İsrail’in faşist/yerleşimci kimlikle yeni Washington büyükelçisi, Yechiel Leiter’in, “Bugün rehine krizinin sonlanması için susuyoruz fakat sorun bittiğinde Türkiye ve Katar’ın Hamas’la bağlantısı hakkında konuşmakta ve hesabını sormakta kararlıyız” açıklamasından hemen sonra, İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar’ın Türkiye aleyhine sinsi bir politika başlatması dikkat çekti.
Saar, Beyazsaray Ortadoğu Özel Temsilci Yardımcısı Morgan Ortegus ile birlikte Kudüs’e gelen Cumhuriyetçi ve Demokrat partili senatörlerden oluşan heyeti kabulünde, Türkiye’nin, İran’ın aktarmaya çalışığı parayı Hizbullah’a ulaştıran aracı devlet olduğunu ileri sürdü.
Dışişleri Bakanlığı’nda 7 senatör ve Ortadoğu Özel Temsilci Yardımcısı Morgan Ortagus’un da hazır bulunduğu toplantıda konuşan Sa’ar, İran’ın Hizbullah’a finansman sağlama çabalarını artırdığını, Türkiye’nin de bu süreçte aktif rol aldığını söyledi.
Saar, “İran’ın Hizbullah’ın gücünü ve statüsünü yeniden kazanması için Lübnan’a para kaçırma çabaları yoğunlaştı,” dedi. “Bu çaba, diğer kanalların yanı sıra Türkiye aracılığıyla ve onun iş birliğiyle yürütülüyor.”
İsrail ordusu son yaptığı açıklamada, ağır finansal yaptırım altındaki İran’ın, Lübnan’daki Hizbullah unsurlarının yeniden güçlenmesi için sivil yolcu uçaklarına yerleştirilen kargolar ile gerekli parayı Lübnan’a aktardığını savunmuştu. Bu açıklamadan hemen sonra Gideon Saar’ın yaptığı açıklama, bu alanda gözlerin bir anda Türkiye’ye dönmesine neden oldu.
Saar’ın ABD heyeti ile görüşmesinde gündeme gelen bir diğer konu da Amerikan birliklerinin Suriye’den çekilme olasılığıydı. Ofisine göre, IŞİD’e karşı devam eden mücadele ve Esad rejiminin düşmesinden bu yana Suriye’deki “yeni durum”, Kürt özerkliğine yönelik tehditler de dahil olmak üzere, zamanın doğru olmadığını söyledi.
Gideon Saar, dışişleri bakanı olduğu gün itibariyle, Haseke’deki PKKYPG yönetiminin önde gelen savunucusu olarak kendini gösterdi. Saar, bugün Amerikan-İsrail ittifakı tarafından savunulan “federal Suriye” kavramını ortaya ilk atan ve federal yapıdaki Suriye’de PKKYPG’nin özerk varlığı bulunmasını isteyen politikasını da sürdürüyor.
Senatörler Lindsey Graham ve Dan Sullivan’ın başkanlık ettiği Sa’ar ile görüşen grupta ayrıca Senatörler Sheldon Whitehouse, Richard Blumenthal, Joni Ernst, Adam Schiff ve Andy Kim de yer aldı.
Lindsey Graham, Amerikan Kongresi’ndeki İsrail lobisinin liderliğini yapıyor. Heyetteki tüm senatörlerin, parti farkı gözetmeksizin kararlı birer Siyonist destekçisi oldukları da biliniyor.
Lindsey Graham bugüne kadar Türkiye için Amerikan Kongresi’ne verilen Türkiye’ye dönük yaptırım karar tasarılarının tamamını hazırlamış bir isim olarak tanınıyor. Richard Blumenthal muhafazakar bir Yahudi ailesinin çocuğu olarak aynı zamanda Kongre’de görev yapan en zengin portre olarak tanınıyor. Yine Massachussets’de yerleşik bir Yahudi ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş olan Adam Schiff, 77 bin Ermeni seçmenin bulunduğu seçim bölgesi nedeniyle, Amerikan Kongresi’nde sözde soykırım iddiasını kararlı olarak destekleyen ve Türkiye aleyhinde bütün kararlarda yer alan bir isim olarak biliniyor.
Kaynak: M5