[Analiz] Trump’ın iki haftalık bekleme kararı, İran iç ayaklanmasına zaman kazanma mı, olabilir! - M5 Dergi
GenelÖne ÇıkanStrateji Analiz

[Analiz] Trump’ın iki haftalık bekleme kararı, İran iç ayaklanmasına zaman kazanma mı, olabilir!

Abone Ol 
  • Savaşın ilk haftası, İran’ın nükleer programının salt bombalamalar ile sonuçlanmayacağını gösterdi. İsrail’in “nükleer bahane” ile İran rejimini çökertme amaçlı savaş başlattığının anlaşılması yeni bir jeopolitik yarattı. İran halkı bu iki haftada emperyal güçlerin beklediği ayaklanmayı başlatır mı, soru işaretidir.
  • Hamaney liderliğindeki “molla rejiminin”, önümüzdeki süreçte çok sıkışması halinde ülkenin tanınmış reformcu siyasetçileri ile halkın desteğini kazanmış Mir Hüseyin Musavi gibi isimler üzerinden yeni bir değişim süreci başlatması sürpriz olmayacaktır.
  • İsrail’in Demir Kubbesi’nin ağır yara alması, İran’ın savaşı tahminlerin ötesinde uzun süre ayakta tutması, bu kanlı macerayı başlatan Benyamin Netanyahu ve ekibinin de tarih sahnesinde kaybolmasına neden olacak birikim oluşturuyor.

Ardan ZENTÜRK

Perşembe günü geç saatlere kadar Beyazsaray’dan gelen bütün bilgiler, Amerikan Başkanı Donald Trump’ın İran’a karşı Amerikan yüksek askeri kabiliyetinin devreye girmesini onayladığı yönündeydi. Fakat son açıklama, Trump’ın bu tür bir karar için kendisine -dolayısıyla İran’a- iki haftalık bir süre tanıdığı yönünde oldu.

Beyazsaray kaynakları, Başkan’ın bu kararı, İsrail’in hava saldırıları karşısında zor dönem yaşayan ve kendi füze mühimmatında da azalma yaşayan İran’ın işini sonunda daha önce red ettiği maddeleri içeren bir anlaşmayı kabul edebileceğine dönük beklenti ile aldığını duyurdular.

Söylenen, Trump’ın iki haftayı diplomasiye öncelik tanıyan ve İran’ın nükleer programının tamamen rafa kalkmasını sağlayacak ve barışçı amaçlı sürdürülecek çalışmaları da yüksek ihtimal doğrudan Amerika’nın denetimine sokacak bir anlaşmaya yol açacak karar aldığı yönündeydi.

Bu karardan bir-kaç saat önce Rusya lideri Vladimir Putin’in St.Petersburg’da yaptığı açıklamada, bir haftaya yaklaşan İsrail bombardımanına rağmen İran’ın tüm yer altı uranyum zenginleştirme tesislerinin hiçbir etkilenme olmadan çalışmalarını sürdürdüğünü vurgulaması dikkat ekiciydi. Bu, İran’ın nükleer programının salt bombalama ile sonlanabilecek bir yapı olmadığını, mutlaka, işin sonunda diplomatik bir anlaşmayı veya İran’daki “molla rejiminin” tamamen çökmesiyle sonlanabileceğini göstermesi bakımından önemliydi.

İKİ HAFTA İÇ AYAKLANMA İÇİN ZAMAN KAZANMA MI?

Trump-Netanyahu ikilisinin mevcut İran rejimi ile diplomatik bir anlaşmanın peşinde olduğunu söylemek, stratejik gerçekler ile hayallerin karışması anlamına gelir. Özellikle, İsrail, hem Başbakan Netanyahu, hem Savunma Bakanı İsrael Katz’ın açıklamalarıyla şu an sürmekte olan savaşın “nükleer bahaneli ama esas olarak İran’ı yıkma amaçlı” bir savaş olduğunu kabul etti.

Amerikan istihbaratının ısrarla, “İran, mevcut zeminde bir nükleer silah üretebilecek konumda değil, aslında bu tür bir silahın üretilmesi için çalışma yapıldığına ilişkin net bilgi alınamadı” raporlarının kulak ardı edilmesinin ana nedeni bu… Trump, Amerikan istihbaratının şemsiye kurumunun başına bizzat getirdiği Tulsi Gabbard için “O kadının ne söylediğiyle hiç ilgilenmiyorum” derken aslında bu planı kast ediyordu.

İran’ın nükleer silah üretmekten çok uzak olduğu bilimsel olarak ispatlansa bile, Amerikan-İsrail ittifakının İran’a dönük askeri baskı ve iç ayaklanma yoluyla rejim değiştirme sevdasının devam edeceği kesinlik kazanmış durumdadır…

Trump’ın öngördüğü fakat Amerikan medyasının bile “acaba gerçekten uygular mı, yoksa, yarı yolda yine döner mi” diye karşılanan iki haftalık zaman diliminde İran halkının rejime karşı bir ayaklanma gerçekleştireceğine ilişkin her hangi bir bilerti yok, fakat, çok sıkışan Ali Hamaney ve yakın kadrosunun rejimde yeni bir anayasa ile değişikliğe gitme ihtimali yüksek…

Dönem, 2009 yılındaki Yeşil Hareketi’nin bastırılmasından bu yana ev hapsinde tutulan devrimin ilk günlerinin efsane ismi Mir Hüseyin Musavi ile birlikte İran’ın reformcu kanadını temsil eden eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Dışişleri Bakanı Cevad Zarif ve Meclis Başkanı Laricani zemininde şekillenen yeni yönetici elitlerin öne çıkacağının işaretleri ile yüklü… Bir çöküş veya devrimden çok değişimin tartışılacağı yeni bir döneme doğru ilerliyor İran…

TRUMP DOĞRUDAN GENERALLER VE CIA BAŞKANI İLE ÇALIŞIYOR…

Washington’dan akan bilgiler Amerikan Ulusal İstihbarat Genel direktörü Tulsi Gabbard’ın Beyazsaray toplantılarından dışlandığını gösteriyor. Gabbard, mart ayından bu yana yaptığı açıklamalar ile Trump-Netanyahu ikilisinin nükleer bahaneli İran politikasına darbe vuran kimlik taşıyor. Gabbard’ın dışlanması Rusya lideri Vladimir Putin için de büyük bir darbe, çünkü, yönetim katında açıkça Moskova’yı destekleyen lider isim olarak anılıyordu.

Beyazsaray’daki gelişme, her ne kadar savunma bakanlığı yetkilileri sert bir dille yalanlasa da Savunma Bakanı Pete Hegseth’in de yakın çalışma ekibinden dışlandığı yönünde.

Bütün göstergeler Trump’ın şu anda aynı zamanda fiili olarak Ulusal Güvenlik Başdanışmanlığı görevini de üstlenmiş olan Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff’a çok güvenliğini işaret ediyor. Trump Genelkurmay Başkanı Gen. Dan Caine ve CENTCOM (Merkez Komutanlığı) Komutanı Gen. Michael Kurilla ve CIA Başkanı John Ratcliffe ile doğrudan bir çalışma içinde, toplantılara Başkan Yardımcısı JD Vance ve Beyazsaray Özel Kalem Müdiresi Susie Wile ile yardımcısı Stephen Miller’ın da katıldığı belirtiliyor.

Kaynaklar, Trump’ın, B-52 stratejik bombardıman uçakları tarafından İran’ın yer altındaki ana nükleer tesisi Fordu’ya atılacak bombanın kesin olarak sonuç alacağı yönündeki raporu alamadığı için frene bastığını da ifade ediyorlar. Söz konusu 12 tonluk bomba yerin 60 metre altındaki tesisleri yok edebiliyor, bazı kaynaklar bunun 80 metrede de gerçekleşebileceğini savunuyor. Fakat Amerikan ordusu, yerin 90 metre altında olduğu belirtilen nükleer tesisin yok edilmesi konusunda net bir garanti veremedi.

Bütün bu gerçekler bir tek noktayı işaret ediyor: İran ya mevcut rejimi ile bir tür yenilgi anlaşmasını imzalayacak, ya da rejimi çökertme süreci aralıksız sürdürülecek…Pekiyi, tamam, bu arada İsrail’e ne olacak? Netanyahu’nun başlattığı serüvenin bu cephede de büyük bir siyasi çöküşe neden olamsı kaçınılmaz görünüyor…

İsrail ‘in çok pahalı anti-füze savunma sistemleri Arrow-2 ve Arrow-3 mühimmatlarında yaşadığı zayıflama, bu sistemin hemen ikame edilmesindeki büyük zorluk, yakın gelecekte İsrail savunmasının daha da ağır darbeler almasına neden olacak…

Daha önce, İran saldırılarını yüzde 90 düzeyinde engelleyebilen Demir Kubbe’nin bugün yüzde 60’lık bir kapasite sergilemesi, İsrail’in uzun bir savaşta tahminlerin ötesinde ağır darbe alacağının kanıtı olarak ortada bulunuyor…

İşir diğer yandan yükselen güçlü seçeneği, İran’ın tahminlerin ötesinde uzun süre direnmesi halinde Netanyahu’nun da yarattığı büyük yıkımla birlikte tarih olacağıdır.

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close