ABD'de Trumpizm Tehdidi! ABD'yi Bekleyen Büyük Tehlike! - M5 Dergi
DünyaÖne ÇıkanStrateji Analiz

ABD’de Trumpizm Tehdidi! ABD’yi Bekleyen Büyük Tehlike!

Abone Ol 

Bu sefer sistem tuttu. Ancak Amerikan demokrasisine yönelik tehdit gerçek ve bir sonraki seçimde bu kadar şanslı olmayabiliriz.

ABD Medyası Prospect’de Siyasi Analist Paul Waldman tarafından kaleme alınan makale M5 tarafından çevrilmiştir.

Bu hafta, Donald Trump’ın sandıkta kazanamadığı ikinci bir başkanlık dönemine doğru yalan geçiş yaptığımız için artık rahatlayabiliriz.

Ama aynı zamanda korkmalıyız. Trump kaybetmiş olsa da, Trumpizmin Cumhuriyetçi Parti üzerindeki etkisi her zamankinden daha güçlü. Ve er ya da geç bu bizi bir demokrasi krizine götürecek.

Geriye döndüğümüzde ise 2020’nin Amerikan seçim sisteminin çöküşü olduğunu söylememiz tamamen mümkün.

Yine de, bu seçimin en önemli derslerinden birinin bu sisteme yapılan saldırıya rağmen sistemin devam ettiği sonucuna varmak. Seçimlerde tüm yerel yetkililer işlerini yaptı. Bütün eyaletler sonuçlarını onayladılar ve Seçim Kurulu aday listelerini, Cumhuriyetçilerin olmasını diledikleri gibi değil, gerçek oy sayımlarına dayanarak onayladılar. Trump ve müttefikleri sonuç almak için açtığı düzinelerce dava açtı ve Trump’ın bizzat atadığı bazı yargıçlar da dahil olmak üzere mahkemelerde işlemler yapıldı. Fakat bütün bunlara rağmen, Joe Biden 20 Ocak’ta göreve başlayacak.

Ancak kendimizi güvende hissetmemeliyiz. Sistem bu kez, modern standartlara göre Biden için yedi milyon oyluk bir farkla ve Trump’ın fantastik seçmen dolandırıcılığı iddialarını destekleyecek hiçbir kanıt olmadan işletildi ve sonuçlandı.

Fakat seçimin reddedilemez bu sonucuna rağmen, felakete ne kadar yaklaştığımızı unutmamalıyız. Biden’ın Arizona, Wisconsin ve Georgia’daki zafer marjı 43.000 oydan azdı ve eğer Trump bu eyaletleri kazanmış olsaydı, Seçim Kurulunun sayısı 269’a 269 olacaktı ve son kararı Temsilciler Meclisi’ne kalacaktı. Yani her eyalet delegasyonuna sadece bir oy verildiğinde, Trump ikinci bir dönem daha kazanmış olacaktı.

Evet, sistem sonunda sorunsuz sonucu belirledi. Ama kolaylıkla farklı noktalara gidebilirdi. Örneğin Wisconsin’de, eyalet yüksek mahkemesindeki yedi yargıçtan üçü, sonuçları Trump’a teslim edilebilmek için eyaletin sonuçlarını iptal etmeye istekli görünüyordu. Cumhuriyetçi eyalet yasama meclislerinin kendi tercihlerini seçmenlerin iradesinin yerine koyması ve seçim oylarını parti adayına vermesi aslında olağan bir hal. Yargıçlar, Trump’ın davalarını reddetti. Ama Trump’ın ekibi itirazları o kadar akıl almaz ve amatörce hazırlanmışlardı ki, Cumhuriyetçi yargıçlar bile bu davalara hak veremediler.

Peki bir adayın 2000 veya 1960’dakiler kadar az bir farkla kazandığı ve oyların bir veya iki eyalete bağlı olarak daha yakın bir sonuçla bittiği bir seçim sonucu olduğunda ne olacak?

Bu seçimleri çözmeyi başardık çünkü her iki taraf da, Amerikan demokrasisine temel bağlılığını öyle ya da böyle ortaya koydu. Ancak görüldü ki birileri kuralları kendi çıkarlarına göre esnetmeye çalışabilirler ve bu kurallar dahilinde haksız bir avantaj elde etmenin yaratıcı yollarını bulabilirler. Görüldü ki bu durum artık doğru değil.

Geriye dönüp, 2020’nin Amerikan seçim sisteminin çöküş dönemi olduğunu söylememiz mümkün.

Şimdi Cumhuriyetçi Parti ile yeni bir seçim hayal edin. Cumhuriyetçi Parti’nin en yetenekli avukatları tarafından 2000 yılında olduğu gibi sonuçlar üzerine bir plan tasarlanır ve uygulanırsa ne olur? Mahkemelerde ve Yargıtay’da muhafazakar üst çoğunluğun, teraziyi kendi lehlerine çevirmenin bir yolunu bulamayacaklarını gerçekten söyleyebilir miyiz? Ya Cumhuriyetçiler Kongre’nin her iki meclisinde de çoğunluğa sahip olsa ve sonuçlarını beğenmedikleri herhangi bir eyaletin tasdikli seçim sonuçlarını reddedebilirlerse?

Neredeyse kesin olarak söyleyebileceğimiz şey, Cumhuriyetçi bir aday 2024’te de kaybederse seçimi geri almaya çalışacaktır.

Bunun nedeni; artık daha da sorgulanabilir olan demokrasi ve Amerikan sistemine olan bağlılığın artık tamamen ortadan kalkmış olmasıdır. Neredeyse tüm ideolojik içeriğinden yoksun kalan Cumhuriyetçi Parti’nin tek dokunulmaz ilkesi liberallere karşı nefret ve her ne pahasına olursa olsun iktidarı ele geçirip elinde tutma ihtiyacıdır.

Cumhuriyetçilere rehberlik etmeye devam edecek olan Trump gibi, demokrasinin bir yalan olduğuna düşünenlere sadakat gösterirseniz bu sizi sadece bir aptal yapar. Ve, bir seçimi kaybederseniz, kaybetmenizin nedeninin sahtekarlık olduğunu iddia etmezseniz ve kendinizi kazanan ilan ettirmek için gerekli olan her türlü aracı kullanmazsanız, hain olursunuz.

Önümüzdeki dört yıl boyunca muhtemelen, çalınan seçim tezi üzerine Cumhuriyetçi Parti’nin, siyasette olup biten her şeye dair hamlelerini organize edecek bir hikaye oluşturulacak. Joe Biden’ın gayri meşru olduğunu ve Demokratların sınırsız ihanet içerisinde olduğunu her türlü yöntemi deneyerek kanıtlamaya çalışacaklar.

Seçim sistemimizi güçlendirmek ve seçmenlerin iradesini altüst etmeye yönelik gelecekteki bir Cumhuriyetçi çabanın başarıya ulaşma olasılığını azaltmak için atmamız gereken adımlar var. Sorun şu ki, Cumhuriyetçiler, hem federal düzeyde hem de gelecekteki seçimlerde savaş alanı olarak görülen eyaletlerdeki yasalaşmaları durdurma gücüne sahipler.

Bu da şu anda olduğumuzdan daha fazla savunmasız olacağımız anlamına geliyor

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close