[ANALİZ] Alaska-Washington hattındaki zirvelerin sonucu Avrupa’nın zaferidir!
- Avrupa Putin’in Alaska’da karşılanış şeklini “utanç verici” bulduğu an harekete geçti!.. Hedef Zelenski’yi Trump’la başbaşa bırakmamak ve bir kez daha aşağılanmasını önlemekti, Beyazsaray’a giren 7 Avrupalı tarihin akışını tek hamlede değiştirdi…
- Putin’e taviz vererek hızlı barış yaratacağını düşünen Trump artık savaşı sonlandırmanın zor olduğunu söylüyor. “Toprak değişimi konusuna karışmam” diyor, Ukrayna’ya yerleşecek NATO gücünü hava kuvvetleriyle koruyacağını söylüyor…
- Avrupa 2’nci Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk kez, Beyazsaray’da sergilediği kararlı birlik görüntüsüyle kazandı. Bu, dünyayı iki kutuplu yönetmeyi hedefleyen Putin-Trump ikilisi için zor günlerin başlangıcı demek
ARDAN ZENTÜRK
M5 GENEL YAYIN YÖNETMENİ
Avrupa açısından tarihi önemdeki gelişmeler zinciri, 15 Ağustos Cuma günü Alaska’da başladı, 17 Ağustos Pazar günü Washington’da, Beyazsaray’ın Oval Ofisi’nde sonlandı. İkinci Dünya Savaşı’nın sonlanmasıyla kendilerini Washington-Moskova hattına adeta mandalla asılmış ve zamanın rüzgarlarına karşı korumasız kalmış çarşaf gibi bulan Avrupalılar, ilk kez, küresel sistem açısından tarih yazdılar…
“Alarm” Alaska’da bir Amerikan üssünden gelen utanç verici görüntüler ile başladı. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump, 2014’te başlattığı bir savaşı üç yıl önce Ukrayna’nın tamamını işgal ve meşru yönetimini yıkma hedefine yönelten, bu arada, işlediği savaş suçları nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin hakkında tutuklama kararı çıkarttığı Rusya diktatörü Vladimir Putin’i kırmızı halı ile karşıladı!..
Bu, “tarihi” olarak nitelenen buluşma öncesinde Trump’ın söylediği ve Batı ittifakının Avrupa kanadını hayli rahatlatan sert yaptırım sözcüklerini unutacağının ilk işaretiydi. Nitekim, üç saati biraz aşan toplantılar sonrasında karşımızda “acil ateşkesin gerekli olduğuna inanmayan” bir Trump duruyordu.
Oysa, dünya, haftalardır, “Putin’den önce ateşkes isteyeceğim, eğer taleplerime uymazsa, çok kayıplar yaşayacak” diyen de kendisiydi.
Alaska’dan gelen haberler, Trump’ın “hızlı bir barış arayışı içinde” olduğunu bu nedenle Rus liderin taleplerini mümkün oranda hızlı şekilde karşılamayı tercih ettiği yönündeydi. Bu, zirve ile ilgili bilgilendirilmek için Beyazsaray’a çağrılan Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski’nin bir kez daha aşağılanması ihtimalini gündeme getirdi!..
AVRUPA ZELENSKİ’Yİ TRUMP’LA YALNIZ BIRAKMADI…
Avrupa, hafızası güçlü uluslardan oluşan bir kıta ve ülkesini işgalden kurtarmak için savaşan bir liderin Amerikan Başkanı Donald Trump ve yardımcısı JD Vance tarafından geçtiğimiz şubat ayında tüm medyanın kameraları önünde nasıl aşağılandığını hatta Beyazsaray’dan kovulduğunu unutmamıştı.
“Zelenski’yi Trump karşısında yalnız bırakmama” fikrinin hızla eyleme geçmesi bu alarm çerçevesinde yaşama geçti. Beyazsaray, kalabalık istemiyordu, ama yürütülen diplomasi 7 Avrupalı’nın Trump’ın ofisini kuşatmasına olanak tanıdı.
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in delegasyonda birlikte olması ilk kez bir gerçeği işaret ediyordu: İkisinin de merkezi Brüksel’de olan fakat bugüne kadar birbirinden kopuk görüntü veren iki önemli kurum, NATO ve Avrupa Birliği’nin (AB) aslında Ukrayna konusunda Trump ve ekibinin tahminin ötesinde işbirliği olduğu ortaya çıkmıştı.
Avrupa delegasyonunda Avrupa Birliği ile bağlarını kopartmış fakat entegrasyonunu asla askıya almamış İngiltere’nin Başbakanı Keir Starmer ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Ukrayna için oluşturulmuş Gönüllüler Hareketi’nin eş başkanları olarak vardılar. İkili aynı zamanda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeliğini sürdüren iki Avrupalı nükleer güçtüler…
Son savaşın mağlubu, bugünün Avrupa treninin lokomotifi Alman Şansölye Friedrich Merz’in varlığı, tarihte ilk kez üç büyük Avrupa gücünün aynı mevzide yer aldığını göstermesi açısından önemliydi.
Rusya ile 800 kmlik sınıra sahip 1944’te savaşmış bir kuzeyli ülkenin Cumhurbaşkanı Alexander Stubb ile “güney Avrupa”nın her zaman dinamik ülkesi İtalya’nın Başbakanı Georgina Meloni kuzey-güney Avrupa birlikteliğinin örnek isimleriydiler.
AVRUPA TARTIŞMAYI SEVER AMA UKRAYNA’DA BLOK OLDU
Bu isimler, Ukrayna lideri Zelenski’yi de yanlarına alarak toplantı masasına oturduklarında, veya Oval Ofis’te sohbete devam ettiklerinde yine tarihte bir ilk yaşandı: Avrupa bir konuda firesiz şekilde hem fikirdi!
Konuşan her lider, bir diğerinin yarım bıraktığını tamamlayarak sözlerini sürdürdüğü, Trump için kaçışın olmadığı bir toplantıydı.
Trump çok arzu etmesine rağmen Zelenski’yi ezemedi, ona toprak tavizi konusunda talimatlar veremedi, aksine, ekibinin görüşme mahalline yerleştirdiği ve Ukrayna’nın güneydoğusunun neredeyse tamamını Rus kontrolündeki harita üzerinde uzun bir brifing vermesini onaylamak zorunda kaldı.
Avrupalılar, Beyazsaray’a bir tek açıklama için gelmişlerdi, işin başında onu hemen aldılar: Trump Ukrayna ve bağlantısında Avrupa’nın güvenlik yapılanmasında Amerika’nın güçlü varlığının süreceğini açıkladı. Bu, Avrupalıları yalnız yakalamaya çalışan Putin ve ekibi için tam bir yenilgi oluşturuyordu.
Trump Amerikan ordusunun Ukrayna topraklarında olmayacağını, bunu esas olarak Avrupalıların gerçekleştirmesi gerektiğini fakat barışı korumak amacıyla Ukrayna toprağına yerleşecek güçlere hava desteğinin Amerika tarafından sağlanacağını da duyurdu.
Bu açıklama, Rusya’nın “Ukrayna topraklarında NATO askeri istemeyiz” açıklamasından hemen sonra ve onu bastıran bir tonda geldi.
- TOPRAK TAVİZİ KONUSU UKRAYNA’NIN BİLECEĞİ İŞTİR…
Trump’ın Şubat ayında sergilediği yıldırma politikasına yönelememesi, aslında bir Avrupa zaferidir. 16 Ağustos cumartesi akşamı kendisine ait sosyal medya hesabından “Ukrayna için artık Kırım yok, NATO YOK” mesajını geçerek Ukrayna lideri ve Avrupalılara “Benim Putin’le yaptığım anlaşmalara uyacaksınız” mesajı ileten Trump, 18 Ağustos Pazartesi günü, toprak pazarlığının kendi işi olmadığını, bunu Putin-Zelenski ikilisinin birlikte tartışmaları gerektiğini söylüyordu.
Trump, anlaşmazlığın çözülmesinin “zor” olduğunu kabul etti ve Rusya Devlet Başkanı’nın düşmanlıkları sona erdirmekle ilgilenmemesinin mümkün olduğunu söyledi.
Salı günü yaptığı açıklamada, “Önümüzdeki birkaç hafta içinde Başkan Putin hakkında bilgi edineceğiz,” dedi. “Anlaşma yapmak istememesi de mümkün.”
Trump, eğer durum böyleyse Putin’in “zor bir durumla” karşı karşıya olduğunu söyledi ancak ayrıntı vermedi.
Trump, Salı gecesi geç saatlerde muhafazakar radyo programı sunucusu Mark Levin’e verdiği röportajda, Putin ve Zelenski’nin kendisi olmadan görüşmesinin “daha iyi olacağını” söyledi.
Gerektiği takdirde iki liderle bir görüşmeye katılacağını ancak “ne olacağını görmek” istediğini de sözlerine ekledi.
Rusya Devlet Başkanı Trump’a Pazartesi günü Ukrayna ile doğrudan görüşme fikrine “açık” olduğunu söyledi, ancak ertesi gün Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov zaten belirsiz olan bu taahhüdü yumuşattı.
Kremlin’in sık sık tekrarladığı bir söylemi tekrarlayan Putin, “Herhangi bir toplantının ‘aşamalı olarak… uzman seviyesinden başlayarak ve ardından gerekli tüm adımları izleyerek’ hazırlanması gerekeceğini” söyledi.
NATO’nun askeri şeflerinin Çarşamba günü sanal bir toplantı yapması beklenirken, İngiltere’nin askeri şefi Amiral Tony Radakin, Ukrayna’ya güvence gücü konuşlandırılması konusunu görüşmek üzere Washington’a gidiyor.
Salı günü Putin’in Trump’a Zelenski’nin Moskova’ya görüşmeler için gidebileceğini önerdiği, ancak Ukrayna’nın bunu asla kabul etmeyeceği bildirilmişti.
Bu öneri, Rusya’nın Kiev’in kabul edemeyeceği kadar uçuk bir seçeneği öne sürmesinin bir yolu olabilir.
Son birkaç gündeki görüşmeler, Trump’a savaşın karmaşıklığı ve Moskova’nın talepleri ile Kiev’in tutumu arasındaki uçurum konusunda yeni bir anlayış kazandırmış gibi görünüyor.
Putin’i ikna edebileceğini söylediği çok övülen ateşkes gerçekleşmedi ve şimdi ABD başkanı Ukrayna ve Rusya’nın doğrudan kalıcı bir barış anlaşmasına geçmeleri gerektiğini söyledi – ancak Ukrayna’ya yönelik güvenlik garantileri açısından bir miktar ilerleme kaydedildi.
Zelenski ve Avrupalı liderler, Trump’ı, bir barış anlaşması durumunda bu tür taahhütlerin Kiev’in egemenliği açısından çok önemli olacağına ikna etmiş görünüyor.