Analiz: Türkiye’yi Afrika’da diğer aktörlerden ayıran yaklaşımı ve faaliyetleri - M5 Dergi
DünyaÖne Çıkan

Analiz: Türkiye’yi Afrika’da diğer aktörlerden ayıran yaklaşımı ve faaliyetleri

Abone Ol 

Türkiye, Afrika halklarıyla doğrudan, karşılıklı saygıya dayalı ve Afrika insanının menfaatine ilişkiler kurmayı amaçlıyor.

Afrika kıtası tarih boyunca dünya siyaseti ve ticaretinde söz sahibi güçlerin ilgi odağı oldu. Bu ilgi odağının oluşmasında kıtalararası köle ticaretinin önemli bir payı olduğu gibi kıtanın yer altı ya da yer üstü zenginliklerinin de önemli bir yeri bulunuyor. Kıta dışı aktörlerin Afrika’ya ilgileri bugün de tek taraflı ve çıkar odaklı devam ediyor. Bu nedenledir ki uzun yüzyıllar sömürge kavramı ile anılan Afrika kıtası bugün de askeri darbeler, güvenlik sorunları ve insani krizlerle gündeme geliyor.

Afrika’ya ilgi artıyor

Kıta dışı aktörlerin Afrika ülkeleriyle kurduğu ilişkiler tarih boyunca değişkenlik gösterdi. Hiç kuşkusuz bu değişkenlikler o dönemin şartlarından doğrudan ya da dolaylı etkilendi. Örneğin, 15. asırdan itibaren Portekiz, İspanya ya da Hollanda gibi güçler Afrika’yı insan ticareti merkezli görürken 19. asırdan itibaren İngiltere gibi devletlerin kıtaya ilgisi, Sanayi Devrimi sonrası artan ham madde ihtiyacına göre şekillendi. İki dünya savaşı ile Soğuk Savaş süreçlerinden doğrudan etkilenen Afrika kıtası, bugün yeni aktörlerin ilgi odağı olmaya devam ediyor. Hiç kuşkusuz bunlar arasında kıtaya ekonomik olarak nüfuz etmeye çalışan Çin ve Hindistan ile askeri açıdan etkisini artırmak isteyen Rusya sayılabilir.

Türkiye’nin kıtadaki diğer aktörlerden farkı

Afrika kıtasında derin tarihi bağlara sahip Türkiye, geçmişte olduğu gibi bugün de kıtadaki insanlarla farklı alanlarda temaslarına devam ediyor. Afrika’nın birçok bölgesiyle tarihsel bağları bulunan ve bu bağları yeniden canlandırmaya çalışan Türkiye; İspanya, İngiltere, Çin ve Rusya gibi diğer aktörlerin aksine Afrika halklarıyla doğrudan, karşılıklı saygıya dayalı ve Afrika insanının menfaatine ilişkiler kurmayı hedefliyor.

TİKA, Türkiye Diyanet Vakfı (TDV), Yunus Emre Enstitüsü (YEE), Türkiye Maarif Vakfı (TMV), Türk Kızılay, AFAD, gibi kurumlar ile Türkiye merkezli sivil toplum kuruluşları tarafından kıta genelinde yürütülen insani yardım faaliyetleri ve eğitim çalışmaları Türkiye-Afrika ilişkilerinin diğer aktörlerden farklı olduğunun en büyük kanıtı. Nitekim Türkiye’nin Afrika ülkeleriyle kurduğu ilişkilerde diğer aktörlere göre insan odaklı, daha adil, kapsamlı ve çok boyutlu olması geçen sene İstanbul’da düzenlenen Üçüncü Türkiye-Afrika Zirvesi’ne katılan Afrikalı liderler tarafından açıkça dile getirildi.

TMV, eğitim faaliyetleriyle Afrika’nın kendi kendine yeter hale gelmesi için Afrikalı gençlerdeki mevcut birikimin ortaya çıkarılmasına çabalarken YEE ise kültürel etkileşimi artırmayı hedefliyor. Türk Kızılay ve AFAD kıtanın birçok bölgesinde ihtiyaç sahibi insanlara sağlık, barınma ve gıda gibi alanlarda destek oluyor. Kıtanın adeta en uç noktalarına ulaşan sivil toplum kuruluşu gönüllüleri ise bölge insanının menfaatine olan çalışmalarıyla Türk bayrağını dalgalandırıyor.

Büyükelçilikler “üst seviye” diplomatik ilişkileri geliştirirken TMV, YEE, TİKA, Kızılay, Anadolu Ajansı ve THY ise geniş çalışma yelpazesinin getirmiş olduğu avantajlarla Türkiye’nin Afrika ülkeleriyle ilişkilerinde “orta seviye” ilişkilerin geliştirilmesinde önemli bir yerde bulunuyor.

Türkiye’nin Afrika’ya uzanan eli: TİKA

Türkiye’nin dış politikadaki en etkili ve önemli kurumlarından TİKA’nın Afrika’da açtığı ofislerle, Sudan’dan Güney Afrika’ya, Senegal’den Etiyopya’ya kadar eğitim, sağlık, üretim, tarım ve hayvancılık, sosyal ve idari altyapılar, istihdam, temiz suya erişim, kültürel hayata katkı ve insani yardım alanlarında proje ve faaliyetleri, Türkiye’nin Afrika ile bağlarını yeniden güçlendiriyor. TİKA, aynı zamanda küresel sistemin birçok alanından olumsuz etkilenmiş Afrika halklarının daha müreffeh olmalarına katkı sağlamak için Türkiye adına kamu diplomasisi yürütüyor.

60’tan fazla ülkede faaliyet gösteren ofisleriyle TİKA, değişen uluslararası şartların bir sonucu olarak kurulduğu 1992’den bugüne 170’ten fazla ülkede 30 binden fazla proje ve faaliyeti hayata geçirdi. Türkiye, Afrika ülkeleriyle kurduğu ilişkilerde, Üçüncü Türkiye-Afrika Zirvesine katılan Afrikalı liderlerin de dikkat çektiği gibi eşit ortaklık ilkesine dayalı ve uzun vadeli, ortak bir gelecek inşa etmeyi hedefliyor. Bunun bir sonucu olarak Afrika’daki ilk ofisini 2005’te Etiyopya’da açan TİKA, bugün kıta genelinde ofis sayısını Mısır dahil 22’ye yükseltti.

TİKA binlerce projeye imza attı

Türkiye’nin Afrika kıtasındaki adeta “eli” olan TİKA, kıtanın öncelikli konuları olan bölgesel istikrar, barış ve huzur ortamına katkı sağlanması, üretim sektörlerinin iyileştirilerek sürdürülebilir kalkınmaya destek olunması yolu ile ülkelerin refah düzeylerinin artırılmasını önceliyor. Bu amaçla Somali’de Mogadişu Türkiye Recep Tayyip Erdoğan Eğitim ve Araştırma Hastanesinin açılması, Cezayir’de Osmanlı mirası Keçiova Camisi ile Güney Afrika’da Nur’ul Hamidiye Camisinin restorasyonunun yapılması ve Afrikalı çiftçilere modern tarım teknikleri ve seracılık eğitimleri verilmesi yapılan çalışmalara bazı örnekler olarak verilebilir. Bugün Afrika genelinde yaptığı çalışmalarla TİKA, bölge insanının faydasına olacak 7 bine yakın projeye imza attı.

30. yılını bu sene kutlayan TİKA’nın Afrika genelinde attığı adımlar, Türkiye’nin kıta ülkeleri ve halklarıyla kurduğu ilişkilerde, diğer bazı kıta dışı aktörlerde gözlendiği gibi sömürge mantığı ile hareket etmediğinin en büyük kanıtı olarak gösteriliyor. Bu adımlar vesilesiyle kurulan ilişkiler, Türkiye olarak Afrika’ya bakışın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da birçok kez belirttiği gibi “insan odaklı” ve “adil bir düzen” talebi temelinde kurgulandığını gösteriyor. Bu durum, Türkiye’nin Afrika ülkeleriyle kurduğu ilişkilerde TİKA’nın hem teorik hem de pratik olarak büyük bir öneme sahip kurum olduğunu ortaya koyuyor.

Kültürel miras birlikte korunuyor

TİKA tarafından Afrika’da yapılan çalışmalar, kıta ile ilişkilerin derinleşmesinin yanında gerek Türkiye gerekse de Afrika tarihi ve kültür-medeniyetlerinin korunmasında önemli bir yere sahip. Nitekim TİKA, kıtanın farklı bölgelerinde Osmanlı Devletinden kalma birçok tarihi eseri ortaya çıkarırken Etiyopya’daki Kral Necaşi Türbesi örneğinde olduğu gibi Afrika için önemli kültürel ve tarihi birçok mirasın korunmasına da katkı sağlıyor.

TİKA’nın kıta genelinde kurduğu ilişkiler ve temaslar, sahadan doğru ve güvenilir bilginin temin edilmesiyle Afrika’yı daha iyi analiz etme fırsatı doğurduğu gibi aynı zamanda Afrikalı entelektüeller, kanaat önderleri, gazeteciler, iş insanları ve siyasi liderlerin de Türkiye’yi daha yakından tanımasını sağlıyor.

TİKA kıta insanıyla doğrudan temas kuruyor

Türkiye’nin Afrika ülkeleriyle kurduğu ilişkilerde “eşitlik” ve “adalet” gibi kavramları ön plana çıkarması, bölge halkının kalkınması ve kendi kendine yeter hale gelmesi için çalışması Türkiye imajı ile ilgili Afrika genelinde olumlu bir bakış açısının oluşmasına katkı sunuyor. Türkiye’den beklentiyi de artıran bu durum aynı zamanda Afrika’nın farklı bölgelerinde atılan adımlar ya da söylemlerde daha dikkatli olunmasını zorunlu kılıyor.

Sonuç olarak, Afrika genelinde tarımsal eğitim ve destek, hastane ve okul inşası, meslek edindirme ile kültürel ve tarihi mirasın korunması gibi çalışmalar yürüten TİKA, kıta insanı ile doğrudan temas kurduğu gibi Afrika’nın önemi ve değeriyle ilgili dünya çapında farkındalığın artmasına da önemli ölçüde katkı sağlıyor. Afrikalı bir çiftçiden üniversitedeki bir akademisyene kadar toplumun her kesimiyle temas kuran TİKA, Türkiye adına önemli bir kamu diplomasi aracı olarak faaliyet gösteriyor.​​​​​​​

Kaynak: AA

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close