Analiz: Yemin öncesi Trump’ın malikanesindeki Hıristiyan-Yahudi toplantı Türkiye için alarmdır!
Ardan ZENTÜRK/M5 GENEL YAYIN YÖNETMENİ
Amerika Birleşik Devletleri’nin seçilmiş Başkanı Donald Trump’ın Dışişleri Bakanı adayı Marco Rubio, Amerikan Senatosu onay oturumunda soruları cevaplarken, yeni kurulmakta olan Trump hükümetinin, “AMERİKAN TARİHİNİN EN İSRAİL YANLISI HÜKÜMETİ OLACAĞINI” söyledi.
Açıklama, Amerikan Kongresi bünyesindeki İsrail lobisinin önde gelen ismi Ted Cruz’un, “Yeni yönetim, Filistin terörizmiyle ilgili terörle mücadele yaptırım muafiyetlerini son erdirme (İsrail’ e karşı Gazze Savaşı sırasında Biden yönetiminin artan katliam nedeniyle getirdiği sınırlı miktardaki silah kısıtlamasından söz ediyor) ve bu teröristlere karşı yaptırım uygulama taahhüdünde bulunup bulanamayacağı sorusu üzerine geldi:”Sıradan konuşmak istemem ama, Başkan Trump’ın yönetiminin Amerikan tarihindeki en İsrail yanlısı yönetim olmaya devam edeceğini söyleyebilirim. Özellikle vize programlarında, Hamas yanlısı kimlik taşıdığı belirlenen şahıslara asla vize verilmeyecek, bu tür insanlardan vize almış olanların da vizelerinin hemen iptal edileceğini burada ifade etmeliyim…”
TRUMP’IN MALİKANESİNDEKİ O TOPLANTI
ABD’nin yeni dışişleri bakanı olması beklenen Rubio, bu sözleri söylerken, kuşkusuz, Donald Trump çevresinde şekillenen siyasi kadro ve özellikle “Trump yakın aile çevresinin” İsrail ile olan ilişkilerinden yola çıkıyordu.
Bu çerçevede, Trump’ın Florida’daki meşhur Mar-a-Lago isimli malikanesinde geçtiğimiz Salı günü gerçekleşen bir kahvaltılı buluşma özel bir önem gösteriyor.
Bu kahvaltılı toplantı Kudüs Dua Kahvaltısı adını taşıyor ve Hıristiyan-Yahudi dini liderlerle dünyanın dört bir yanından gelmiş küresel lobinin isimlerini buluşturan bir kimlik taşıyor.
Eski ABD Temsilcisi Michele Bachmann ve İsrail parlamentosu Knesset üyesi Robert Ilatov’un eş başkanlığındaki toplantı, dünyanın dört bir yanından siyaset yapıcıları, dini liderleri ve iş adamlarını bir araya getirdi. İsrail’e manevi ve siyasi desteği savunan etkinlikte, Yahudi devletine sarsılmaz ABD desteği için tutkulu çağrılar yapıldı.
Knesset Üyesi, eski İsrail askeri genelkurmay başkanı, eski savunma bakanı ve Ulusal Birlik Partisi başkanı Benny Gantz, İsrail’in son dönemdeki zorlukları ve ileriye giden yolu yansıtan güçlü bir mesaj verdi. Gantz, 7 Ekim saldırıları konusunda hem üzüntü hem de gurur duyduğunu ifade ederek, “7 Ekim’de olanlar için mesleki utançla başımı eğdiğim kadar, vatandaşlarımızın yeniden bir araya gelmesinden gurur duyuyorum… Terörizmin bu kötü eğilimlerini yendiğimizden emin olmak için.” dedi.
Ayrıca, Başkan seçilen Trump’ın küresel zorluklara yönelik stratejik yaklaşımını övdü ve liderliğine olan güvenini dile getirdi. “Şimdi, Başkan Trump’ın çok dolu bir metastratejik tabağı var… ama başarılı olacağını biliyorum. Neden? Çünkü doğal olarak iyi ile kötü arasında ayrım yapıyor ve iyiyi seçecek.”
TRUMP YÖNETİMİ İSRAİL İLE BİRLİKTE YAPILANIYOR
Donald Trump’ın çevresini yapılandıran İsrail lobisinin gücü, aynı toplantıda gerçekleşen bir tartışma ile kendini gösterdi. Eşbaşkan Michele Bachman konuşmasında, Trump tarafından Ortadoğu Özel Temsilcisi olarak atanan Lübnan asıllı Hıristiyan Dolar milyarderi (aynı zamanda Trump’ın kızı Tiffary’nin kayınpederi) Massad Boulos’u doğrudan hedef aldı ve “İki devletli çözümü desteklemek, aynı zamanda İncil’in söylediklerine karşı çıkmaktır. Kimse, İsrail topraklarını bölecek bir fikri Amerikan yönetimini içine taşıyamaz” dedi.
Masada bulunan Boulos’un eşi Sarah Boulos’un “Kocamın taşımakta olduğu gerçek fikirleri açıklığa kavuşturmak isterim” sözleriyle başlayan konuşmasının toplantıya katılan evanjelik/Siyonist ve Yahudi liderleri mutlu ettiği hatta, Bachman’ın “Bu odadan ve bu toplantıdan sonra herhangi bir orada bir sorun olduğunu söylerse, orada bir sorun yoktur” dediği de belirtildi.
Evanjelist Anne Graham Lotz, karizmatik lider Cindy Jacobs ve Palm Beach Sinagogu’ndan Haham Moshe Scheiner, duaları yöneten ve birlik ve dayanıklılık mesajları veren önemli isimler arasındaydı. Estonya, Norveç, Brezilya, Togo ve Ruanda gibi çeşitli ülkelerden parlamenterler, büyükelçiler ve diğer ileri gelenler ve Avustralyalı-Amerikalı motivasyon konuşmacısı Nick Vujicic de katılarak etkinliğin uluslararası kapsamını vurguladı.
Trump’ın liderliğini değerlendiren Bachmann, izleyicilere, “Tanrı’nın, Hristiyan Amerikalıların Trump’ın seçim zaferi hakkındaki dualarına yanıt verdiğine inanıyoruz” dedi ve onu herhangi bir Filistin devleti biçimine karşı çıkmaya çağırdı. İsrail’i bölmeye karşı İncil’den bir direktif olduğunu yorumladığı şeyi vurguladı ve başkan seçilen kişiden, “Benim başkanlığım altında asla, asla, asla, asla bir Filistin devleti olmayacak” diye açıklamasını rica etti.
Toplantı sonrasında İsrail medyasına ismini vermeden bilgi veren bu arada, “Trump’a en yakın çevrede, dönemsel olarak önemli görevler almış bir şahıs” olarak tarif edilen bir kişi, Donald Trump döneminde Filistin devletinin bağımsızlığı ve iki devletli çözümün rafa kalkacağını net olarak ifade etti…
TRUMP’IN İKTİDAR ZEMİNİ TÜRKİYE İÇİN ALARMDIR
Mar-a-Lago’da gerçekleşen bol dualı bu toplantı, yalnız Filistirn için değil, İsrail’in karşı olduğu veyan İsrail’in karşısında yer alan bütün devletler açısından da bir alarmdır.
Toplantıda, Suriye ve bu bağlamda Türkiye ile ilgili nasıl bir yaklaşım sergilendiğine ilişkin elimizde bir bilgi yok fakat, bu kadar kapsamlı Hıristiyan-Siyonist buluşmada yüksek sesle ifade edilmese de önemli kararlar alındığı bir gerçektir.
Trump 2016 yılında iktidara, yanına Amerikan seçmeninin en kalabalık grubunu oluşturan Evanjeliklerin temsilcisi olarak Mike Pence’i alarak geldi. İktidarı süresince Golan Tepeleri ve Doğu Kudüs’ün İsrail toprağı olduğunu kabul eden tek devletin Amerika Birleşik Devletleri olmasını sağladı. Birleşim Arap Emirlikleri, Fas, Bahreyn gibi ülkeler ile Abraham Anlaşmaları’nı gerçekleştirerek İsrail’in Arap dünyasında güçlü bir zemin ve manevra kabiliyetine ulaşmasını sağladı.
Kurduğu hükümet, Amerikan siyasi çevrelerinde “yeni İsrail kabinesi” olarak adlandırılıyor.
Bu tür bir siyasi yapılanmanın İsrail’e karşı kararlı politika sürdüren Türkiye’yi kısa bir zaman diliminde baskılaması, karşısına alması ve giderek yaptırımlarla zarar vermesi kaçınılmazdır.
Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan’ın kendisine “dostum” diyen Donald Trump’ın bu açıklamalarını ihtiyatla karşılamasına ve zaten Türkiye’nin milli bekası için düşmanca bir politika izleyen Amerika Birleşik Devletleri’ne karşı erken önlemler paketini hazırlamasına ihtiyacımız var.
Trump döneminde Türkiye’nin geleneksel “fikir ayrılıklarını” ayrı tut, işbirliği yapılabilecek alanlar üzerinden “ilişkiyi ısıt” politikasının işe yaramayacağı belli oluyor.
Küresel sistem, Türkiye’yi kısa bir zaman içinde “ya hep-ya hiç” cephesine sürükleyebilir.