ABD Merkezli Düşünce Kuruluşu: “Türkiye’nin Rehberliği, Avrupa’nın Barış ve İstikrarının Ana Garantörü Haline Gelmiştir.”
“Erdoğan’ın ve Türkiye’nin rehberliği; Güney Kafkasya’da son zamanlarda yaşanan jeostratejik manevra ve gelişmeler de başlıca etken olmuştur. Ve her şeyden önce Ankara, Hazar Denizi’ne uzanan Intermarium bölgesinde Avrupa’nın barış ve istikrarının ana garantörü haline gelmiştir.”
Eurasia Review Düşünce Kuruluşu’nda kaleme alınan analiz M5 tarafından çevrilmiştir.
“15 Haziran 2021 tarihinde Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında uluslararası yoğun gündemin gölgesinde göz ardı edilmeyecek kadar önemli olan “Azerbaycan Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti Arasındaki Müttefik İlişkiler Hakkında Şuşa Deklerasyonunu” imzalandı.
Şuşa Deklarasyonu, özellikle Türkiye için Güneydoğu Avrupa ve Kafkasya’da bölgesel güvenliğin korunması ve ekonomik büyümenin ve altyapı gelişiminin güçlendirilmesi için son derece değerli bir araç olarak göze çarpıyor.
Erdoğan’ın rehberliği; Güney Kafkasya’da son zamanlarda yaşanan jeostratejik manevra ve gelişmelerde başlıca etken olmuştur. Ve her şeyden önce Ankara, Hazar Denizi’ne uzanan Intermarium bölgesinde Avrupa’nın barış ve istikrarının ana garantörü haline gelmiştir.
Şuşa Deklarasyonu ise, bölgenin ve özellikle Azerbaycan’ın Dış Politika tarihinde ülkenin dinamik diplomasisinde ve ikili ve çok taraflı platformlarda etkin uluslararası angajmanı için bir mihenk taşı olacaktır.
Türkiye ile imzalanan bu deklarasyon Avrupa’nın modern tarihine girecek, jeopolitik uyumu, ekonomik refahı sağlayan ve tüm kıta için daha iyi bir güvenlik çerçevesi sağlayan temel bir araç olarak tarihe geçecektir.
Bazı Avrupa Hükümetlerinin Türkiye ile Azerbaycan arasındaki bu ekonomik ve stratejik işbirliğine şüpheyle yaklaştıkları kesindir; yine de, Fransa ve diğer Batı Avrupa Ülkeleri Şuşa Deklarasyonu’ndan önemli ölçüde yararlanan ülkeler olacaktır.
Şuşa Deklarasyonu, büyük bir jeopolitik işbirliğin başlangıcı, Avrupa Kıtası ve Karadeniz bölgesinde Ermenistan’ın bölgesel silahlı provokasyonları ve IŞİD gibi ortaya çıkan tehditlerin sonuçlarını azaltan stratejik bir anlaşma olacaktır.
Brüksel’deki olağandışı gelişmelere sahne olan NATO Zirvesi’nin hemen ardından Bakü’ye giden Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu jeopolitik hamlesinin tüm Avrupa Kıtası için ve Orta Asya’daki ülkelerin ekonomik ilerlemesi için büyük bir etkisi olacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti dünyanın en büyük yirmi ekonomisinden biridir ve birçok ülke tarafından önyargı ile bakılıyor olsa da, ekonomik refahın ve bölgesel güvenliğin korunmasındaki liderlik rolü son derece önemlidir.
Özellikle Transatlantik coğrafyasında, Batı Kapitalizmini ve Uluslararası Ticareti trajik bir şekilde etkileyen belirsizlik dönemlerinde Ankara’nın, Avrupa’nın doğu yanlarını güvence altına alması ve ekonomik bir katalizör olarak yaptıklarına yaklaşan başka bir ülke yoktur.
Avrupa ülkeleri açıkça kabul etmek istemese de, yıllardır Avrupa Birliği alanında yapılan yatırımlar düşüyor, yaşam standartları durağanlaştı veya düştü ve eşitsizlik çarpıcı biçimde arttı.
Öte yandan Türkiye ve Azerbaycan, endüstriyel üretimi tetikleyen, bölgesel altyapı projelerini teşvik eden, Avrasya lojistik koridorlarını güçlendiren ve her iki ülkedeki vatandaşlar arasında yaşam kalitesini iyileştiren ekonomi politikaları uygulamaya yönelmiştir.
Böyle bir ortamda Şuşa Deklarasyonu bölgenin ekonomisini daha da geliştirecek muazzam bir ittifaktır. Şuşa Deklarasyonu, her iki ülke için stratejik ve jeopolitik faydalar üretecek ve Karadeniz kıyılarından Hazar Denizi’ne kadar büyük bir bölgesel istikrarın yanı sıra yepyeni bir ekonomik gerçekliği ortaya çıkaracaktır.
Bu anlaşma doğrultusundaki gelişmeler şüphesiz Türkiye üzerinden Avrupa kıtasının tamamına da doğrudan fayda sağlayacaktır.”
Kaynak: M5
Çeviri/Analiz: Adem KILIÇ
