Montaigne Enstitü Analiz: "Fransa'nın Afrika Politikası İçin Türkiye'nin Varlığı ve İslam Dikkate Alınmalı" - M5 Dergi
Öne ÇıkanStrateji Analiz

Montaigne Enstitü Analiz: “Fransa’nın Afrika Politikası İçin Türkiye’nin Varlığı ve İslam Dikkate Alınmalı”

Abone Ol 

“Gelinen noktada Fransa’nın Afrika politikası için Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Fransız müttefikleriyle birlikte çalışması gerekiyor. Bölgede, Fransa için herhangi bir aksilikten yararlanmakta hızlı olan Rusya ve Türkiye’nin varlığı dikkate alınmalı.”

Montaigne Enstitü’de yayımlanan analiz M5 tarafından çevrilmiştir.

“Emmanuel Macron, seçilmesinden sonra Fransa Cumhurbaşkanlığı sarayında ikamet etmeye başladığında, Afrika hakkında büyük fikirleri vardı.

Kasım 2017’deki Ouagadougou konuşmasında bunları açıkça ortaya koydu: Fransızca konuşulan “arka bahçeyi” geçmişe havale etmek (“Afrika’nın 54 ülkesi var”); Afrika’daki gençliğe ve dolayısıyla eğitime odaklanmak; sömürgeci tarihle bağlantılı belirli psikolojik yaraların üstesinden gelmek; Avrupa ve Fransa’nın kıtanın önümüzdeki on yıllardaki hızlı büyüme yolundaki yerini belirlemek…

Başkan ayrıca, gezegenin karşı karşıya olduğu çok sayıda “küresel zorlukların”, özellikle iklim değişikliği, demografi, terörizm, kalkınma ve sağlık olmak üzere Afrika’da yoğunlaştığını da en başından anladı. Ve bu sorunların üstesinden gelmek için politika belirledi.

Bu; Fransa’yı “küreselleşmiş” bir Afrika’ya yeniden yönlendirme girişimi. Bu politika bazı dikkate değer başarılar elde etti.

Birincisi, Fransa’nın ülkenin siyasi geçişini pekiştirmek için 1,5 milyar dolarlık bir köprü kredisi taahhüt ettiği 17 Mayıs’ta Sudan konulu Paris Konferansıydı. En dikkat çekici olanı, bu adımın uluslararası toplumun şimdiye kadar etki alanının bir parçası olmayan bir konudaki çabalarının katalizörü gibi görünmesiydi.

Yine Paris’te yapılan Afrika Ekonomilerinin Finansmanı Zirvesi, Fransa’nın çok taraflı sistemdeki ağırlığını Afrika’nın çıkarlarına hizmet etmek için kullanma becerisini gösterdi.

Finans zirvesi, özellikle IMF’den gelecek bir nakit desteği yoluyla  (33 milyar dolar 100 milyar dolar) Afrika’nın borcuna ve Afrika’nın aşı kampanyalarına yönlendirilerek yeni bir perspektif açtı. Ve Fransızca konuşmayan Afrika ülkelerinden birkaç devlet başkanının yanı sıra IMF’nin Genel Müdürü Paris’e gitti. Ardından Macron Ruanda ve Cezayir gibi ülkeler konusunda da önemli adımlar attı.

Geçtiğimiz birkaç yıl içinde Başkan Macron, Afrika kamuoyunun hassas unsurlarını ele almak ve Fransa’nın Afrika politikalarını ‘kurtarmak’ için önlemler aldı. Afrika devlet başkanlarının çoğu tarafından isteksizlikle karşılansa da, Batı Afrika’da CFA Frangı’nın (Fransız sömürgesi olan on iki tane Afrika ülkesinde kullanılan para birimi)  tasfiyesini başlattı.

Afrika-Fransa Zirvesi’nde, sivil toplum kuruluşları organizasyonu için Afrika’nın önde gelen aydınlarından ve Dakar Düşünce Atölyeleri kurucusu Kamerunlu tarihçi Achille Mbembe’yi görevlendirdi. Zirve geçtiğimiz Kasım ayında Montpellier’de düzenlendi. Ayrıca Afrika kültürel mirasının ülkelerine iadesine yönelik ilk adımları da attı.

Ayrıca Başkan Macron bu dönemde Pretoria’ya gitti. Güney Afrika’nın aşı üretim kapasitesinin hızla geliştirme konusunda destek ve hedeflerini paylaştı. Başlangıçta ihtiyatlı davranmış olsa da, Macron bu noktada Başkan Biden tarafından beklenmedik bir şekilde önerildiği gibi aşı patentlerinin kaldırılması konusundaki tutumunu değiştirdi.

Sonuç olarak bu hamleleri ile, Macron’un kendi deyimiyle “Afrika’nın Fransa’ya bakışını değiştirme ” ve Fransa’nın Afrika’ya yaklaşımının çerçevesini genişletme stratejisinde biraz puan kazandığı düşünülebilir. Afrika politikası meyve veriyor gibi görünüyor.

Yine de, eski sömürgeleri üzerindeki Fransız etkisinin özel alanı olan “Françafrique” olarak bilinen Fransa’nın Afrika ülkelerine yönelik politikalarını anlatan siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler anlayışının gölgesinden gerçekten kurtulup kurtulmadığını merak edebiliriz. Sahel’deki durum bu açıdan özellikle sorunlu bölge olarak göze çarpıyor.

Başkan Macron’un stratejisi, Fransız ülkelerinin ve şirketlerinin (birkaç geleneksel oyuncu dışında) Afrika ekonomilerinin fırsatlarını ele geçirme endişesini tersine çevirmeyi başaramadı.

Gelinen noktada Fransa’nın Afrika politikası için Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Fransız müttefikleriyle birlikte çalışması gerekiyor.

Aynı zamanda arka planda, bölgedeki Fransa için herhangi bir aksilikten yararlanmakta hızlı olan Rusya ve Türkiye’nin varlığı dikkate alınmalıdır. Daha genel olarak, siyasal İslam’ın devasa bir coğrafi alan üzerindeki hakimiyetinin boyutu dikkate alınmalıdır.”

Kaynak: M5
Çeviri/Analiz: Adem KILIÇ

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close