“Yalnızlık korkusu” aşılması hayli zor bir ruhi hastalıktır… Bakın uzman doktorlar bu rahatsızlığı nasıl anlatıyor:
“Yalnızlık korkusu, bilimsel olarak otofobi, eremofobi, izolofobi ya da monofobi gibi isimlerle ifade edilmektedir. Bu korku ben merkezci olmak ve göz ardı edilmekten korkmak olarak da ifade edilirken, insanın tek başına vakit geçirme korkusu ya da bu tecrübe ile karakterize olan bir anksiyete bozukluğudur.
Yalnız olma korkusu kişinin fiziki olarak yalnız olmasından ziyade hissi olarak yalnız kaldığını ya da kalacağını düşünmesi olarak da tanımlanabilmektedir. Bu gibi bir korkuya sahip olan kişiler kalabalık içinde bulunsalar dahi yalnız kalma endişesine kapılabilmektedir. Bazen yetişkinlerde panik atak ya da depresyon gibi sorunların tetikleyicisi olarak görülen yalnız kalma korkusu, insanlarda bayılma, titreme, nöbet geçirme ve hatta şuur kaybetme ye de neden olabilmektedir.”
Biraz işin derinine baktım. Anladığım kadarıyla, bu ruh hali, “ayrılma kaygısı bozukluğu” olarak adlandırılan ruh halinin devamcısı kimliği taşıyor.
Bilim insanları “ayrılma kaygısı bozukluğu”nu da şöyle anlatıyorlar:
Ayrılma kaygısı bozukluğu (AKB), bireyin evinden ve/veya güçlü bir duygusal bağa sahip olduğu kişilerden (örn. bir ebeveyn, bakıcı, hayat arkadaşı veya kardeşler) ayrılma konusunda aşırı düzeyde kaygı yaşadığı bir anksiyete bozukluğudur. Ayrılma kaygısı gelişimsel sürecin doğal bir parçasıdır. Daha büyük çocuklarda, yaşlılarda ve yetişkinlerde patolojik olarak kendini gösterebilse bile en çok bebeklerde ve küçük çocuklarda yaygındır (tipik olarak 6-7 aylıktan 3 yaşına kadar). Aşırı düzeyde kaygı ile belli olan AKB’den farklı olarak, normal ayrılma kaygısı bir çocuğun bilişsel olgunlaşmasında sağlıklı ilerlemeleri gösterir ve gelişen bir davranış sorunu olarak görülmemelidir.
Amerikan Psikiyatri Birliğine (APA) göre; ayrılma kaygısı bozukluğu, evden ve/veya belli bir bağlanma figüründen ayrılma gibi durumlarla karşı karşıya kalındığında aşırı korku ve üzüntü gösterilmesidir. Gösterilen kaygı, kişinin gelişimsel seviye ve yaşından beklenene göre atipik olarak sınıflandırılmaktadır. Belirtilerin şiddeti, ileriye dönük huzursuzluktan ayrılma ile ilgili tamamen gelişmiş anksiyeteye kadar değişebilir.
Bu bilimsel tarifler, batı komşumuz Yunanistan’ın, bir “monofobik” olduğunu, bu ruhi halin de çocukluk yıllarına dayandığını gösteriyor…
-
YALNIZ KALAMAYAN, KALDIĞINDA PANİKLEYEN BİR DEVLET…
Yunanistan, yalnız kalamıyor.
Bırakın yalnız kalmayı, herhangi bir sorunuyla “tek başına yüzleşmeyi” bile başaramıyor…
Mutlaka kalabalık olacak, etrafı dolu olacak, o etraf onu koruyup kollayacak…
Türkiye’nin “Doğu Akdeniz’de ben de varım, benim ve KKTC’nin bu bölgedeki hidrokarbon yataklarında tartışılmaz haklarımız var” dediği günden bu yana bakın neler yaptı:
- Hemen, Türkiye-Yunanistan sorunu olarak adlandırılabilecek meseleyi, bir “Avrupa meselesi” haline getirdi. Avrupa Adalar Denizi ve Doğu Akdeniz’de yaşanılan gelişmelere 2019 sonu itibariyle müdahil oldu. Avrupa Birliği liderleri o dönem toplantılarında Türkiye’yi, donanmasını ve araştırma gemilerini bölgeden çekmemesi halinde ekonomik yaptırımla tehdit ettiler, bunu sonrasındaki zirvelerinde karara bağladılar. Bu arada,Doğu Akdeniz’de Türk donanmasının karşısına tek başına çıkamayan Yunan donanmasının Fransız ve İtalyan donanmaları ile ortak tatbikatlar yaptığı görüldü.
- Bu yetmedi, tarihte ilk kez, iki NATO ülkesi, bir başka NATO ülkesine karşı “askeri ittifak” oluşturdu. Yunanistan ve Fransa “birimiz hepimiz hepimiz birimiz için” dedi.
- Türkiye ile “ruberu” karşılaşamayan Yunanistan, 2017 yılı itibariyle Yunanistan-Kıbrıs Rum Yönetimi-İsrail hattında oluşturulan üçlü ittifak ile kendini güvende hissetti, ama bununla yetinemedi, yani üçlü ittifak “monofobik yapısından kaynaklanan yüksek korku hastalığını, paranoyayı” tatmin etmedi buna bir de Amerika eklendi 3+1 oldular.
- “Yunan paranoyası” tatmin olmadı, söz konusu 3+1 ittifakına Türkiye ile meselesi olan Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Mısır katıldı, düzenlenen hava veya deniz tatbikatlarında bu üç Arap ülkesinin bayraklarını Yunan bayrağının yanında gördük. Bu arada Kıbrıs, İsrail Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın eğitim alanı haline geldi.
- “Monofobik” yapı yatışmadı. ABD+Avrupa ittifakı bile kesmedi, bu kez Yunanistan Hindistan’ın kapısını çaldı. Türkiye-Pakistan kardeşlik ittifakına alternatif Yunanistan-Hindistan ittifakı kuruldu. Bu ruh halini tatmin etmedi, ikili ittifak Birleşik Arap Emirlikleri’nin katılımıyla üçlü kimlik kazandı.
- “Eh, bu kadar kalabalık olduk, bir kişi de eksik kalmasın” denilerek bir Yunanistan-Kıbrıs Rum-Ermenistan hattı harekete geçirildi…
Yunanistan’ın yukarıdaki altı maddede kısaca özetlediğim, aslında diğer çabalarıyla genişletilebilecek bu ittifaklar zinciri bize iki önemli gerçeği gösteriyor:
a. YUNANİSTAN, HİÇ BİR SORUNUNU TEK BAŞINA ÇÖZEBİLECEK KİMLİKTE BİR ÜLKE DEĞİLDİR
b. YUNANİSTAN’I KORUMAK İÇİN KURULAN BU İTTİFAKLAR ZİNCİRİ TÜRKİYE’NİN NE KADAR BÜYÜK BİR DEVLET OLDUĞUNU GÖSTERMEYE YETMEKTEDİR…
-
ÇOCUKLUK ÇAĞINDAN GELEN CİDDİ BİR HASTALIK…
Tarih, Yunan ayaklanmasının ve Osmanlı’dan ayrılma sürecinin 1821’de başladığını, bunun da Mora’daki Tripoliçe kentinde gerçekleşen “Türk soykırımı” ile başladığını gösteriyor.
İşin başında ağır travma var. Yaşanılan büyük suçun doğal sonucu, bağımsızlığı ateşlemiş dönemin küresel güçleri İngiltere ve Fransa’ya aşırı bağımlılık getirmiş.
Monofobik-paranoyak ruh halinin temelinde çocukluk çağında ana-babaya aşırı bağımlılık ve “güçlü ebeveynlerden ayrılma korkusu” yatıyor. Bugün milli topraklarını topyekün bir Amerikan üssü haline dönüştürme gayreti ve Amerikan askerinin artan varlığından duyulan aşırı memnuniyetin ana nedeni bu…
Yunanistan geçen yüzyılın başlarında Britanya Krallığı’nı, 2’nci Dünya Savaşı sonrasında ise Amerika Birleşik Devletleri’ni babası kabul etti, yetişkin çağında Ayrılma Kaygısı Bozukluğu yaşayan her insan gibi onlardan kopamıyor.
Yunan Başbakanı Mitçotakis’in Amerikan Kongresi’nde yaptığı konuşmada, ağlak ve mızmız bir ifadeyle sürekli Türkiye’den şikayetçi olmasını, bu “tarihsel ruh halinin” doğal sonucu olarak görmek lazım.
Monofobik-paranoyak, üstelik bir de babasından ayrı yaşama kaygısı olan bir komşu ile yaşamak zor.
Ardan Zentürk