Analiz: Altı devlet bir millet; Türk Devletleri Teşkilatı Özbekistan Zirvesi
Türk Devletlerinin üzerinde bulunduğu stratejik ve merkezi coğrafya 21’inci yüzyılın başında Türk Dünyasına yeni imkanlar sunuyor.
Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Devlet Başkanları, 11 Kasım’da Özbekistan’ın Semerkant şehrinde “Türk Medeniyeti için Yeni Dönem: Ortak Kalkınma ve Refaha Doğru” temalı zirvede bir araya geldi. Üye ülkeler Özbekistan, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanlarının yanı sıra Türkmenistan Ulusal Konseyi Halk Maslahatı Başkanı, eski Türkmenistan cumhurbaşkanı Kurbankulu Berdimuhamedov ile Başbakanı Viktor Orbán’ın katıldığı bu önemli toplantıda “siyaset”, “dış politika”, “güvenlik”, “ekonomi” ve “insani ve kurumsal ilişkiler” başlıkları ele alındı.
Dönem başkanlığının Türkiye’den Özbekistan’a geçtiği zirvede Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) gözlemci üye olarak kabul edildi. Bu, KKTC’nin tanınması yönünde atılan en ciddi adımlardan. Teşkilatın genel sekreterliği ise Kırgızistan’ın Ankara Büyükelçisi olan, Türkiye’yi yakından tanıyan bir isme, Kubanıçbek Ömüraliyev’e devredildi. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türkmenistan Halk Meclisi Başkanı Kurbankulu Berdimuhamedov’a “Yüksek Devlet Nişanı” verildi. Türk Devletleri Teşkilatı 9. Zirvesi’ne ev sahipliği yapan Özbekistan’ın başkenti Semerkant, “Türk Dünyası Medeniyet Başkenti” oldu.
Zirvede alınan kararların yaklaşık üçte ikisinin ekonomiyle ilgili olması dikkat çekici.
Ekonomik kriz ve Türk Dünyasına sunduğu fırsatlar
Zirvenin alt başlığından da anlaşılacağı üzere en önemli kararlar, dünyanın Kovid-19 salgını sonrası büyük bir ekonomik kriz ve enflasyonla mücadele ettiği ortamda ekonomi üzerine yoğunlaşmış durumda. Bu, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Avrupa Ekonomik Topluluğunun (AET) kuruluşunu hatırlatıyor. Avrupa Birliği (AB), Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Rusya ve Çin gibi ülkelerin kurdukları çeşitli uluslararası kurumları da kullanarak mücadele ettiği küresel rekabette, şimdilik, özellikle ekonomi alanında Türk Dünyası 5’inci güç olarak ortaya çıkıyor.
Dünya ekonomisinin sıkletinin Asya eksenine kaydığı; Doğu-Batı ticaretinde modern İpek Yolu’nun yeniden şekillendiği; salgın sonrası tedarik zincirinin bozulması ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgali neticesinde yeni alternatif enerji güzergahlarının arandığı bir konjonktürde Hazar Geçişli Orta Koridor (Türk Koridoru) büyük bir sıkıntı içerisindeki dünya ekonomisine nefes aldırabilir. İşte bütün bu jeopolitik değişimler zaten tarihi ve kültürel bağları güçlü olan Türk devletlerini ekonomik olarak da iş birliğine yönlendiriyor. Türk Devletlerinin üzerinde bulunduğu stratejik ve merkezi coğrafya 21’inci yüzyılın başında Türk Dünyasına yeni imkanlar sunuyor.
300 milyonluk bir nüfus potansiyeline sahip bir pazar olan Türk Dünyası 1,5 trilyon dolarlık bir milli gelir, 500 milyar doları aşan bir ticaret hacmi ve 250 milyar dolarlık yatırım hacmiyle, şayet iyi değerlendirilebilirse, önemli bir ekonomik potansiyel taşıyor. Üstelik buna bir de nüfusu milyarları bulan ve kolay ulaşılabilir hinterlandını ilave etmek gerek. Bunun yanı sıra ülkelerin üretimlerinin çeşitliliği ve her ülkenin bir diğerine ihtiyaç duyması da önemli bir faktör.
Türkiye ve gözlemci üye Macaristan önemli bir imalat sanayisine sahipken Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan ise enerji kaynaklarına sahip. Özbekistan yetişmiş insan kaynağına, Kırgızistan ise su kaynaklarını haiz. Tarım, turizm, enerji, sağlık, sanayi ve ticaret ile eğitim alanlarında önemli iş birlikleri yapılabilir, var olanlar güçlendirilebilir. Yeni gözlemci üye Kıbrıs, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev’in işaret ettiği “ortak yüksek öğretim alanı” için çok önemli bir potansiyel taşıyor. Tabii bunun için alfabe birliği ve ortak dil şart.
Türk Devletlerinin “TDT” adı altında bu kadar kapsamlı iş birliği ve entegrasyon anlaşma ve programları uygulayabilecek düzeye gelmesi 21’inci yüzyılın bir “Türk Yüzyılı” olabileceği umudunu güçlendiriyor.
“Türk Medeniyeti için Yeni Dönem: Ortak Kalkınma ve Refaha Doğru”
Zirvede alınan kararları içeren bildiriye bakıldığında yaklaşık üçte ikisinin ekonomiyle ilgili olması dikkati çekiyor. Önceki zirvede alınan ortak yatırım fonu kurma kararının uygulamaya konması ve de görevi bu zirvede sona eren TDT Genel Sekreter Bağdat Amreyev’in fonun başına getirilmesi oldukça önemli. Zira yatırım fonu üye ülkelerin ekonomik iş birliğinde önemli bir kilometre taşı olacak.
Semerkant bildirisinin ekonomiyle ilgili kısmında üye ülkeler arasında ticaret hacminin genişletebilmesi için gümrük ve lojistik işlemlerinin kolaylaştırılması, sınır geçişlerinin kolaylaştırılması, kotaların kaldırılması, Türkistan’da özel ekonomik bölge kurulması (TURANSEZ), dijital ekonomiye geçilmesi, yük taşımacılığı anlaşması ve kara, deniz, hava ve demiryolu ağının önemine vurgu yapılıyor.
Bu noktada Hazar Geçişli Doğu-Batı Orta Koridorunu güçlendirmek amacıyla üye ülkeler arasında “TDT Üye Ülkeleri Arasında Uluslararası Kombine Yük Taşımacılığı Anlaşması” imzalanması, yine bu güzergahın potansiyelinin artırılabilmesi için altyapının oluşturulması ve işlemlerde ülkeler arasında uyumluluk ve dijitalleşmenin altı çizildi. Özellikle Zengezur Koridoru’nun yakın zamanda açılabilmesi için “Bakü-Tiflis-Kars” demiryolu hattının kapasitesinin artırılması, Avrupa ile Asya arasındaki ulaşım hatlarının daha iyi bağlantılandırılması ve çeşitlendirilmesine katkıda bulunan, “Özbekistan-Kırgızistan-Çin” ve “Tirmiz-Mezar-ı Şerif-Kabil-Peşaver” demiryolu hatlarının inşası projelerinin vurgulanması entegrasyon ve lojistik açısından dikkati çeken noktalar.
Son zamanlarda üye ülke halklarında önemli bir şikayet konusu ve turizmin önündeki en büyük engellerden olan havayolu bilet fiyatlarının düşürülmesi için düşük maliyetli havayollarının desteklenmesi ve liberal bir hava taşımacılığı politikasına vurgu yapılması sorunların çözülmesi için somut bir adım. Ekonomi ile ilgili maddeler arasında dijitalleşme, bilgi ve iletişim teknolojileri, teknoloji ve 4. Endüstri Devrimi’nin desteklenmesi, enerji ve tarımda iş birliği, bölgenin en önemli sorunlarından ve sık sık sınır çatışmalarına yol açan olan kuraklık ve su problemi, yine bölgenin en önemli meselelerinden olan sağlık ve tıp alanındaki problemlerin çözülmesi için atılacak adımlar, somut ortak turizm projeleri ile insan kaynakları alanında iş birliği göze çarpan maddeler arasında. Ekonominin dışında insandan insana iş birliği, kurumsal iş birliği ve üçüncü taraflarla iş birliği bölümleri mevcut.
Dünya tarihine baktığımızda her yüzyıl başında meydana gelen hadiselerin o yüzyılı domine ettiği ve yüzyıl boyunca süren gelişmelere etki ettiği görülebilir. Türk Devletlerinin “Türk Devletleri Teşkilatı” adı altında bu kadar kapsamlı iş birliği ve entegrasyon anlaşma ve programları uygulayabilecek düzeye gelmesi 21’inci yüzyılın bir “Türk Yüzyılı” olabileceği umudunu güçlendiriyor. Tabii bu anlaşmaların 2040’a değin kuvveden fiile geçirilebilmesi şartıyla.
Kaynak: AA