Kuzey Kore'nin Nükleer Silahlardan Arındırılması: Biden'in Önündeki 6 Seçenek - M5 Dergi
DünyaÖne Çıkan

Kuzey Kore’nin Nükleer Silahlardan Arındırılması: Biden’in Önündeki 6 Seçenek

Abone Ol 

ABD’nin yeni başkanı Joe Biden önümüzdeki günlerde Oval Ofis’e girmesinden sonra, Kuzey Kore’nin bir tür askeri provokasyon yapacağından emin olabilirsiniz.

Adem kılıç tarafından M5 için çevrilmiştir.

Başkan Barack Obama göreve geldikten üç ay sonra Kuzey Kore, uzun menzilli bir roket fırlattı. Bundan altı hafta sonra ise bir nükleer test gerçekleştirdi.

Kuzey Kore, Şubat 2017’de Başkan Donald Trump’ın göreve başlamasından üç hafta sonra, Başkan Trump Mar-a-Lago’da Japon başbakanı Shinzo Abe ile yemek yerken, orta menzilli bir balistik füze fırlattı. Daha sonra Mart ayının hemen ardından neredeyse haftada bir balistik füze etkinliği gerçekleştirdi.

Kim Jong eğer bu eylemleri tekrar ederse, doğal olarak ABD’nin Kuzey Kore hakkındaki politikası kaçınılmaz olarak daha sert bir çizgiyi doğru şekillenecektir. Öte yandan Kim; sessiz kalırsa bu da süreci farklı bir yönde etkileyebilir.

Bu duruma bağlı dinamiklerden bağımsız olarak Biden yönetiminin, nükleer silahlardan arındırma planları altı temel “müzakere modeli” etrafında dönecek. İşte bu yaklaşımların artıları, eksileri ve Biden yönetimine hitap edip etmeyeceği.

Action For Action

Bu, tek bir büyük anlaşma yerine “mini anlaşmalar” birikimi yoluyla nükleer silahlardan arındırmayı hedefleyen angajman odaklı bir yaklaşımdır. Bu model; Başkan Bill Clinton’ın 1994 Çerçeve Anlaşması ve Başkan George W. Bush’un Six Party Talks’daki nükleer silahlardan arındırma anlaşmalarına benzer bir müzakere sürecidir.

Bu süreç; kısmi yaptırımlardan kurtulma karşılığında, Yongbyon’daki ana nükleer kompleksindeki nükleer operasyonların dondurulmasını içeren güçlendirilmiş adımlardan oluşacaktır. (Çinliler buna “freeze-for-freeze”  modeli diyorlar).

Çalışmaya katılan uzmanlar arasında uzun süreli anlaşmalar olacak ve bu anlaşmalar, taraflar arasındaki yüksek dereceli karşılıklı güvensizlikten kaynaklanan tavizlerin azami düzeyde telafi edilmesini gerektirecektir.

Bu yaklaşımın avantajı; mini anlaşmaların pazarlık yapmak için daha kolay olmasıdır. Çünkü kısmen her iki tarafta için de daha küçük tavizler gerektirir. Verilere göre; uzun süreli müzakereler genellikle Kuzey Kore provokasyonları karşısında daha düşük başarılar elde ediyor.

Bu model altında ABD yönetimi; bölünebilir malzeme (nükleer silah) üretimi de dahil olmak üzere Yongbyon nükleer reaktörünün içindeki ve çevresindeki nükleer operasyonların tamamının kapsamlı bir şekilde dondurulmasını müzakere edecek. Bu yaklaşımla ilgili en büyük sorun, Kuzey Kore’nin nükleer ve füze envanterini beyan etmeyi reddetmesi ve geçmişte olduğu gibi aynı yerde sıkışıp kalmasıdır.

Seul, Trump yıllarından kalma diplomasinin devamını görmek istediği için Çin ve Güney Kore’nin desteğine sahip olacak ve Pekin, Kuzey Kore’nin her çılgınlığı için uluslararası toplum tarafından suçlanmaktan kaçmaya çalışacaktır. Dolayısıyla, “Action For Action” modeli müzakereleri hızlı bir şekilde başlatabilir ve başarı gösterebilir. Daha sonrasında ise aşağıda ana hatları verilen diğer yaklaşımlarla desteklenebilir.

Libya Modeli

Bu model Muammer Kaddafi’nin kitle imha silahlarını teslim etmesine dayanıyor. 2003’teki programlarda bu model, tek bir diplomasi girişiminde nükleer silahlardan arındırmayı başarmak için daha yüksek seviyelerde baskı ve zorlamaya odaklanan ve çevreleme odaklı bir yaklaşımdır.

Bu modelin sahibi eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’dur. Tüm nükleer yeteneklerini terk etmeye yönelik stratejik bir karar üzerine kurulu olan bu model; nükleer silahlardan arındırma adımlarını tek taraflı (Kuzey Kore) talep ediyor. Strateji, Pyongyang liderliğini bu silahlar olmadan kendilerinden daha güvenli olduklarını görmeye zorlamak için yoğun yaptırım baskısını ve önleyici askeri eylem tehdidini güçlendiriyor.

Action For Action modelinden farklı olarak bu modelde müzakere, tüm envanterin tam bir beyanı ile başlar. Buradaki mantık;  hedef devletin nükleer silahlardan arındırma niyetinin kayıtsız şartsız ortaya koymasını istemekdir.

Bolton’un görüşüne göre, Libya modeli, Kuzey Kore’nin silahlarının nispeten kısa bir süre içinde ABD ulusal laboratuvarlarına gönderilmesini öngörüyor.

Bu yaklaşım nükleer silahlardan arındırmanın en doğrudan yoludur, ancak başarılması neredeyse imkansızdır. Kaddafi silahsızlandırıldığında nükleer silahı yoktu. Kim de ise çok sayıda var. Üstelik Kim, anlaşmayı yaptıktan sonra Kaddafi’ye ne olduğunu gördü ve aynı kaderi kendisi de yaşamak istemiyor.

Kuzey Kore, 2021’in başlarından itibaren provokasyonları arttırırsa, Biden bu katı seçeneği benimseyebilir. Güney Kore ve Çin büyük olasılıkla bu politikaya karşı çıkacaktır çünkü bu, yarımadada her zaman bir krizi tetikleyecektir. Japonya ise nükleerden tamamen arındırma sonucuna yönelik net taahhüt için bunu destekleyecektir.

Kapsamlı Zorlama

Bu yaklaşım maksimum baskıya odaklanır. BM’nin yaptırım rejiminin yanı sıra tüm devletlerin Kuzey Kore’ye karşı yaptırımlarından yararlanarak hayata geçirilebilir. Bu, Pyongyang’ı nükleer silahlardan arındırma konusunda ciddiyetle müzakere etmeye ikna etmek için ve nükleer silahlanma peşinde koşmanın cezası olarak  mümkün olduğunca fazla ekonomik baskı dayatan bir zorlama stratejisidir.

Obama yönetiminin son yıllarında ve Trump yönetiminin ilk yılında bu stratejinin unsurlarını gördük. Bu politika yurtiçinde de prim yapacaktır. Çünkü her ABD başkanı Kuzey Kore’ye karşı sert görünmeyi sever. Ancak bu model, yaptırım rejiminde kilit oyuncu olan Çin’den veya angajman odaklı Güney Kore hükümetinden destek almayacaktır.

Trump Modeli

Bu model; üst düzey liderler arası anlaşmaların kullanılması yoluyla nükleer silahlardan arındırma sağlamayı amaçlamaktadır. Bu modelde; bir sonuç elde etmenin önünde iki temel engel vardır. Birincisi, sözkonusu alanda 1994 ve 2005’de yapılan anlaşmalarda bulunmayan liderlikle doğrudan bir diyalog kanalının olmaması. İkinci engel ise karşılıklı güvensizliktir. Trump modelinin arkasındaki fikir, iki lider arasında doğrudan temas kurmak, yakınlık kurmak ve bir miktar şeffaflık yaratmaktır; bu, diktatörlükle yönetilen devletlerde son kararları veren yalnızca bir kişi olduğu için mantıklı görünüyor.

Trump, müzakerenin ayrıntılarına çok daha az zaman harcadı ve çok daha fazlasını Kuzey Kore liderini memnun etmek için harcadı. O’na zaman tanıdı ve bu dostluğun, Kim’in alacağı stratejik kararının temelini oluşturacağını umdu. Bu stratejinin uygulanması, liderler seviyesinde sözlü ve yazılı bir nükleerden arındırma taahhüdü yapmak ve buna Kuzey Kore’nin uyması için zorlamak üzere kurgulanmıştır.

Bu modelin avantajı, sonuç için sürekli artan bir yaptırım yaklaşımın ötesinde nükleerden arındırma için yeni ve geniş kapsamlı fırsatlar yaratabilecek güven oluşturma olasılığını yaratmasıdır. Fakat bu stratejinin bir baskı unsuru tarafı olmamasından dolayı, Kuzey Kore’nin razı olma olasılığı düşüktür.

Biden yönetiminin, uzmanlar düzeyinde önceden müzakere edilen ve çok sayıda çalışması yapılan bu modeli göz ardı etmemesine rağmen tercih etmesi de pek olası değildir. Güney Kore’deki angajman odaklı Moon Jae-in hükümeti, Trump tarafından kurulan Kuzey Koreli lider ile iletişim hattını sürdürmek için Biden’ın yapacağı bir zirveyi güçlü bir şekilde destekleyecektir.

Siyasi Dönüşüm

Bu, nükleer silahlardan arındırma konusunda uzun süredir devam eden sorunların üstesinden gelmeden önce ilişkinin siyasi şartlarını değiştirmeye odaklanan angajman odaklı bir modeldir.

Geçmiş hükümetler tarafından denenmemiştir. The Six Party görüşmeleri ve Singapur zirvesinin her biri “yeni ilişkilere” atıfta bulunmuş ancak hiçbir zaman erken sonuçlar beklenmemiştir. İkili ilişkilerde köklü bir değişiklik olmazsa, nükleer müzakereler, geçmişteki gibi başarısız olacak olan kısasa kısasa anlaşmalara saplanıp kalacak.

Bu stratejinin uygulanmasının hedefi, Yongbyon’daki nükleer operasyonları durduran bir ““freeze-for-freeze” anlaşmasına varmak olacak. Siyasi ilişkilerin bu dönüşümü, Washington ve Pyongyang’ın doğrulanabilir bir deklarasyon da dahil olmak üzere yeni nükleer silahlardan arındırma adımlarını birlikte müzakere edebilecekleri ortamı temelden değiştirecektir.

Bu yaklaşımın avantajı, doğrulanabilir bir nükleer deklarasyon gibi adımlarla, müzakerelerde öngörülebilir çatışma noktalarından kaçınmasıdır. Diğer yandan bu politikanın insan hakları unsuru da ABD değerleriyle uyumlu olacak ve Kongre ile tartışmalı olmayacaktır. Kuzey Kore’nin insan hakları konusunda verdiği imtiyazlar, niyetlerinin inandırıcı bir sinyalini oluşturabilir. Fakat Kim tarafından siyasi açılım konusundaki tavizler rejimin istikrarını tehdit edebilir. Bu da bu modelin en önemli zorluğu.

Güney Kore ve Çin hükümetleri, böyle bir siyasi bir anlaşmanın parçası olarak bir barış bildirisi yapılmasını destekleyecek, ancak Kuzey Kore’yi insan hakları konusunda çok fazla zorlamaktan çekineceklerdir.

Silahların kontrolü

Bu model, Kuzey Kore müzakerelerinde emsali olmayan, ancak geçmiş örnekleri Soğuk Savaş sırasında silahların kontrolü görüşmelerinde bulunabilen angajman odaklı bir yaklaşımdır.

Bu model, silah programlarının en tehlikeli unsurlarını sınırlamaya odaklanan bir yaklaşımdır. Kuzey Kore nükleer tehdidinin büyümesini durduran ve nükleer savaş, nükleer silahların yayılması ve nükleer sızıntı olasılıklarını en aza indiren anlaşmalar yapmaya odaklanır.

Bu yaklaşım, önceki müzakerelerden temelde daha farklı olacaktır. Modelin önceliklerden bazıları şunlardır: İstenmeyen sonuçları ve kasıtsız nükleer silah kullanımını önlemek için; nükleer caydırıcılık için diyalog; yatay yayılmayı önlemek için transfer etmeme taahhüdü, nükleer kazaları ve nükleer silahları önlemek için nükleer güvenlik ve bu güvenlik konusunda işbirliği. Ayrıca materyallerin daha fazla üretimini, füzelerin menzilini sınırlama ve yeni nükleer testleri yasaklayan bir anlaşma.

Bu yaklaşım, Amerika Birleşik Devletleri’nin nükleer güce sahip olan bir Kuzey Kore gerçeğini kabul etmesi ve Kuzey Kore’nin nükleer gücünün engelsiz büyümesine izin vermek yerine tehdidi azaltmak için pratik ve faydalı hedeflere odaklanması gerektiğini düşünenler tarafından tercih edilecektir.

Öte yandan, siyasi olarak tartışmalı olacaktır. Çünkü Birleşik Devletler, Kuzey Kore’yi bir nükleer silah devleti olarak kabul etmeye razı olmuş gibi görünecektir. Aynı zamanda, küresel silahların yayılmasını önleme rejiminin sonu olarak da yorumlanacaktır (Kuzey Kore, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması üyesidir.) Bu durum ve diğer aktörlerin de çalışmalarını artırmasına teşvik olabilir. Eleştirmenler, bunu bir nükleer silahlardan arındırma stratejisinden ziyade bir “hasar kontrol” stratejisi olarak görecek ve karalayacaktır.

Biden, müzakereleri hızlı bir şekilde başlatmak için bu stratejiyi deneyebilir. Çin ve Güney Kore bu yaklaşımı kabul edecek, ancak “nükleer silahlardan arındırma” konusundaki retorik bağlılığı da sürdürmek isteyecektir. Strateji Kuzey Kore’nin bir nükleer silah devleti olarak fiilen kabul edilmesini önerirse, Japonya en iyi ihtimalle tarafsız olur.

Tüm Kötü Seçenekler?

Bu altı yaklaşımdan herhangi birinin başarısı, Kuzey Kore’nin dış uyarılara yanıt vereceği gerçeğini varsaymaktadır. Benzer şekilde, tüm yaklaşımların bir ekonomik yaptırım temeline sahip olduğu varsayılır. Ancak, yaptırımları gevşetme eşiği her modelde farklı olabilir.

Bir Biden yönetiminin bu farklı yaklaşımların unsurlarını birleştirmesi muhtemeldir. Örneğin, zorlayıcı tarafta, Libya modeli iyi işleyebilir. Ve angajman tarafında, “action to action” modeli, “silahların kontrolü” modeliyle birleştirilebilir. Diğer birleştirme kombinasyonları da düşünülebilir.

Biden yönetiminin bu farklı modelleri düşünmesine ihtiyaç var çünkü Kuzey Kore göz ardı edilemeyecek bir sorun. Biden yönetimi bir strateji belirlerken aşağıdaki ilkeleri dikkate almalıdır.

Birincisi, Biden Trump’ın yaklaşımlarını görmezden gelmemeli. Önceki yönetimler, tekerleği yeniden icat etmek gibi bir bakış açısıyla seleflerinin yaklaşımını reddettiler. Geçmişteki yaklaşımların iyi unsurlarını almalı ve kötü taraflarını atmalıdır. Örneğin, Biden Bush ve Trump anlaşmalarının unsurlarını kucaklamak isteyebilir. Örneğin, Singapur zirvesindeki ortak bildiri, Kuzey Kore liderinin nükleer silahlardan arındırmaya yönelik açık bir taahhüdünü içermektedir.  2005 görüşmelerinin ortak bildirisi, açıkça “tüm nükleer silahların ve mevcut nükleer programların terk edilmesi.” şeklindedir.

İkincisi, Biden nükleer tehdidin artışıyla sonuçlanmayan bir politika bulmalıdır. Geçmişte nükleer silahlardan arındırma politikalarının tümü, muhtemelen ABD’yi eskisinden daha kötü durumda bıraktı. Sekiz yılda 61 balistik füze testi yapıldı. Trump’ın Kuzey Kore’ye saldırmak için yaptığı tehditler de işe yaramadı, hatta bu tehditler; 20 balistik füze testine ve bir hidrojen bombası testine yol açtı. Trump’ın 2019’da Hanoi’deki yaptığı zirve de işe yaramadı ve 30 balistik füze testine yol açtı.

Bu testler aslında; Kuzey Kore iradesini ortaya koyan ve aynı zamanda aynı şeyleri tekrar tekrar denemeye ilişkin hatalar yapan bir ABD politika geçmişini yansıtıyor.

Üçüncüsü, Biden, Kuzey Kore’ye karşı Amerika’nın, müttefiklerinin tepesinde olduğu değil, tamamen onlarla işleyen bir politika izlemesi gerekiyor. Çünkü; bu tür tek taraflı bir yaklaşım, Kuzey ile nükleer müzakerelerde olumlu ilerlemelerin az olması durumunda müttefikler arasındaki güveni azaltır. Kuzey Kore’ye yönelik en iyi politika, Seul ve Tokyo ile tamamen koordine edilecek olan bir politikadır.

Dördüncüsü, Biden, Çin’in Kuzey Kore’ye nükleer silahlardan arındırma yaklaşımlarında önemli bir oyuncu olmasına rağmen, tam bir ortak olmadığını düşünüyor. Çin ve Amerika Birleşik Devletleri’nin yarımadadaki çıkarları ve hedefleri açısından sınırlı bir örtüşmesi var. Amerika Birleşik Devletleri nükleerden arındırılmış bir Kore yarımadası ve bunun nihai olarak demokratik bir Kore’de birleşmesini görmek istiyor. Çin ikincisine karşı çıkıyor ve statüko istikrarlı olmayı sağlarsa demokrasinin olmamasını kabul ediyor. Pekin, Kuzey Kore’yi görüşmelere geri dönmeye zorlayacak olsa bile, asla yeterince baskı yapmayacak.

Geçmişteki engellerin ve çatışma noktalarının üstesinden gelmek için yeni yaklaşımlar ve taze fikirler gerekiyor.

Yeni yönetimin yukarıdaki seçeneklerden bazılarını karıştırması ve birleştirmesi gerekecek. Burada özetlenen her stratejinin, eşit avantajlara ve eşit dezavantajlara sahip olması bize, aslında tüm politikaların “kötü ve daha kötü” seçenekler arasında değiştiğini gösteriyor. Ve Kuzey Kore’nin nükleer dünyanın berbat bir ülkesi olmaya devam ettiğini hatırlatıyor.

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close