1977 doğumlu hayli alımlı İtalyan siyasetçi Giorgia Meloni ülkesinin ilk kadın başbakanı olmaya hazırlanıyor.
Roma’nın sol-komünist geleneği ile tanınan Garbetello banliyösünde yalnız bir anne olarak büyütülen Meloni, henüz 15 yaşında, 1992’de, 2’nci Dünya Savaşı yıllarının faşist lideri Benito Mussoloni’nin basındaki adamı olarak tanınan kararlı faşist Georgio Almirante’nin İtalyan Sosyal Hareketi’nin üyesi olmuştu..
Bugün, başkanı olduğu İtalya’nın Kardeşleri Partisi, bu hareketin doğal devamcısı olarak kabul ediliyor. Mussoloni dönemine ilişkin bilimsel araştırmalarıyla tanınan Prof.Dr. Andrea Mamone şöyle diyor: “Meloni, Mussoloni’nin faşist partisinin tipik devamcısıdır…”
İtalya’da 25 Eylül 2022 Pazar günü yapılan genel seçimlerde, Meloni’nin liderliğinde, diğer iki sağcı karakterler Sylvio Berlusconi ve Matteo Salvini’nin katılımıyla oluşmuş sağ koalisyon hükümeti kuracak görünüyor…
- TÜRKİYE KARŞITI VE İSLAM DÜŞMANI BİR KARAKTER…
Tarafsız siyasi analistler Giorgia Meloni’nin partisinin oylarını güçlendirmek amacıyla sarıldığı “mülteci düşmanlığını” giderek “İslam düşmanlığına” kadar vardırdığını belirtiyorlar.
Meloni’nin özellikle son yıllarda üç ana noktadan oy topladığı görüldü:
- Afrikalı mülteciler öncelikle Fransa, sonra da İngiltere’nin bu kıtadaki sömürgecilik çağının ve bugün de süren uygulamalarının sonucudur, bunlara ev sahipliği yapsınlar, bizden defolup gitsinler,
- 2- Avrupa’ya dolan Müslüman mülteciler kıtanın İslamlaşmasına yol açıyor. Müslümanlar, özellikle Avrupa’daki Türkler ve Araplar Avrupalılardan daha çok çocuk yapıyorlar, bunlar Avrupa’dan temizlenmeli ve Müslüman şiddeti durdurulmalı,
- 3- LGBT aileyi tehdit ediyor. İtalyan muhafazakarları için esas olarak ailedir ve aynı cinsten evlilikler asla kabul edilemez…
Cumhurbaşkanı Erdoğan 2018 yılında İtalya’yı ziyaret ettiğinde şu sözleri ile öne çıkmaya çalışmıştı:
“Türkiye asla Avrupa Birliği üyesi olamaz. Avrupa’nın İslamlaşmasına hayır!”
“Erdoğan siyasal İslamı Avrupa’ya taşıyan bir karakterdir…”
- TÜRKİYE’NİN AKDENİZ POLİTİKASINDA YENİ ZORLUK…
İtalyan hükümetleri bugüne kadar Doğu Akdeniz gerginlikleri ve Libya zemininde Türkiye’yi karşılarına almayan bir kimlik taşıdılar. Fakat Meloni’nin yine 2018 yılındaki şu sözleri, yeni kurulacak İtalyan hükümetinin Türkiye açısından zorlu bir kimlik taşıyacağını göstermesi bakımından ilginç:
“Türkiye, Suriye’den dağlık Karabağ’a Yunanistan ve Kıbrıs çevresindeki sulardan Libya’ya kadar Ortadoğu ve Akdeniz’de yayılmacı bir politika başlattı. Neo-Osmanlı vizyonundan ilham alan saldırgan bir dış politika izledi…”
Bu yaklaşımın İtalya’da hükümet olması, tabii ki Türkiye için vahim bir risktir.
Meloni’nin Yunanistan ve Kıbrıs Rum yönetiminin görüşlerine yakın kimlik taşıması, Doğu Akdeniz’de zaten Türkiye’yi kuşatmış bir ittifakın daha da güçleneceğini, hatta bu ittifakın arkasındaki güçler ABD ve Fransa’ya İtalya’nın da katılacağını işaret etmektedir…
- İSRAİL’İ RAHATLATAN BİR HAREKET…
2’nci Dünya Savaşı sonrası, 1990’lı yıllara kadar “antisemitik” yani “Yahudi düşmanı” unsurları bünyesinde yaşatan Avrupa aşırı sağının, zaman içinde nasıl bir “İslam düşmanı” cepheye dönüştüğünü izlemek ilginçtir.
Avrupa’da günümüzde aşırı sağı temsil eden bütün liderlerin İsrail ile özel ilişkilere sahip olması, önemle not edilmesi gereken bir kimlik taşıyor.
Mesela, Meloni ile birlikte hükümet kurmaya hazırlanan Kuzey Ligi aşırı sağ lideri Matteo Salvini, açıklamalarında “Hükümet ortağı olduğum an, Donald Trump’ın yolundan gideceğim ve İtalya’nın halen Tel Aviv’deki büyükelçiliği derhal Kudüs’e taşıyacağım “ diyordu…
Meloni de, 16 Eylül 2022 günü yani seçime 9 gün kala İsrail’in önde gelen sağcı yayın organlarından İsrael Hayom’a verdiği demeçte “İsrail’in varlığını vaz geçilmez olarak görüyorum, seçimi kazanıp hükümeti kurmam halinde İtalya-İsrail ikili ilişkisi tarih en iyi noktalarında olacak” demişti…
- NATO YANLISI, AB BÜROKRATLARI KARŞITI…
Meloni, NATO yanlısı bir siyasetçi, bugüne kadar ittifakla ilgili herhangi bir belirleyici cümlesine rastlanmadı.
Ukrayna Savaşı öncesinde hemen tüm Avrupalı aşırı sağcı liderler gibi Vladimir Putin’i kollayan bir çizgideydi, fakat savaştan hemen sonra İTALYAN HÜKÜMETİNİN UKRAYNA YANLISI POLİTİKASINI DESTEKLEDİĞİNİ açıkladı, savaşı bir meşru olmayan işgal olarak tanımladı.
Avrupa entegrasyonuna karşı olduğu yönündeki iddiaları ise şöyle cevaplıyor:
“Avrupa’ya karşı değilim. Brüksel’deki bürokratrların sergilediği Avrupa entegrasyonuna karşıyım. Biz, entegrasyonun dengeli ve milletlerin kaderlerine tayin hakkına saygılı olmasını talep ediyoruz. Avrupa’nın üçüncü büyük ekonomisiyiz ve hakkımızı arıyoruz…”
İtalya Amerikan yönetiminin Batı ittifakı üzerinden dünyayı şekillendirmek için şekillendirdiği 3+1 İttifakı’na (ABD-Almanya-İngiltere-Fransa) son üç yılda katılımıyla 4+1 haline getirmiş bir G-7 üyesi ülke…
Roma’da yaşanacak siyasi değişimler dünyayı ve Türkiye’yi çok etkiler…
Karşımıza çıkan karakterden endişeliyim…
Ardan Zentürk
