Çin ve Kuzey Kore askerlerinin Avrupa sınırlarında boy göstermeleri, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliklerinin aslında Rusya’dan ziyade Çin Halk Cumhuriyeti’ni hedef aldığı gerçeğinin Pekin tarafından incelikle tahlil edildiğine işaret ediyor.
24 Şubat 2024’te ikinci perdesi açılan Rusya-Ukrayna savaşının hesaba katılamayan sonuçlarından biri İsveç ve Finlandiya’nın Kuzey Atlantik İttifakı NATO’ya 31 ve 32’inci üyeler olarak katılmasıydı. Bu iki ülkenin ittifaka dahil olmasıyla İskandinavya Yarımadası tamamen NATO kontrolüne girerken Baltık Denizi, Kuzey Denizi ve Kuzey Atlantik’teki Anglo-Sakson hakimiyetinin gücü de arttı. NATO, Norveç ve Finlandiya üzerinden bin 500 kilometrelik bir kara sınırı ile Rusya ile doğrudan temas imkanı elde etti. Barents Denizi kıyısındaki Rus nükleer denizaltı filosunun üslendiği Murmansk Limanı da artık daha etkili şekilde izlenebiliyor.
Üyelik süreci nasıl başladı?
Bu üyelik sürecinin nasıl başladığını hatırlayalım. Rusya’nın, Ukrayna’yı topyekun işgal girişiminin başlamasından bir hafta sonra 2 Mart 2022 günü Baltık Denizi’nde İsveç’e ait Gotland Adası hava sahasında Rus Hava Kuvvetleri’ne ait 2 Su-27 Flanker ve 2 adet Su-24 Fencer uçağı tespit edildi. Bu esnada Finlandiya ve İsveç silahlı kuvvetleri Baltık Denizi’nde tatbikat yürütüyordu.
İsveç Hava Kuvvetleri Rus uçaklarına önleme yaptı. Rusya-Ukrayna savaşının gerilimli atmosferinde dikkat çekmeyen bu hava sahası ihlali 30 Mart’ta İsveç’te yayın yapan TV4 Nyheterna televizyon kanalının haberiyle yeni bir boyut kazandı. TV4 Nyheterna’nın iddiasına göre, önleme yapılan Rus Su-24 uçakları olay anında nükleer silahlar taşıyordu. Gerçekliği tartışmalı olan bu haber bir anda Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD), İsveç ve Finlandiya’nın Rus nükleer tehdidi altında olduğu iddialarını gündeme getirmesinin zeminini oluşturdu. Mayıs 2022’de iki ülkenin yaptıkları üyelik başvuruları, Türkiye’yi hedef alan terör örgütlerine sağladıkları imkanlar nedeniyle 4 Nisan 2023 ve 7 Mart 2024 tarihlerinde mümkün olabildi.
Burada bir parantez açıp şu bilgiyi de paylaşmakta fayda var; özellikle Finlandiya’nın resmi NATO üyelik geçmişi ancak bir buçuk yılı bulsa da, Birinci Soğuk Savaş sırasında ABD tarafından nükleer savunma şemsiyesi altına alınmıştı. Ayrıca Finlandiya ile ABD arasında SSCB’ye yönelik istihbarat faaliyetlerinin yürütülmesine yönelik güçlü bir işbirliği mevcuttu. Birinci Dünya Savaşı esnasında Rus Çarlığı’nın hakimiyetinden kurtulan Finlandiya’nın, İkinci Dünya Savaşı sırasında SSCB’nin işgal girişimlerine maruz kaldığını ve Nazi Almanyası ile işbirliği yaptığını da hatırda tutmak gerekir.
İsveç ve Finlandiya Ukrayna’nın elini güçlendirdi mi?
Peki, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelikleri iddia edildiği gibi Ukrayna-Rusya savaşında ibrenin Rusya aleyhine dönmesine katkıda bulundu mu? Şu ana kadar cevap: Hayır. O zaman belki de soruyu şu şekilde sormak gerekir: Finlandiya ve İsveç gerçekten Rusya’ya karşı caydırıcılığı artırmak için mi ittifaka dahil edildi, yoksa bu üyelikler Çin Halk Cumhuriyeti’ni hedef alacak daha uzun vadeli planların adımlarından biri miydi?
Birinci sorunun yanıtı, savaşın 3’üncü yılını doldurmaya yaklaşması hasebiyle gayet açık. Belki Rusya, Finlandiya’nın NATO üyeliğiyle, ittifakla bin 500 kilometreye ulaşan sınırını korumak için kaynaklarının ciddi bir kısmını buraya sevk etmek zorunda kaldı. Ancak bu hamle aynı zamanda Rusya’yı yeni ittifaklar ve örgütlenmelere de sevk etti. Etki-tepkinin icabı olarak, geride bıraktığımız temmuz ayında, Washington’da NATO’nun 75’inci hükümet ve devlet başkanları zirvesi düzenlenirken, Çin askerleri, Rusya’nın savaş alanındaki bir numaralı müttefiki Belarus topraklarında zuhur etti.
Sayıları az olsa da Polonya topraklarına 10 kilometre mesafede tatbikat yapmaları yeterince etkili bir mesaj oldu. Ve bugünlerde, Finlandiya-İsveç ikilisinin NATO üyeliklerine verilen yanıtın ikinci perdesini izliyoruz. ABD Savunma Bakanlığı tarafından doğrulanan, Rusya tarafından da reddedilmeyen haberlere göre Kuzey Kore askerleri Rusya-Ukrayna muharebe sahalarında boy göstermek üzere. Savaşa katılması muhtemel Kuzey Kore askerlerinin sayısının 3 bin ila 12 bin arasında değişeceği iddia ediliyor. Halihazırda bazı Kuzey Koreli subayların Ukrayna füze saldırılarında öldürüldüğü ekim ayının ilk günlerinde gündeme gelmişti. Kasım ayında Rusya’nın cephe boyunca başlatacağı stratejik saldırıda Kuzey Kore askerlerinin de yer alması bekleniyor. İşaret edilen ilk cephe ise Kursk.
Çin ve Kuzey Kore askerlerinin Avrupa sınırlarında boy göstermeleri, Finlandiya-İsveç ikilisinin NATO üyeliklerinin gerçek hedefinin Rusya’dan ziyade Çin Halk Cumhuriyeti olduğu gerçeğinin Pekin tarafından incelikle tahlil edildiğine işaret ediyor. ABD’nin yıllardır Güney Çin Denizi ve Japon Denizi’nde Çin’i çevrelemek için yürüttüğü stratejinin yumuşak karnı, buzulların erimesiyle Kuzey Kutup bölgesinde açılan yeni ticaret yollarıydı. Finlandiya ve İsveç’in NATO üyelikleri, kuzey ticaret yollarını kullanarak Avrupa ile bağlantısını sürdürecek Çin’in önlenmesi açısından yeni bir adım teşkil etti. Nihai hedefin Çin Halk Cumhuriyeti olduğu bu planın hayal mahsulü bir tez olmadığı, bizzat Finlandiya Cumhurbaşkanı Alexander Stubb’ın 21-22 Ekim tarihlerinde Almanya’ya yaptığı ziyaret sırasında gazetecilerin sorularına verdiği bir yanıtla anlaşılabilir.
Alman gazetecilerin, ABD’de yapılacak başkanlık seçiminde Trump’ın kazanması halinde, ABD-Avrupa ilişkilerinde yaşanabilecek olumsuzluklara dair sorduğu soruya Stubb, şu şekilde yanıt veriyor:
“Eğer düşmanınız Çin Halk Cumhuriyeti ise müttefiklere ihtiyacınız var demektir. Bu müttefiklerin en az 40 ya da 50’si Avrupa’dan gelecektir. Birleşik Devletler, Avrupa’yı kaybetmeyi göze alamaz”. [1] Finlandiya Cumhurbaşkanı’nın bir nevi itiraf niteliğindeki bu ifadeleri, hem kendi ülkesinin hem de İsveç’in NATO’ya, Washington’un Hint-Pasifik bölgesine yönelik orta-uzun vadeli planları için dahil edildiğinin belgesidir. Dolayısıyla, bu üyeliklerin etkisini Rusya-Ukrayna savaşının gidişatı üzerinden değerlendirmek eksik bir yaklaşım olacaktır.
Kaynak: AA / Mehmet A. Kancı