Çin liderliğindeki araştırma: Depremler, yerin derinliklerinde gizli yaşamı besleyebilir
Çin ve Kanada’dan bilim insanlarının yürüttüğü yeni bir araştırma, depremler ve tektonik hareketlerin, yerin kilometrelerce altında karanlıkta yaşayan mikroorganizmalar için enerji kaynağı oluşturduğunu ortaya koydu.
South China Morning Post sitesindeki haberde Guangzhou Jeokimya Enstitüsü (Çin Bilimler Akademisi) ile Alberta Üniversitesi ortaklığında gerçekleştirilen ve Science Advances dergisinde yayımlanan çalışmaya göre, yer kabuğundaki kırılmalar sırasında su ve kaya etkileşimi, yaşam için gerekli elektron akışını sağlayan kimyasal reaksiyonları tetikliyor.
Yeraltında doğal bir “güç hattı”
Araştırma ekibinden Prof. Zhu Jianxi, “Sessiz karanlıkta, kaya ve su arasındaki reaksiyonlar adeta bir pil gibi çalışıyor, pozitif ve negatif kutuplar oluşturarak yaşamın metabolizmasını besleyen elektron akışını sağlıyor.” ifadelerini kullandı.
Laboratuvar ortamında yapılan deneylerde, kaya çatlaklarının su moleküllerini parçalayarak hidrojen gazı ve reaktif oksijen bileşikleri ürettiği belirlendi. Bu süreçte ortaya çıkan hidrojen peroksit ve hidrojen, canlı metabolizmasını sürdürecek kadar yüksek enerji sağladı.
Demirin oksitlenip tekrar indirgenmesiyle sürekli bir elektron akışı oluştuğu, bunun da karbon, azot ve kükürt döngülerini harekete geçirerek mikroorganizmaların yaşamını sürdürmesine imkan tanıdığı vurgulandı.
Mars ve ötesi için ipuçları
Bilim insanları, bu mekanizmanın yalnızca Dünya ile sınırlı olmadığını, Mars ve Satürn’ün uydusu Enceladus gibi gezegenlerde de benzer süreçlerin yaşanabileceğini belirtiyor. Prof. He Hongping, “Mars’taki fay hatlarında hidrojen, metan veya oksijen gibi redoks işaretleri tespit edilirse, bu aktif yeraltı yaşamının varlığına işaret edebilir.” değerlendirmesinde bulundu.
Araştırmaya göre, tek bir orta şiddette deprem, bilinen diğer doğal süreçlere kıyasla 100 bin kat daha fazla hidrojen üretebiliyor. Bu da derinlerdeki biyosferin, yeryüzünden tamamen izole biçimde yaşamını sürdürebilmesine imkan tanıyor.
Uzmanlar, söz konusu bulguların yalnızca Dünya’da yaşamın kökenine dair yeni ipuçları sunmakla kalmadığını, aynı zamanda evrende başka yaşam formlarının varlığına dair araştırmalar için de kritik önemde olduğunu ifade ediyor.
Kaynak: M5 / SCMP