ABD'nin İran'a yanıt vermek için elinde hangi seçenekler var? - M5 Dergi
DünyaÖne Çıkan

ABD’nin İran’a yanıt vermek için elinde hangi seçenekler var?

Abone Ol 

ABD Başkanı Joe Biden, Pazar günü Ürdün’deki bir ABD üssüne düzenlenen ölümcül saldırıya güçlü bir karşılık verileceği sözünü verdi.

Ancak ABD’nin önündeki zorluk caydırıcılık ve gerilimi tırmandırma arasında doğru dengeyi bulmak.

Kararlı bir şekilde hareket etmemek, sadece daha fazla saldırıyı teşvik edecek bir zayıflık mesajı gönderme riski taşır. Çok güçlü bir şekilde hareket ederse İran ve müttefiklerinden gerilimi tırmandırıcı bir yanıt gelebilir.

Peki seçenekler nelerdir?

ABD’nin halihazırda tercih edebileceği bir dizi “hazır” askeri seçeneği var. Bunlar ABD Savunma Bakanlığı tarafından CIA ve Ulusal Güvenlik Ajansı’nın istihbarat katkılarıyla hazırlanmıştır. Bu seçenekler daha sonra ABD Ulusal Güvenlik Konseyi’ne ve politika yapıcılara sunulacak ve Başkan son kararı verip seçilen rotayı imzalayacaktır.

Seçenek 1: İran’a bağlı üsleri ve komutanları vurmak

Bu en bariz seçenektir ve geçmişte de kullanılmıştır.

Irak ve Suriye’de İran destekli sayısız milis gruba ait çok sayıda üs, silah ve eğitim merkezi bulunmaktadır. Bu milisler İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Kudüs Gücü tarafından eğitiliyor, donatılıyor ve finanse ediliyor, ancak onlar tarafından yönetilmeleri gerekmiyor.

ABD kim olduklarını ve nerede olduklarını biliyor. Bu üslere kolaylıkla daha hassas güdümlü füze saldırıları düzenleyebilir. Ancak bu, 7 Ekim’den bu yana bölgedeki ABD üslerine 170’ten fazla saldırı düzenleyen milisleri caydırmakta şu ana kadar başarısız oldu.

Üç ABD askerinin öldüğü saldırının sorumluluğu kendisini “Irak İslami Direnişi” olarak adlandıran bir grup tarafından üstlenilmişti.

Bu, İran destekli bir dizi milis için kullanılan bir çatı örgüttür ve ironik bir şekilde bazıları daha önce bölgedeki ortak düşmanlarına IŞİD’e karşı ABD ile aynı safta savaşmıştır. İran ile ortak amaçları ABD ordusunu Irak ve Suriye’den çıkarmak ve İsrail’e verdiği askeri destek nedeniyle ABD’yi cezalandırmaktır.

Seçenek 2: İran’ı vurmak

Bu büyük bir tırmanma olur ve ABD’nin kolayca göze alabileceği bir şey değildir.

ABD’nin misillemesinin İran’ın egemenlik alanındaki hedefleri vurmayı içermesi akla yatkın olmasa da pek olası değildir.

Ne Washington ne de Tahran tam ölçekli bir savaşa girmek istememektedir ve her ikisi de bunu dile getirmiştir. İran’ın vereceği karşılık, dünya petrol ve doğalgazının yüzde 20’sinin geçtiği, ekonomik açıdan hayati önem taşıyan Hürmüz Boğazı’nı kapatma girişimini de içerebilir.

Bunun dünya ekonomileri üzerinde yıkıcı bir etkisi olacak, fiyatları yükseltecek ve Başkan Biden’ın Kasım ayında yeniden seçilme ihtimaline kesinlikle zarar verecektir.

Bir alternatif de Irak ya da Suriye’deki üst düzey Devrim Muhafızları komutanlarının peşine düşmektir.

Bunun için bir emsal var, en önemlisi dört yıl önce dönemin Başkanı Donald Trump’ın 2020’de Bağdat’ta Devrim Muhafızları Kudüs Gücü komutanı Kasım Süleymani’yi hedef alan bir insansız hava aracı saldırısı emri vermesiydi.

Ancak bu da bir tırmanma olarak görülecek ve Tahran’ın nispeten tehlikeli bir yanıt vermesini tetikleyebilecektir.

Seçenek 3: Yanıt vermemek

ABD müesses nizamında, Orta Doğu’daki mevcut gerilimler göz önüne alındığında, Washington’un İran’ın çıkarlarını şimdi, özellikle de seçim yılında hedef almasının pek de akıllıca bir hamle olmayacağını savunanlar var.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı CENTCOM, Husilerin Kızıldeniz ve Aden Körfezi’ndeki gemilere yönelik saldırılarıyla mücadele etmekle meşgul.

Ayrıca ABD’nin bölgedeki müttefiklerinin Orta Doğu’da daha geniş çaplı bir çatışmayı tetiklememeleri yönündeki ricalarını da dinliyor olacak.

Ancak bu görüşün, ABD’nin bugüne kadarki caydırıcılık politikasının başarısız olduğunu ve Washington’un üslerine saldıranlara sert karşılık verme konusundaki isteksizliğinin onları saldırılarını arttırmaya teşvik ettiğini söyleyenler tarafından ağır basması muhtemeldir.

Tüm bunlarda bir zaman faktörü var. Bazıları ABD’nin askeri müdahalelerinde radikal bir artışın uzun vadede gerekli ya da faydalı olmayabileceğini savunuyor.

Birincisi, İran destekli milislerin saldırıları Gazze’deki Filistin-İsrail savaşından öncesine dayanıyor ancak 7 Ekim’den bu yana çarpıcı bir şekilde arttı. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları sona erdiğinde bölgedeki gerilim de azalabilir, ancak İsrail tarafı bunun aylar sürebileceği belirtiyor.

İkinci olarak, Washington’da bazı kesimler ABD’nin Orta Doğu’daki askeri ayak izini azaltması yönünde yüksek sesle çağrılar yapıyor.

Trump’ın bir yıl içinde Beyaz Saray’a geri dönmesi halinde, ABD’nin Irak ve Suriye’deki varlığını azaltmaya karar vermesi durumunda İran’ın istediğini alması güçlü bir olasılık.

Kaynak: Mepa News, BBC

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close