…”

Pompeo’nun İsraillilerin neyin peşinde olduğunu bilmemesi ihtimali neredeyse imkansız. Pompeo adeta Benjamin Netanyahu’nun ruh eşiydi.Kısaca 2018 yılına dayanan Pegasus Projesi, bir Pompeo-Netanyahu girişimi olabilir.

Eski CIA muhbiri ve ünlü muhalif Edward Snowden, Pegasus gibi kötü amaçlı yazılımların çok güçlü olduğunu ve sıradan insanların kendilerini ondan koruyamayacağını söyledi. Hatta Snowden durumun ciddiyetini şu sözlerle ifade etti. “İnsanlar kendilerini nükleer silahlardan korumak için ne yapabilir? Bu durumun nükleer silahlardan farkı yok.”

Kaynak: M5
Çeviri/Analiz: Adem KILIÇ