8 Temmuz’da Başkan Joe Biden, “Birleşik Devletler’in Afganistan’daki büyükelçiliğinin çatısından insanların kaldırıldığını göreceğiniz hiçbir durum olmayacak” demişti. Fakat gelinen noktada Taliban’ın her şeyi ele geçirme olasılığı var ve Amerika Kabil’deki tercümanlarıyla birlikte kalan büyükelçilik personelini kurtarmak için çabalıyor.
National Interest’de yayımlanan analiz M5 tarafından çevrilmiştir.
Peki bu gelişmeler Biden’ın suçu mu? Washington Post ‘dan Uluslararası İlişkiler Uzmanı Max Boot; “Bu, 1975’te Saygon’un düşüşünden bu yana en kötü ABD dış politika başarısızlığıdır. Irak’ta Musul’un 2014’te IŞİD’e teslim edilmesinden daha kötü.” ifadelerini kullanıyor.
Fakat Biden yönetimini asıl şaşırtan şey, Taliban’ın yürüyüşte olması değil bu kadar hızlı ilerlemiş olması.
Afgan devletinin bir ordusunun olmadığı artık açık bir şekilde ortaya çıktı. Amerika’nın Afganistan’da uzun yıllardır askerleri eğitmesi ve bir ordu kurulması için yaptıkları bir hayalden ibaretti. Sonuç olarak da Biden çekilir çekilmez bu hayal anında çöktü. Bu gelişmeden sonra Amerikan istihbarat servislerinin, özellikle de William J. Burns liderliğindeki CIA’nın sicili özel bir incelemeye tabi tutulacaktır.
Biden’ın Afganistan’dan çıkmak için siyasi bir bedel ödeyip ödemeyeceği şüpheli. Kısa vadede, COVID-19 hakkında yurtdışındaki çatışmalardan daha fazla endişe duyan savaş yorgunu bir halk, onun Amerikan dış politikasını birkaç on yıl boyunca etkileyen iyileştirici Afgan yarasını dağlama konusundaki kararlılığını alkışlayabilir. Ancak bu kararın tarihsel olarak ileride nasıl değerlendirileceği şüpheli.
Senato azınlık lideri olan Mitch McConnell gibi Cumhuriyetçiler ara seçimleri ,Afganistan’ı kimin kaybettiği konusunda bir referanduma dönüştürmeye çalışacaklar.
Diğer yandan Amerika’da bir terör saldırısı veya yurtdışındaki başka bir aksilik, Sovyetler Birliği Üçüncü Dünya’da ilerlerken, Amerika’nın 1970’lerde yaşadığı yenilgilerin anılarını canlandırabilir.
Kaynak: M5
Çeviri/Analiz: Adem KILIÇ
