Analiz: Rusya-Ukrayna savaşının gölgesinde Karadeniz'in güvenliği - M5 Dergi
DünyaÖne Çıkan

Analiz: Rusya-Ukrayna savaşının gölgesinde Karadeniz’in güvenliği

Abone Ol 

AB ve ABD başta olmak üzere, Batının güvenliği hem Ortadoğu hem de Orta Asya güvenliği ile doğrudan bağlantılı ve bu bağlantının kalbinde Karadeniz yer alıyor.

Karadeniz, sadece coğrafi bir alan ya da ekonomi ve güvenlik odaklı ele alınabilecek bir havza değil. Dolayısıyla “bölgesel” ve “ülkeler bazında” Karadeniz ile ilgili algıların nasıl şekillendiği ve farklı aktörler açısından ne ifade ettiği de önemli.

Rusya açısından Karadeniz; gaz tedarik hatlarının buradan geçmesi, ticaret güzergahları bakımından kritik önemde olması ve ülke güvenliğinin sağlanması açısından ele alınacak birçok argümanı barındırıyor.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte, Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin büyük kısmı Rus etkisinden çıkıp Batıyla yakınlaştı ve NATO ile Avrupa Birliği (AB) üyesi oldular. Karadeniz, Doğu-Batı ekseninde yaşanan rekabetin en net görüldüğü coğrafyalardan biri haline geldi. Karadeniz’de artan Batı etkisi, Batı devletlerinin bu coğrafyayla daha fazla ilgilenmesine sebep oluyor.

NATO’nun “biz olma” duygusuna geri dönmesi, Ukrayna krizi ile önemi artan bir mesele. NATO’nun, yanı başında ciddi güvenlik tehditleri varken kendi içinde bölünmüş ve ayrışmış hali güvenliğin sağlanmasına hiçbir katkı sunmuyor. Türkiye-Yunanistan arasındaki anlaşmazlıklar bir yana, ABD’nin Yunanistan yanlısı tavrı da NATO’nun “biz olma” duygusuyla bağdaşmıyor.

Karadeniz’in stratejik önemi

Karadeniz, Hazar enerji kaynakları ile Orta Asya devletlerini Avrupa-Asya ekseninde bağlayan önemli bir enerji koridoru. Ortadoğu’da yaşanan krizler ve güvenlik endişeleri sebebiyle Karadeniz üzerinden geçecek enerji kaynaklarının önemi geçtiğimiz 20 yıl içinde daha da arttı. Rusya’dan çıkıp Almanya’ya giden Kuzey Akım I ve II üzerinde yaşanan tartışma devam ederken, Rusya, Karadeniz üzerinden geçen enerji hatlarını uluslararası konjonktürde bir pazarlık aracı olarak kullanıyor.

Teknolojinin ilerlemesi, hidrokarbon kaynaklarının denizlerde üretiminin artmasına sebep oldu. Deniz yetki alanları konusunda Karadeniz’de belli oranda olumlu bir tablo olduğundan arama ve sondaj faaliyetleri önem kazandı. Örnek vermek gerekirse; Karadeniz’de Romanya 2012’de 40-80 milyar metreküp, Türkiye ise 2020’de 405 milyar metreküp hacminde keşiflere imza attı. Bu gelişmeler, Karadeniz’de yüksek miktarda gazın varlığı ve buranın enerji rezervlerine sahip olduğu algısını da beraberinde getirdi. Karadeniz boğazları, enerji transferi açısından önemli, bu boğazlardan önemli miktarda LNG taşıması yapılıyor. Çin’in başlattığı Kuşak-Yol inisiyatifinde Kuzey Koridoru üzerinden (Rusya ve Kazakistan) geçen güzergah halihazırda Rusya-Ukrayna savaşı sebebiyle kullanılamıyor, bu durum Karadeniz üzerinden geçecek ticari hattın önemini artırıyor.

Karadeniz, bölgesel ve küresel güvenlik konularında öne çıkan bir coğrafya. ABD, 2001 yılı sonrasında güvenlik stratejilerini daha da keskinleştirerek Ortadoğu’dan gelecek tehditlere karşı hassas bir strateji izlemeye başladı ve Karadeniz’de yer alan ülkelerin bu coğrafyadan gelecek tehditler açısından önemli olduğunu değerlendiriyor. Rusya, 2008 Gürcistan müdahalesinde, Karadeniz Filosu’nu Gürcistan’a asker sevkiyatı yapmak ve abluka altına almak için kullandı. Yine Rusya, 2014 yılında Kırım’ı önce ilhak daha sonra işgal etti, 2022 şubat ayında başlayan ve halihazırda devam eden Ukrayna krizinin ne yöne evirileceği belirsizliğini korurken, Karadeniz’in güvenliği daha da önem kazandı.

AB ve ABD başta olmak üzere, Batının güvenliği hem Ortadoğu hem de Orta Asya güvenliği ile doğrudan bağlantılı ve bu bağlantının kalbinde Karadeniz yer alıyor.

Rusya, Karadeniz’de NATO başta olmak üzere Batı ittifaklarının etkisini azaltmaya çalışıyor. Karadeniz’e kıyısı olan Gürcistan, Bulgaristan, Romanya ve Ukrayna’nın Karadeniz dışında başka bir denize çıkışları mevcut değil. Bu ülkeler Karadeniz’de meydana gelen gelişmelere karşı son derece hassaslar, çünkü enerji ve mal akışının büyük kısmı Karadeniz üzerinden sağlanıyor.

Karadeniz, Hazar enerji kaynakları ile Orta Asya devletlerini Avrupa-Asya ekseninde bağlayan önemli bir enerji koridoru. Ortadoğu’da yaşanan krizler ve güvenlik endişeleri sebebiyle Karadeniz üzerinden geçecek enerji kaynaklarının önemi geçtiğimiz 20 yıl içinde daha da arttı.

Türkiye açısından bakıldığında

Karadeniz, Türkiye’nin güvenliği açısından da büyük öneme sahip; örneğin Kırım, Anadolu kıyı şeridine sadece 173 mil uzaklıkta. Türkiye’nin kuzey ucu Ukrayna, güney ucu ise Suriye olarak ele alındığında Karadeniz’in Türkiye açısından kritik önemi daha net anlaşılabilir.

Karadeniz boğazlarından gemilerin geçmesi ve ticaret akışının sağlanmasında Türk boğazları önemli bir rol oynuyor. Bu bağlamda Montrö Sözleşmesi, Karadeniz’de dengenin sağlanabilmesi ve güvenlikle ilgili konuların ele alınmasında önem arz ediyor. İstanbul ve Çanakkale Boğazları üzerinde hakimiyet kurmak Rusya için önemli bir hedef ancak Montrö Sözleşmesi sayesinde boğazların kontrolü Türkiye’de. Dolayısıyla Türkiye, Karadeniz’in güvenliğinin sağlanmasında en önemli aktörlerden biri olarak öne çıkıyor. Rusya-Ukrayna savaşının başlamasıyla birlikte Montrö Sözleşmesi uluslararası konjonktürde tekrar önemli bir gündem maddesi haline geldi.

Ukrayna ve Rusya birlikte dünya tahıl ihtiyacının üçte birini karşılıyor ancak tahıl sevkiyatı savaş sebebiyle durmuştu. Türkiye’nin kolaylaştırıcı rolü sayesinde İstanbul’da kurulan koordinasyon merkezi yönetiminde Karadeniz’de kılavuz gemiler yardımıyla tahılın dünya pazarlarına çıkmasının yolu açıldı ve güvenlik krizinin gıda krizine hatta kıtlık tehlikesine dönüşmesinin önüne geçildi. Ukrayna krizi ile gündeme gelen bir diğer önemli konu ise Karadeniz’e salınan mayınlar oldu. Ukrayna, Karadeniz’e çok sayıda mayın yerleştirildiğini açıkladı, bu durum başta Türkiye olmak üzere Karadeniz’e kıyısı olan ülkeleri endişeye sürükledi. Tahıl koridorunun açılması için yakın zaman önce Birleşmiş Milletler (BM), Rusya, Ukrayna ve Türkiye’nin iş birliğinde çalışmalar yapıldı. Karadeniz’de mayınların varlığı; gıda güvenliği ve taşımacılık açısından önem arz ediyor.

Rusya açısından Karadeniz; gaz tedarik hatlarının buradan geçmesi, ticaret güzergahları bakımından kritik önemde olması ve ülke güvenliğinin sağlanması açısından ele alınacak birçok argümanı barındırıyor.

Karadeniz’de güvenliğin sağlanması için neler yapılabilir?

Bütün bu konular, uluslararası hukuk boyutuyla incelenebilecek argümanlar içermekle birlikte Karadeniz’in güvenliğinin sağlanmasını da öncelikli mesele haline getiriyor.

Karadeniz’in güvenliği için yapılabileceklerden ilki güvenlik meselesini geniş bir perspektiften ele almak. Karadeniz’in güvenliği sadece kıyı ülkelerini değil, tüm dünyayı yakından ilgilendiren bir mesele ve uluslararası düzeyde çok taraflı platformlarda, çok boyutlu şekilde ele alınması önemli. Gıda güvenliği ve seyrüsefer güvenliğinin sağlanması öncelikli ajandalar olarak öne çıkıyor.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte, Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin büyük kısmı Rus etkisinden çıkıp Batıyla yakınlaştı ve NATO ile Avrupa Birliği (AB) üyesi oldular. Karadeniz, Doğu-Batı ekseninde yaşanan rekabetin en net görüldüğü coğrafyalardan biri haline geldi. Karadeniz’de artan Batı etkisi, Batı devletlerinin bu coğrafyayla daha fazla ilgilenmesine sebep oluyor.

Bir diğer önemli adım Karadeniz kıyısındaki ülkelerin iş birliği halinde olmasıdır. Mayın temizleme, kritik altyapıların korunması, ortak güvenlik güçlerinin Karadeniz’de devriye gezerek gelişmeler hakkında sürekli bilgi sağlaması için Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin iş birliği içinde hareket etmesi gündem maddesi olarak öne alınabilir.

NATO’nun “biz olma” duygusuna geri dönmesi, Ukrayna krizi ile önemi artan bir mesele. NATO’nun, yanı başında ciddi güvenlik tehditleri varken kendi içinde bölünmüş ve ayrışmış hali güvenliğin sağlanmasına hiçbir katkı sunmuyor. Türkiye-Yunanistan arasındaki anlaşmazlıklar bir yana, ABD’nin Yunanistan yanlısı tavrı da NATO’nun “biz olma” duygusuyla bağdaşmıyor. NATO içindeki ayrılıklar ne kadar derin olursa, Rus etki alanı kendine o kadar rahat yayılma imkanı bulacaktır.

Son olarak, Sovyet coğrafyasındaki örgütlerde işbirliğinin geliştirilmesi de Karadeniz’in güvenliği için önem taşıyor. GUAM Demokrasi ve Ekonomik Kalkınma Örgütü, Sovyet coğrafyasında Rusya ve Çin’in etkisini dengelemek için kuruldu. GUAM’ın güçlendirilmesi, Rusya’nın bölgede etki alanını artırmasını önlemek için kritik olabilir.

Örgüt, Doğu-Batı koridorunun altyapı yatırımlarıyla güçlendirilmesi ve bölgede kitle imha silahlarının engellenmesi gibi bölgeyi daha güçlü ve güvenli hale getirme amaçlı önceliklere sahip olsa da, iş birlikleri derinleştirilmeli. Bu noktada ortak çıkarlara vurgu yapılan ve iş birliklerinin çok boyutlu bir yapıya dönüşümünü sağlayan vizyoner bir bakış açısı önem arz ediyor. Rusya’nın dayattığı statükodan başka seçeneklerin varlığı, bölge ülkelerince net ve güçlü şekilde, tek ses olarak dillendirilirse, durumla ilgili farkındalık artacaktır.

Kaynak: AA

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close