Reuters: “Suudi Arabistan ABD ile savunma anlaşması karşılığında İsrail ile normalleşmeye hazır”
Reuters’a konuşan üç kaynağa göre Suudi Arabistan, ABD başkanlık seçimlerinden önce Washington ile savunma anlaşmasını onaylatmak için İsrail’den daha bağlayıcı bir adım yerine Filistin devletinin kurulmasına yönelik siyasi bir taahhüdü kabul etmeye hazır.
Suudi Arabistan’ın İsrail’le ilişkilerini normalleştirmesi ve bu ülkeyi ilk kez tanıması için ABD öncülüğünde aylar süren diplomasi, Gazze’deki savaş nedeniyle Arap halkların artan öfkesi karşısında Ekim ayında Riyad yönetimi tarafından rafa kaldırılmıştı.
Ancak iki bölgesel kaynağa göre Suudi Arabistan, ekonomisini dönüştürme ve büyük yabancı yatırım çekme yönündeki iddialı planını hayata geçirebilmek için güvenliğini güçlendirmek ve İran’dan gelebilecek tehditleri bertaraf etmek konusunda giderek daha istekli hale geliyor.
Reuters’a konuşan iki üst düzey bölgesel kaynak, Suudi yetkililerin İsrail’i tanıma görüşmelerinde bir hareket alanı yaratmak ve ABD anlaşmasını yeniden rayına oturtmak amacıyla ABD’li muhataplarına Riyad’ın İsrail’in bir Filistin devleti kurmak için somut adımlar atması konusunda ısrarcı olmayacağını ve bunun yerine iki devletli bir çözüme yönelik siyasi bir taahhüdü kabul edeceğini söylediğini aktardı.
Filistin-İsrail savaşından önce dahi uzak bir ihtimal olarak görülen böylesi büyük bir bölgesel anlaşma, başta Gazze’deki çatışmanın nasıl sonuçlanacağına dair belirsizlik olmak üzere pek çok siyasi ve diplomatik engelle karşı karşıya kalacaktır.
İsrail ile normalleşme karşılığında dünyanın en büyük petrol ihracatçısı Suudi Arabistan’a ABD’nin askeri korumasını sağlayan bir anlaşma, iki ezeli düşmanı birleştirecektir. Ve de Çin’in bölgede ilerleme kaydettiği bir dönemde Riyad’ı Washington’a bağlayarak Orta Doğu’yu yeniden şekillendirecektir.
Normalleşme anlaşması aynı zamanda İsrail’in ezeli rakibi İran’a karşı savunmasını güçlendirecek ve ABD Başkanı Joe Biden’a 5 Kasım’daki başkanlık seçimleri öncesinde övünebileceği diplomatik bir zafer kazandıracaktır.
Bölgedeki kaynaklardan biri, Suudi yetkililerin Washington’a Gazze savaşını sona erdirmesi ve bir Filistin devleti için “siyasi ufuk” taahhüdünde bulunması için İsrail’e baskı yapması çağrısında bulunduklarını, Riyad’ın bu durumda ilişkileri normalleştireceğini ve Gazze’nin yeniden inşasına fon sağlamaya yardımcı olacağını söylediğini aktardı.
Cidde’deki Körfez Araştırma Merkezi adlı düşünce kuruluşunun başkanı Abdülaziz el Sağir, “Krallığın Amerika’ya mesajı şu: ‘Önce savaşı durdurun, insani yardıma izin verin ve Filistinlilere bir devlet vermek için adil ve kalıcı bir çözüm taahhüt edin'” dedi.
“Bu olmadan Suudi Arabistan hiçbir şey yapamaz.”
Ancak sorun şu ki, siyasi kariyerinin büyük bölümünü Filistin devletine karşı çıkarak geçiren İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, Gazze savaşı sona erdikten sonraki dönemde ABD ve Arapların bir Filistin devleti kurulması yönündeki isteklerini açıkça reddediyor.
Suudi Arabistan’ın düşüncelerini bilen üst düzey bölgesel kaynaklardan biri “Normalleşme gerçekten de -hukuken olmasa bile en azından siyasi olarak- İsraillilerin iki devletli bir çözüme açık olduklarına dair taahhütte bulunmalarını gerektiriyor” dedi.
Bu kaynak, “İsrail Gazze’ye yönelik askeri saldırısını durdurursa -ya da en azından ateşkes ilan ederse- Suudi Arabistan’ın anlaşmayı sürdürmesi daha kolay olur” dedi.
Suudi Arabistan hükümetinin iletişim ofisi konuyla ilgili sorulara yanıt vermedi.
Devlete giden yol
Riyad’ın diplomatik atağı, ABD’li Demokratlar hala Beyaz Saray’dayken ve Senato’yu kontrol ederken bir anlaşmaya varma arzusunun ve Suudi Arabistan’ın komşuları Irak ve Yemen’in yanı sıra Lübnan ve Suriye’de vekil güçleri bulunan İran’ın askeri erişiminden duyulan endişenin artmasından kaynaklanıyor.
Geçmişte birçok Demokrat milletvekili bu tür anlaşmalara karşı çıkmış ve Riyad’ı Yemen’e askeri müdahalesi, petrol fiyatlarını desteklemesi ve 2018’de Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesindeki rolü nedeniyle kınamıştı.
Ancak Suudi yetkililerin düşüncelerine vakıf olan kaynaklar, Biden’ın bir anlaşma konusunda istekli olduğunu ve şimdi Kongre’den bir anlaşma geçirmek için iyi bir fırsat olabileceğini ifade ediyor.
Bölgedeki kaynaklar, Suudi yetkililerin Filistin devletine giden kabul edilebilir bir “yolun” tam olarak neleri içerdiğini açıklamadıklarını, bunun da İsrail’le bağlayıcı adımlar içermeyen bir anlaşmaya varmak için kendilerine alan açtığını söyledi.
Suudi Arabistan tarafından uzun süredir desteklenen ve İsrail’e 1967 savaşında işgal ettiği topraklardan çekilmesi karşılığında tüm Arap dünyasıyla normal ilişkiler kurmasını öneren politikayı canlandırmak için de herhangi bir girişimde bulunulmadı.
Ancak Körfez Araştırma Merkezi’nden Sağir, Riyad ve diğer Arap diplomatların ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve diğer ABD’li yetkililere, İsrail üzerinde somut ve ciddi bir ABD baskısı olmadan Filistin devletinin kurulamayacağını söylediğini aktardı.
Üst düzey bir Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Washington’un normalleşme anlaşmasının nükleer işbirliği ve güvenlik garantileri gibi ABD-Suudi unsurları üzerinde Riyad’la görüşmeleri sürdürdüğünü ancak her şeyin İsrail’in Filistin devletine giden yolda adım atmasına ve Gazze’deki savaşa son vermesine bağlı olduğunu söyledi.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü normalleşme sürecine ilişkin bir soru üzerine “ABD’nin diplomatik çabaları şu anda mevcut krize odaklanmış durumda” dedi ve ekledi:
“Ancak normalleşme ve iki devletli çözümün ilerletilmesi de dahil olmak üzere daha istikrarlı, müreffeh ve bütünleşmiş bir Orta Doğu bölgesine yönelik uzun vadeli hedefimize bağlılığımızı sürdürüyoruz.”
Blinken’in önümüzdeki günlerde tekrar Orta Doğu’yu ziyaret etmesi bekleniyor.
İsminin açıklanmaması kaydıyla Reuters’a konuşan üst düzey bir İsrailli yetkili, Netanyahu’nun bir Filistin devletinden bahsetme ihtimalinin “sıfır” olduğunu söyledi.
Yetkili, “Ancak bu, Suudilerin ya da bir başkasının bu konuda konuşamayacağı anlamına gelmiyor” dedi ve ekledi:
“İsrail’in de açıkça belirttiği gibi, Filistinlilerin bir orduya sahip olma, İran’la anlaşma yapma ya da İsrail’i herhangi bir şekilde tehdit etme anlamında egemenlikleri olmayacaktır.”
Netanyahu geçen ay yaptığı bir açıklamada, İsrail’in öngörülebilir gelecekte yapılacak herhangi bir anlaşmada Ürdün Nehri’nin batısındaki tüm topraklar üzerinde güvenlik kontrolüne sahip olması gerektiğini söyledi.
Yetkili, İsrail hükümeti içinde devlet olma konusunun hassasiyetinin olası bir işareti olarak, normalleşme görüşmelerinin sadece Netanyahu ve onun en güvendiği isim olan Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer tarafından yürütüldüğünü söyledi.
Zor kararlar
ABD’li bir kaynak Washington’un, Riyad’ın ABD’nin savunma garantilerini güvence altına alma konusundaki güçlü arzusunun, Krallığın Filistin devletine giden yolda İsrail’in taahhüdünü neyin oluşturacağı konusunda biraz esneklik göstermeye istekli olacağı anlamına geldiğine inandığını söyledi.
Kaynağa göre bu yönde atılacak bir adım Netanyahu’nun Filistin Yönetimi’nin savaş sonrası Gazze’de önemli bir rol oynamasına karşı çıkmaktan vazgeçmesi olabilir.
Suudi Arabistan ile ilişki kurmak Netanyahu’nun en büyük diplomatik başarısı olurken, Filistinliler için de normalleşme, Arapların tam desteğiyle devlet kurma isteklerini yeniden gündeme getirecektir.
Şu anda Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) yaşayan Filistinli El Fetih grubunun eski güvenlik şefi Muhammed Dahlan, “İlk kez, çatışmayı çözmek için iki devletli çözüm konusunda birleşik, oybirliği ve samimi bir Arap anlaşması olduğunu hissediyorum” dedi ve ekledi:
“Asıl soru, ABD’nin bu hedefe ulaşmak için Netanyahu’ya ağırlık koyma konusunda ciddi ve muktedir olup olmadığıdır.”
ABD’li kaynağa göre Biden yönetimi Netanyahu’nun İsrail-Suudi normalleşme ihtimalini canlı tutmaya istekli olduğuna inanıyor ancak Netanyahu, kısmen aşırı sağcı koalisyonunu istikrarsızlaştırma potansiyeli nedeniyle Filistinlilere taviz verilmesine karşı direncini yumuşatacağına dair bir işaret vermedi.
Blinken geçen ay Orta Doğu’ya yaptığı gezide Türkiye, Ürdün, Katar, BAE ve Suudi Arabistan’da yaptığı görüşmelerde dile getirdiği devletleşmeye giden yol talebini İsrail’e ortak bir bölgesel pozisyon sunmak için kullandı.
Gazetecilere İsrail’in uzun vadeli güvenliğini ve bölgedeki entegrasyonunu sağlamak için zor kararlar alması gerektiğini söyledi.
Üç aşamalı bir ateşkes ve Gazze’deki rehinelerin serbest bırakılması için yeni bir öneri görüşülürken, çatışmaların durması fiili Suudi hükümdarı Veliaht Prens Muhammed bin Selman’a bir anlaşma yapma fırsatı verebilir.
“Biden anlaşma konusunda son derece istekli. Suudi Arabistan da anlaşma konusunda son derece istekli,” diyor Suudi düşüncesine yakın üst düzey bölgesel kaynaklardan biri. Ve ekliyor:
“İki taraf da zamanın çok dar olduğunun ve bunu bir an önce yapmaları gerektiğinin farkında ama İsrailliler bunu zorlaştırıyor.”
Zaman daralıyor
Söz konusu kişi, Washington’un Riyad’ın savunma anlaşması ve Suudi Arabistan’ın nükleer programına destek taleplerini karşılaması ve Netanyahu’dan devlet konusunda kabul edilebilir bir uzlaşma formülü çıkarması halinde Veliaht Prens’in bu fırsatı değerlendirebileceğini söyledi.
Gazze savaşının süreci karmaşıklaştırdığına ve geciktirdiğine şüphe olmadığını ancak Riyad’ın asıl hedefinin savunma anlaşması olduğunu ve İsrail’le normalleşme ya da başka herhangi bir konu olsun diğer her şeyin temelde bir anlaşmayı mümkün kılmak için olduğunu söyledi.
İki bölgesel kaynak, Suudi Arabistan ve İran’ın geçen yıl Çin’in desteklediği bir yakınlaşmayla diplomatik anlaşmazlıklarını sona erdirmelerine rağmen, Riyad’ın 14 Eylül 2019’da petrol tesislerine yapılan saldırıların tekrarlanmasından kaçınmaya kararlı olduğunu söyledi.
Riyad ve Washington saldırıdan Tahran’ı sorumlu tutmuştu. İran ise saldırıda herhangi bir rolü olduğunu reddediyor.
ABD’li kaynak, ABD’nin başkanlık seçim kampanyasına ne kadar derinden girerse, Biden yönetiminin Kongre’de herhangi bir ABD-Suudi güvenlik anlaşması için çekişme kazanmasının o kadar zor olacağını söyledi.
ABD’li yetkililer, ABD savunma güvencelerini normalleşmeye bağlamanın Kongre’nin desteğini kazanmaya yardımcı olabileceğini umuyor.
Ancak bazı analistlere göre Netanyahu, İsrail lideri ve Suudi veliaht prensi ile sıcak ilişkileri olan eski Başkan Donald Trump’ın Biden’ın Cumhuriyetçi rakibi olarak favori gösterildiği seçimlerin sonucunu beklemeyi tercih edebilir.
Analistlere göre Trump’ın ikinci kez başkan olması halinde İsrail-Suudi normalleşmesini desteklemesi beklenirken, ABD-Suudi savunma ilişkilerinin geliştirilmesi konusunda nasıl bir tavır takınacağı belirsiz.
Kaynak: Reuters, Mepa News,