İsrail Medyası: "Erdoğan; Hem Rusya Hem de ABD'yi, Türkiye'ye Bağımlı Hale Getirecek Adımlar Atıyor" (Çeviri/Analiz) - M5 Dergi
Öne ÇıkanStrateji Analiz

İsrail Medyası: “Erdoğan; Hem Rusya Hem de ABD’yi, Türkiye’ye Bağımlı Hale Getirecek Adımlar Atıyor” (Çeviri/Analiz)

Abone Ol 

Türk Cumhurbaşkanı, Moskova’nın bir çatışma sırasında Batı savaş gemilerine yeni bir rota vereceğinden endişe duyduğu Karadeniz’e giden bir kanal inşa etmeye çalışıyor. Erdoğan’ın ‘Çılgın’ Kanal Projesi bölge dengelerini sarsma tehdidi olarak kabul ediliyor.

İsrail Medyası Haaretz’de yayımlanan analiz M5 tarafından çevrilmiştir.

İsrail’in önde gelen yayın organlarından Haaretz’de Türkiye hakkında dikkat çekici bir analize yer verildi.  Geçtiğimiz haftalarda AB heyeti ile yaşanan koltuk krizine değinilen analizde;

Erdoğan uzun zamandır Avrupa’ya karşı istediği gibi davranıp kazanabileceğini anladı. AB, altı aydan fazla bir süredir Türkiye’nin Akdeniz sularında petrol ve doğalgaz sondajına nasıl yanıt vereceğini tartışıyor. Fakat uyarılar, tehditler ve hatta uzlaşma görüşmeleri boşuna.” ifadeleri kullanıldı.

Analizde ayrıca Kanal İstanbul Projesi’nin bölgedeki dengeleri sarsacak bir proje olduğuna değinildi ve şu ifadeler kullanıldı.

Erdoğan; hem Rusya’yı hem de ABD’yi, Türkiye’ye bağımlı hale getirecek bölgesel bir güç haline getirme hırsının sinyallerini veriyor.”

İşte analizin ilgili kısımları; 

2010 yılında Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon, bir toplantıda Türkiye Büyükelçisi Ahmet Oğuz Çelikkol’u alçak bir sandalyeye oturtup fotoğrafçıların fotoğraf çekmesini sağladığında bir fırtına çıkardı. Sonraki ay Türk büyükelçi İsrail’den ayrıldı. Üç ay sonra ise İsrail’in Gazze’ye giden bir Türk filosuna yaptığı baskın, Türkiye-İsrail ilişkilerini neredeyse tamamen kopardı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile bu ay bir araya geldiğinde farklı bir sandalye krizi yaşandı. Haftalar önceden planlanan bu toplantı, Avrupa Birliği ile Türkiye arasında büyük gerilime neden olan konularda kritik bir toplantı olacaktı .
Erdoğan ve Michel, kendileri için hazırlanan iki sandalyeye doğru yavaşça yürüdüler, oturdular ve Von der Leyen’in etrafında bir sandalye aramasını izlediler.  Erkeklerin hiçbiri kalkıp onun için bir sandalye aramaya ya da kendi sandalyesini teklif etmeye zahmet etmedi.
Bu durumun fotoğrafları hızla yayıldı ve İtalya Başbakanı Mario Draghi, Erdoğan’ı “diktatör” olarak nitelendirdi. Avrupa Komisyonu, Erdoğan’ı olduğu kadar Michel’i de kınadı. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise oturma düzenlemelerinin komisyonla üzerinde anlaşılan protokole göre yapıldığını açıkladı. 
Erdoğan uzun zamandır Avrupa’ya karşı istediği gibi davranıp kazanabileceğini anladı. AB, altı aydan fazla bir süredir Türkiye’nin Akdeniz sularında petrol ve doğalgaz sondajına nasıl yanıt vereceğini tartışıyor. Fakat uyarılar, tehditler ve hatta uzlaşma görüşmeleri boşuna. 
Kararlar bir AB zirvesinden diğerine erteleniyor. AB ülkeleri arasındaki bölünmeler derin. Yeni bir ABD başkanının göreve başlaması ve Avrupa’nın taleplerine verdiği destek bile, Erdoğan’a yanıt verilmesini sağlayamadı.
Erdoğan geçen hafta Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodymyr Zelensky ile görüştükten sonra, Türkiye’nin Ukrayna halkının yanında olduğunu, Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesine karşı olduğunu ve bölge için barış istediğini söyledi. Hatta Ankara’nın Ukrayna’ya Türk yapımı insansız hava araçları satabileceğine dair haberler bile vardı. 
Kuvvetlerini Ukrayna sınırına yaklaştıran Rusya, bu açıklamaları tehdit olarak gördü ve hızlı tepki verdi. İddiaya göre yeni bir koronavirüs salgını nedeniyle Rusya ile Türkiye arasındaki ticari uçuşların Haziran ortasına kadar haftada ikiye indirilmesi emrini verdi. 
Moskova’nın endişesinin ana nedenlerinden birisi sadece Türkiye’nin Ukrayna’yı kucaklaması değil. Erdoğan’ın Karadeniz’i Marmara Denizi’ne bağlayan, İstanbul’a bakan bir kanal inşa etme girişimidir. Bu rüya gerçekleşirse bölgeyi sarsabilir. 
İstanbul Kanalı olarak bilinen proje, esas olarak İstanbul Boğazı’ndan geçen muazzam deniz trafiği nedeniyle 1990’larda hayal edilmişti. Erdoğan planı hayata geçirmek için ekonomik olarak da nedenler sunuyor. Uzmanlar, bir kanaldan geçen trafikteki artışın ülkeye yılda on milyarlarca dolar kazandıracağını söylüyor. Aynı zamanda Türk halkına kanal boyunca oluşacak işletmelerde on binlerce yeni imalat ve hizmet işi sağlayacak.

Ancak Rusya, Brüksel ve Karadeniz’e komşu ülkeleri rahatsız eden şey planın  sadece ekonomik yönleri değil. İstanbul Boğazı’ndan geçen trafik, yük miktarları ve geçilmesine izin verilen gemi türleri gibi ayrıntıları düzenleyen 1936 Montrö Sözleşmesi’ne tabidir. 

Türkiye yeni kanal ile buradan geçen trafik ve kargoyu yönetme yetkisine sahip olacak. Hatta belki de savaş gemilerinin Akdeniz’den Karadeniz’e geçişine tamamen kendi insiyatifi ile izin verebilecek.
Erdoğan, kanal planına karşı çıkan muhalefete de saldırıyor. Erdoğan; hem Rusya’yı hem de ABD’yi, Türkiye’ye bağımlı hale getirecek bölgesel bir güç haline getirme hırsının sinyallerini veriyor.
Kaynak: M5
Çeviri/Analiz: (Adem KILIÇ)

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close