Analiz: Libya'da seçime giden süreç, ittifak iddiaları ve muhtemel senaryolar - M5 Dergi
DünyaÖne Çıkan

Analiz: Libya’da seçime giden süreç, ittifak iddiaları ve muhtemel senaryolar

Abone Ol 

Libya’da yaklaşık 3 aydır kapalı olan petrol limanları, 12 Temmuz’da Libya Ulusal Petrol Kurumunun (NOC) Başkanı Mustafa Sanallah’ın görevden alınarak doğu kampına yakın Ferhat bin Kıdara’nın atanmasıyla yeniden açıldı.

Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe’nin, 12 Temmuz’da Libya Ulusal Petrol Kurumunun (NOC) Başkanı Mustafa Sanallah’ı görevden alarak yerine Ferhat bin Kıdara’yı ataması, “ülkenin doğusu ile batısı arasında yeni bir ittifakın kurulduğu” iddialarına neden oldu.

Dibeybe’nin dün halkın karşısına geçerek “yalan, iftira ve uydurma haber” olarak nitelendirdiği bu iddiaları yalanlamasına rağmen, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) himayesinde, ülkenin doğusundaki silahlı güçlerin lideri Halife Hafter’le bu yönde bir ittifak içine girildiği, halkın çoğu tarafından halen kabul edilen bir düşünce olmayı sürdürüyor.

Bu ittifakın önemli göstergelerinden biri, Hafter’e bağlı güçlerin, Dibeybe’den yönetimi ülkenin doğusundaki Temsilciler Meclisi tarafından Başbakan seçilen Fethi Başağa’ya devretmesini talep etmelerine rağmen, Bin Kıdara atanır atanmaz petrol limanları ve sahalarını kapatma işine son vermeleri oldu.

Bu nedenle doğu cephesine yakın Bin Kıdara’nın Petrol Kurumunun başına getirilmesi, Dibeybe ile Hafter arasındaki bir anlaşmanın sonucu olarak görülüyor.

Taraflardan hiçbiri böyle bir anlaşmanın varlığından söz etmemiş olsa da Libyalı aktivistler, Hafter’in oğlu Saddam Hafter ile Dibeybe’nin temsilcilerinin, Sanallah’ın görevinden alınması ve yaklaşık 3 aydır kapalı olan petrol limanlarının açılması için bir anlaşmaya vardığını öne sürüyor.

“Eğer gerçekten Hafter ile Dibeybe arasında, halkın öfkesini dindirmek için BAE himayesinde bir ittifaka gidilmiş ise Başağa’nın önünde mevcut duruma teslim olmak ve istifa ederek hükümeti düşürmek ya da silahlı güç kullanıp Trablus’a girerek bu durumu değiştirmekten başka seçenek kalmamış olacak.”

Dibeybe’ye göre sıradan bir karar, aleyhte bir kampanyaya dönüştü

Dibeybe ise “kendisine yönelik kampanyaya karşı halka gerçekleri anlatmak için” yaptığı dünkü konuşmasında, “hükümete bağlı bir kurumun yönetim kurulunda değişiklik yapma kararının, iktidara talip olanların projelerini çökertmesini ve hükümet bünyesindeki sıradan bir olayın bir projeye bel bağlayan uluslararası tarafları harekete geçirmesini beklemediğini” ifade etti.

“Kendisinin geri adım attığı ya da iktidarı başkalarıyla paylaştığı” yönünde basında yer alan haberlerin hayal ürünü olduğunu söyleyen Dibeybe, “Yaşananlar, Petrol Kurumu yönetim kurulunu herkesin uygun gördüğü isimlerle yeniden oluşturarak petrol ihracatında yaşanan sorunun çözülmesinden ibarettir. Petrol Kurumu tek bir kişinin kontrolü altındayken yaşanan krizi hepimiz gördük. Yeni üyeler ise herkes tarafından kabul gören kişiler. Bu adımı atmamız gerekiyordu.” dedi.

“Hafter’e göre Başağa, pek çok kez vaatte bulunmasına rağmen Trablus’a giremedi. Başağa’nın barışçıl bir yol izlemesi ve Dibeybe hükümetini düşürmek için güç kullanma yoluna başvurmaması, Hafter’in batı bölgesinin güçlerini zayıflatma ve 2019-2020’de Trablus’a girme girişimini başarısızlığa uğratan Misrata’daki tugayların dağıtılmasını sağlama hedefine hizmet etmiyor.”

Hafter kanadında, ittifakla gelecek muhtemel kazanımlar

İtalyan haber ajansı Agenzia Nova ise halihazırda teknik olarak gerçekleşmesi mümkün olan tek uzlaşının, Dibeybe ile savaş makinesini finanse etmek için sürekli bir arayış içinde olan Hafter arasında olabileceğine işaret ediyor.

Hafter’in aradığı tek şey ise finansman değil. Temmuz ayının başında ülkenin pek çok kentinde, elektrik kesintileri ve ekmek zamlarını protesto etmek için düzenlenen eylemlerde mevcut siyasi figürlerin görevi bırakması talep edilmişti.

Hafter, petrol ihracatını uzun süre durduramayacağını biliyor. Zira bu durum halkın öfkesine ve uluslararası arenanın baskısına neden olabilir. Bu nedenle, yandaşlarından birinin petrol kurumunun başına getirilmesi karşılığında petrol limanlarını açmak üzere Dibeybe hükümetiyle anlaşma yoluna gittiği düşünülüyor.

Muammer Kaddafi döneminde Merkez Bankası Başkanı olan ve halihazırda Hafter cephesinde yer alan Bin Kıdara’nın göreve getirilmesi dışında bu anlaşmanın ayrıntıları kamuoyuna yansımadı. Ama 2020 yılında Saddam Hafter ile dönemin Başbakan Yardımcısı Ahmed Muaytik arasındaki anlaşmalardan çok da farklı olmayacağı savunuluyor.

Hafter, petrol gelirlerinden gelecek payı garanti altına almak istiyor ama hem halkın hem de enerji fiyatlarındaki artışın etkisini hafifletmek için Libya petrolünün Avrupa’ya akmasını isteyen ABD liderliğindeki uluslararası camianın baskısı karşısında direnmesi mümkün değil.

Dibeybe ise elektrik krizinin süratle çözülmemesi ya da en azından kesinti saatlerinin düşürülmemesi durumunda hükümetinin devrilebileceğini biliyor.

“Dibeybe’nin dün halkın karşısına geçerek “yalan, iftira ve uydurma haber” olarak nitelendirdiği bu iddiaları yalanlamasına rağmen, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) himayesinde, ülkenin doğusundaki silahlı güçlerin lideri Halife Hafter’le bu yönde bir ittifak içine girildiği, halkın çoğu tarafından halen kabul edilen bir düşünce olmayı sürdürüyor.”

Başağa üçüncü kurban mı?

Dibeybe, haziran ayında Libya Genel Elektrik Şirketi (GECOL) Yönetim Kurulu’nu feshetme kararının ardından temmuzda Sanallah’ı görevden aldı. Başağa’nın ise tüm siyasi figürlerin çekilmesini talep eden halkın öfkesini dindirmek için üçüncü kurban olabileceği iddia ediliyor.

Hafter ile Dibeybe arasındaki ittifak iddiaları -her ne kadar Dibeybe tarafından yalanlanmış olsa da- Başağa ve hükümetinin, ilerleyen dönemde önemli bir rolü olmayacağını gösteriyor. Bu durum, Sanallah, Temsilciler Meclisi, Libya Yüksek Devlet Konseyi ve hatta ABD Büyükelçisi’nin itirazına rağmen NOC’la ilgili kararı uygulayan Ulusal Birlik Hükümetinin zımnen tanınması anlamına geliyor.

Hafter’e göre Başağa, pek çok kez vaatte bulunmasına rağmen Trablus’a giremedi. Başağa’nın barışçıl bir yol izlemesi ve Dibeybe hükümetini düşürmek için güç kullanma yoluna başvurmaması, Hafter’in batı bölgesinin güçlerini zayıflatma ve 2019-2020’de Trablus’a girme girişimini başarısızlığa uğratan Misrata’daki tugayların dağıtılmasını sağlama hedefine hizmet etmiyor.

Ayrıca halkın tüm siyasi figürlerin gitmesi yönündeki talebi Başağa’nın da istenmediği anlamına geliyor. Üstelik Başağa’nın, başkentte tutunamayarak Sirte’ye geçmesi ve programını uygulamak için Merkez Bankasından finansman sağlayamaması da eksi not olarak hanesine yazılmış durumda.

Eğer gerçekten Hafter ile Dibeybe arasında, halkın öfkesini dindirmek için BAE himayesinde bir ittifaka gidilmiş ise Başağa’nın önünde mevcut duruma teslim olmak ve istifa ederek hükümeti düşürmek ya da silahlı güç kullanıp Trablus’a girerek bu durumu değiştirmekten başka seçenek kalmamış olacak.

Başağa Trablus’a girmeden Libya’ya hükmedemeyeceğini biliyor. Başkente girmek ise çok fazla kan akıtılması anlamına geliyor. Bu nedenle Başağa, Trablus’taki askeri güçlerin komutanlarını ikna ederek onların hükümete olan bağlılıklarını sona erdirmek istiyor.

“Taraflardan hiçbiri böyle bir anlaşmanın varlığından söz etmemiş olsa da Libyalı aktivistler, Hafter’in oğlu Saddam Hafter ile Dibeybe’nin temsilcilerinin, Sanallah’ın görevinden alınması ve yaklaşık 3 aydır kapalı olan petrol limanlarının açılması için bir anlaşmaya vardığını öne sürüyor.”

Çoklu aktörler ülkesinde ittifaklar her an değişebilir

Hafter ile Dibeybe arasında var olduğu söylenen ittifak şu ana kadar petrol çemberinin dışına çıkmış değil. Yani Hafter henüz Ulusal Birlik Hükümetini tanıma ve Başağa hükümetinin altındaki halıyı çekme niyetinde olduğunu göstermedi.

Üstelik Dibeybe ile Hafter, ülkenin geleceğini belirleme konusunda yalnız değiller. Oyunun içinde Temsilciler Meclisi ve Devlet Yüksek Konseyi gibi aktörler de mevcut ve bunlar ne Dibeybe ne de Başağa’nın başbakan olacağı bir hükümet üzerinde anlaşabilirler.

Başkanlık Konseyinin olağanüstü hal ilan edip (OHAL), çatışan iki hükümeti ve Meclisi feshedip siyaset sahnesini yeniden şekillendirebileceği ihtimalini de göz ardı etmemek gerekiyor.

Libya petrolünün yeniden uluslararası piyasalara akması, Rusya’yı hoşnut etmeyecek. Bu durumda, Rus Wagner şirketi, Libyalı taraflara baskı uygulayarak belirli kazanımlar elde etmek için ülkedeki askeri güçlerini harekete geçirebilir.

Şu aşamada herkes, askeri, siyasi ve uluslararası aktörlerin çok olduğu ülkede karşı tarafın yapacağı hamleyi bekliyor ve her an, kurulan ittifakların değişebileceği ve hesapta olmayan kişilerin oyuna gireceği ihtimalini de göz önünde bulunduruyor.

Kaynak: AA

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close