Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un geçtiğimiz günlerde Çin’e gerçekleştirdiği resmi ziyaret, uluslararası kamuoyunda konuşulmaya devam ediyor. Peki, Almanya-Çin ilişkilerini önümüzdeki dönemde neler bekliyor? Scholz’un Pekin ziyaretinde hangi konular ele alındı?
Rusya ile Almanya arasında 50 yıl önce doğal gaz alanında iş birliği başlamıştı. Ancak Ukrayna savaşının ardından Rusya, Kuzey Akım 1 doğal gaz boru hattı üzerinden Almanya’ya gaz akışını durdurma kararı aldı. Bu kararın ardından kısa süre içerisinde Almanya’da enerji krizi başladı. Berlin hükümetinin, eneri alanında endişeleri her geçen gün artıyor.
Berlin, bir taraftan enerji kriziyle mücadele ederken, bir taraftan da yükselmeye devam eden enflasyonu durdurmaya çalışıyor. Berlin hükümeti, ABD ve diğer Batı ülkelerinden farklı olarak, Rusya ve Çin ile kurduğu ılımlı ilişkilerle ön plana çıkıyor.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, geçtiğimiz günlerde Çin’in başkenti Pekin’e giderek resmi temaslarda bulundu. Scholz, koronavirüs salgınının başlangıcından bu yana Pekin’i ziyaret eden ilk G7 lideri oldu.
Almanya Başbakanı’na; BASF, Siemans, Deutsche Bank, BioNTech, Adidas, Merck, Volkswagen ve BMW’nin üst yöneticilerinin (CEO) de eşlik etmesi dikkat çekti.
Çin Devlet Başkanı Xi Cinping ile Almanya Başbakanı Olaf Scholz arasındaki görüşmede; Rusya-Ukrayna savaşı, ekonomik ilişkilerin geleceği, Tayvan başta olmak üzere Güney Asya’daki jeopolitik gerilimler ve iklim değişikliği gibi konular ele alındı.
Scholz, “Burada farklı bakış açılarına sahip olduğumuz sorular da dahil olmak üzere tüm sorular hakkında fikir alışverişinde bulunabiliyor olmamız güzel, görüş alışverişi bunun içindir. Ekonomik iş birliğimizi iklim değişikliği, gıda güvenliği, borçlu ülkeler gibi diğer konularda nasıl daha da geliştirebileceğimizi de konuşmak istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Çin Devlet Başkanı Xi ise “iki ülkenin Soğuk Savaş döneminde rekabete rağmen ekonomik ilişkileri başlatması sayesinde 50 yılı aşan diplomatik ilişkileri bulunduğunu’ dile getirdi. Xi, ‘Karmaşık ve değişken uluslararası manzaraya’ dikkat çekerken, ‘büyük etkiye sahip iki büyük ülke olan Çin ile Almanya’nın değişim ve istikrarsızlık dönemlerinde birlikte çalışması ve küresel barışla kalkınmaya daha fazla katkıda bulunması gerektiğini’ vurguladı.
SCHOLZ, MERKEL’İN POLİTİKALARINI DEVAM ETTİRİYOR
Alman basını, bir süredir Pekin ile ekonomik ilişkilerin geleceği konusunu ele alıyor. AA’nın aktardığına göre, Moskova ile Kiev arasında devam eden savaşın Rusya’ya olan enerji bağımlılığını ortaya koyduğuna dikkat çeken Alman basını; benzer bir durumun Pekin ile ilişkilerde de yaşanmasından duyulan endişeyi yazıyor.
ABD, Avustralya, Japonya ve Kanada’nın yanı sıra Batı ülkeleri; Çin’e yönelik sert tutum sergilemesiyle dikkat çekiyor. Almanya ise bu ülkelere kıyasla Pekin’e yönelik daha ılımlı bir tavır sergiliyor. Berlin hükümeti, Çin ile olan ticari ilişkilerini, siyasi ilişkilerinden önde tutuyor.
Pekin’in son dönemde AB ülkeleri üzerinde etkinliğini artırması, Alman kamuoyu tarafından sık sık dile getiriliyor. Özellikle altyapı ve teknoloji gibi kritik sektörlerde Pekin hükümetinin faaliyetlerini yoğunlaştırdığı görülüyor.
Almanya ile Çin arasındaki ekonomik ilişkiler, Angela Merkel’in başbakanlık koltuğuna oturmasının ardından yeni bir ivme kazandı. Merkel, 16 yıllık başbakanlığı döneminde 12 kez Çin’i ziyaret etti. Berlin; insan hakları, Tayvan ve Hong Kong gibi konuları arka planda bırakarak ekonomik ilişkilere yoğunlaştı.
Merkel’in Çin politikası hem Alman muhalefeti hem de birçok AB ülkesi tarafından sık sık eleştirilmişti. Ancak geçtiğimiz sene başbakanlık koltuğuna oturan Scholz’un da; Çin ile ilişkilerde Merkel gibi ekonomik iş birliğine öncelik verdiği görülüyor.
Berlin hükümeti, Çin’in küreselleşmesinden en çok faydalanan ülkelerin başında geliyor. Özellikle Alman arabalarının ve makinelerinin, Çin’de yoğun talep gördüğü biliniyor. Almanya’nın, Avrupa’nın en büyük ekonomisi konumuna gelmesinde, Çin ile yaptığı ekonomik iş birliğinin büyük bir etkisinin olduğu belirtiliyor. Pekin, 2016 yılında Berlin’in en büyük ticaret ortağı olmuştu.
Berlin, elektrikli otomobiller için lityum bataryaları ve nadir toprak elementlerini Çin’nden alıyor. Almanya’nın bazı ham maddelerde Çin’e olan bağımlılığı, uzun bir zamandır kamuoyunda tartışılmaya devam ediyor.
ALMANYA SİYASETİNDE ÇİN TARTIŞMASI BÜYÜYOR
Almanya’da koalisyon hükümeti, birçok konuda olduğu gibi Çin ile olan ilişkilerde de görüş ayrılığı yaşıyor. Başbakan Scholz, Pekin ile iş birliğinin önemini vurgularken, ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Öte yandan Ekonomi Bakanı Robert Habeck ve Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ise Pekin’e bağımlılığın azaltılması gerektiğini düşünüyor.
İki taraf, Rusya-Ukrayna savaşında da birbirinden farklı bir tutum sergiliyor. Dışişleri Bakanı Baerbock, Rusya’ya yönelik sert açıklamalarıyla ve tehditleriyle ön plana çıkıyor. Başbakan Scholz ise Rusya’ya yönelik ılımlı açıklamalarıyla biliniyor.
Almanya’da üç partili koalisyon hükümetinin geçtiğimiz sene protokolü imzalanmış ve Çin’e yönelik ekonomik bağımlılığı azaltma niyeti dile getirilmişti. Söz konusu protokolde, Asya’daki demokratik devletlerle ilişkileri güçlendirmeye dikkat çekilmişti.
Protokolde ayrıca, Pekin ile ilişkiler “sistematik bir rekabet” olarak nitelendirilmiş; güvenlik politikası sorunlarının ABD ve Japonya gibi kritik Hint-Pasifik ortaklarıyla birlikte ele alınması gerektiği ile getirilmişti.
Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ise geçtiğimiz günlerde ARD’ye yaptığı açıklamada, Berlin’in gelecek için mümkün olan her yerde tek taraflı bağımlılığı azaltması gerektiğine dikkat çekerken, “Bu, özellikle Çin için geçerli” şeklinde konuşmuştu.
Başbakan Olaf Scholz, geçtiğimiz günlerde Frankfurter Allgemeine Zeitung’a yazdığı makalede, Çin Komünist Partisi’nin son kongresinden çıkan sonuçların ardından ülkesinin Pekin ile olan ilişkileri değiştirmesi gerektiğini belirtmişti.
Scholz, “Çin on yıl önceki Çin değil. Çin değişirse bizim de Çin ile ilişkilerimizin değişmesi gerektiği açıktır” ifadelerini kullanmıştı. Scholz ayrıca, Almanya’nın Çin politikasının ancak Avrupa’nın Çin politikasıyla bütünleşirse başarılı olabileceğine dikkat çekmişti.
Scholz’un Pekin ziyareti sonrası Almanya-Çin ilişkilerinin yeni bir ivme kazanması bekleniyor. Berlin hükümetinin, tek yanlı bağımlılığı sonlandırmak için Çin ile yeni ekonomik iş birliği alanları bulmaya çalışacağı öngörülüyor.
Öte yandan ABD ve Batı ülkelerinin ise Almanya’ya yönelik daha sert eleştiri ve itirazlarda bulunması gündeme gelebilir. Almanya’nın Rusya ve Çin ile yakın ilişkilerinden rahatsız olan ABD, ekonomik olarak yeni hamlelerde bulunabilir. Son dönemde Washington’un, Çin politikası nedeniyle Başbakan Olaf Scholz’dan rahatsız olduğu iddiaları gündemdeki yerini koruyor.
Kaynak: IntellStrategy