Arap Baharı’nın fitilinin ateşlendiği Tunus, 17 Aralık 2010’da, 26 yaşındaki Buazizi isimli seyyar satıcının intiharının ardından halkın sokaklara dökülmesi ile protesto gösterilerinin yayıldığı ana nokta olmuştu.
Arap coğrafyasında; Tunus’ta Zeynel Abidin Ali’nin, Mısır’da Hüsnü Mübarek ve Libya’da Muammer Kaddafi’nin devrilmesi le sonuçlanan Arap Baharı’nın ardından İhvan ideolojisine yakınlığı ile bilinen Nahda partisi Tunus’ta iktidara gelmişti.
İkinci tur seçimlerin ardından cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan bağımsız aday ve Anayasa Profesörü Kays Said, seçimi açık ara farkla kazanmıştı.
Kays Said, 25 Temmuz’da yaygın yolsuzluk iddiaları, ekonomik çöküş ve pandemi ile mücadeleyi gerekçe göstererek mevcut başbakan Hichem Mechichi’yi görevden alarak parlamentoyu feshetti.
Milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırma kararını onaylayan Kays Said, yargıyı da göreve çağırarak soruşturmaların başlaması talimatı verdi.
Said’in, Tunus Anayasası’nın 80. Maddesine dayanarak aldığı kararlar ‘tekelleşme’ tartışmalarını da beraberinde getirirken, eylül ayında sosyal medya ağı Facebook üzerinden yaptığı açıklamalar ile muhalefetin tepkisi ile karşılaşmıştı.
Nahda Partisi, Said’in kararlarını ‘darbe’ olarak nitelendirirken, gerginliğin tırmanmadan sonlandırılması için diyalog çağrısı yaptı. Muhalefetin tepkisinin ardından ülkede Covid-19 önlemleri kapsamında akşam saatlerinde sokağa çıkma yasağı getirildi. Oysa amaç halkın protestolarını önlemekti.
Cumhurbaşkanı Kays Said’in dokunulmazlıkları kaldırmasının ardından Tunus bağımsız milletvekili MP Yassine Ayari, yargılanan ilk isim oldu.
Tunus’un siyasi sistemini devlet başkanına sınırsız yetki verecek şekilde dönüştüren Cumhurbaşkanı Kays Said’in istisnai önlemleri; “diktatörlük emellerini gerçekleştirmek” şeklinde yorumlandı.
Tunus Genel İşçi Sendikası, istisnai durumun ülkedeki mevcut durumu şiddetlendirdiği eleştirileri, “Tunus’taki sömürge lobilerinin çıkarlarına dokunulması” sloganı altında meydan okuma ile sonuçlandı.
Kays Said’in, yalnızca 30 gün boyunca yürürlükte olması beklenen ‘acil durum’ süresinin belirsiz bir zamana kadar uzatılması G7 ülkelerinin dikkatinden kaçmadı.
G7 ülkelerinin büyükelçilikleri, Cumhurbaşkanı Kays Said’e en kısa sürede başbakan ataması ve anayasal sürece geri dönülmesi çağrısı yaptı.
Almanya, ABD, İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya ve Kanada’dan meydana gelen G7 ülkeleri, Tunus’ta siyasi istikrarın sağlanması için baskılarını sürdürürken, Kays Said’den bir sürpriz karar daha geldi.
1 Ekim 2021’de Arap dünyasının ilk kadın başbakanı olarak atanan Nejla Buden Ramazan, yemin ederek göreve başladı. Hükümetin kurulmasının ardından komşu ülkelerden de Tunus’a destek mesajları yağdı.
EKONOMİ DÜZELECEK Mİ?
2020 yılında devlet borçları temerrüde düşen Tunus, IMF’den mali destek talep etmişti. Nisan 2020’de IMF’den 745 milyon dolarlık acil yardım kredisi almıştı. Temmuz ayında parlamentonun askıya alınmasının ardından ülkede tahvil fiyatları düşmüş olsa da, ülkenin demokratik adımlarının ekonomik toparlanmayı da beraberinde getirmesi bekleniyor.
Tunus borcunun bir kısmı için şimdiden 200 baz puan toparlandı. 2025 tahvilleri, 27 Temmuz’daki yüzde 11+’e kıyasla verimin yüzde 9’a düştüğünü gördü. Yabancı rezervler, 2020 sonunda yaklaşık 9,8 milyar dolarken Haziran 2021 sonunda 8,9 milyar dolara geriledi.
Fakat hem toplumun hem de yatırımcıların sürdürülebilir demokratik geleneklerin ülkede tam olarak uygulanmasına ihtiyacı olduğu bir gerçek. Hesap verilebilirlik, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi temel ilkelerde uzlaşılmasını umut ediyor.
Kaynak: IntellStrategy