Analiz: İran'ın gelişen füze ve nükleer gücü bölge için ne anlama geliyor? - M5 Dergi
DünyaÖne Çıkan

Analiz: İran’ın gelişen füze ve nükleer gücü bölge için ne anlama geliyor?

Abone Ol 

1980’lerden itibaren füze çalışmalarına başlayan İran, Orta Doğu’nun en çeşitli füze envanterine sahip ülke konumunda. Tahran yönetimi, kısa menzilli ve orta menzilli balistik füzelerinin yanı sıra seyir füzelerini de kullanmaya ve geliştirmeye devam ediyor.

İran’ın balistik füze programının kökeninde 1980’de başlayarak 1988 yılına kadar devam eden İran-Irak savaşı yatıyor.

Savunma Tr’de yer alan “SavunmaTRRapor: Dünden Bugüne İran’ın Füze Programı” başlıklı habere göre; 8 yıl süren savaşta kazanılan tecrübeler ve devrimin ardından Batı ülkeleri tarafından uygulanan yoğun ambargo İran’ın balistik füzelere olan ihtiyacını açıkça ortaya koydu ve bu dönemin ardından uygulamaya başlayacağı yeni askeri doktrinin temellerini oluşturdu.

1979’daki İslam Devrimi ile beraber Batı ile ilişkiler kopmuş, İran Hava Kuvvetleri “derin taarruz kabiliyetini”  eğitim ve silah eksikliği nedeniyle kaybetmişti.

Irak ise sahip olduğu uzun menzilli balistik füzelerle başkent Tahran’ı dahi vurmuştu.

Tahran yönetimi o dönemde Irak’ın füze saldırılarına karşı misillemede bulunmak ve caydırıcılığı sağlamak için dünya piyasasında füze aramaya mecbur kalmıştı.

İran ilk olarak “Scud” füzelerinin acil olarak tedarik edilmesine karar vermiş ve 1985 yılında İran Meclis Başkanı Haşimi Rafsancani liderliğindeki bir heyet Libya, Kuzey Kore, Suriye ve Çin’e giderek balistik füze talebinde bulunmuştu.

Libya, İran’ın talebini kabul ederek 300 kilometre menzile sahip ve 700-1000 kilogram arasında  savaş başlığı taşıyabilen sıvı yakıtlı Scud-Sb balistik füzelerinden bir miktar teslim etmişti. Ancak mevcut savaş ortamı nedeniyle İran’ın balistik füze stoğu hızla tükenmişti.

Başka bir tedarikçi arayışına giren İran, Kuzey Kore ile görüşmelere başlamış ve bu kapsamda Tahran yönetimi, teknoloji transferinde karşılığında Pyongyang yönetiminin uzun menzilli füze programını finanse etmeyi ve 100 adet Scud-B satın almayı teklif etmişti.

Kuzey Kore teklifi kabul ederek ilk part Scud-B füzelerini Temmuz 1987 yılında İran’a göndermişti.

trmilitarynews.com’da yer alan bilgiye göre; İran, 1994’te Scud-B füzesi Shahab-2’nin kendi versiyonunda üretimine başladı. Tahran, 1990’ların ortalarında ise Kuzey Kore’den No Dong füzesi aldı ve kendi füzesi Shahab versiyonunu geliştirmeye çalıştı. Bu yeni füzenin ilk başarılı testi 1998’de yapıldı.

İran, Shahab-3’ün birden çok başarılı testini yaptı ve 2004’te Shahab-3’ü daha doğru ve uçuşta izlemesi daha zor olacak şekilde modifiye etmeye çalıştı.

İran’ın Shahab-3’ü yardım almadan geliştirme hedefi ise daha uzun menzilli Ghadr-1’in üretimiyle neticelendi. İran, son yıllarda da Zülfikar füzesi olarak bilinen Shahab-3’ün yeni bir versiyonunu geliştirdi.

Tahran yönetimi ayrıca, Sejjil füze sistemi olarak bilinen Shahab-3’ün sağlam itici versiyonunu da geliştirdi.

Gzt’de yer alan Yusuf Sami Kamadan’ın, “İran’ın füzeleri” başlıklı yazısına göre; Tahran’ın füze testleri hiç durmadı.

2017 yılında orta menzilli balistik füze denemesi, gelen tepkilere cevap olarak 2018 yılında Devrim Muhafızları Ordusu Hava Kuvvetleri Komutanı’nın yılda 40-50 füze denemesi yapıldığını söylemesi, 2019 yılında yaptığı balistik füze denemesinin devamında gelen eleştirilere karşı İran Genelkurmay Başkanlığı yetkilisinin, balistik füze denemelerinin ülkenin savunma ihtiyaçları kapsamında normal bir faaliyet olduğunu açıklaması, 2020 yılında Hint Okyanusu’nun kuzeyinde füze denemelerinin yapılması, İngiltere Dışişleri Bakanlığı tarafından eleştirilen 2021 yılındaki deneme bunlardan sadece birkaçı oldu.

İRAN FÜZE PROGRAMINI GELİŞTİRMEYE DEVAM EDİYOR

Tahran yönetimi, savunma amaçlı füze programını geliştirmeye devam ediyor.

İran geçtiğimiz günlerde, “Fattah” adı verilen ve bin 400 kilometre menzile sahip olduğu belirtilen ilk yerli üretim hipersonik balistik füzesini tanıttı.

IRNA, Fattah füzesinin İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Devrim Muhafızları Ordusu komutanlarının katıldığı bir törende tanıtıldığını aktardı.

Devrim Muhafızları Hava-Uzay Komutanı Serdar Hacızade, İran’ın ilk hipersonik füzesinin tanıtım töreninde yaptığı konuşmada, “Fattah hipersonik füzesi dünyada eşi benzeri olmayan bir füze. Bu füzenin tanıtılmasıyla İran, bu teknolojiye sahip dört ülkeden biri oldu. Fattah füzesi bulundurduğu teknoloji sayesinde onu yok edebilecek bir füze savar yok. Fattah füzesi farklı yön ve yüksekliklerde hareket ettiği için hiçbir füze tarafından imha edilemez” dedi.

İran, geçtiğimiz ay da 2 bin kilometre menzile sahip yeni balistik füze denemesi gerçekleştirdiğini açıklamıştı.

Hayber (Hürremşehr-4) adı verilen orta menzilli balistik füze, başkent Tahran’da üst düzey askeri yetkililerin katılımıyla düzenlenen programla tanıtılmıştı.

Törende konuşan Savunma Bakanı Muhammed Rıza Aştiyani, “İran’ın düşmanlarına mesajımız; ülkeyi ve kazanımlarını savunacağımızdır, dostlarımıza mesajımız ise bölgesel istikrara katkı sağlamayı istediğimizdir” ifadelerini kullanmıştı.

İran, mart ayında ise hareket halindeki deniz araçlarını imha edebilen, ses hızından 8 kat daha süratli hareket eden “hipersonik balistik füze” ürettiğini duyurmuştu.

Füzenin testlerinin başarıyla sonuçlandığını ve seri üretime geçildiğini söyleyen İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri, “İran bu tür füzeleri üreterek bu füzelere sahip olan üç ülkeden biri oldu” demişti.

ABD, İRAN’IN FAALİYETLERİNE TEPKİLİ

İran’ın füze teknolojisini geliştirmesi, Orta Doğu ve ABD için ciddi bir tehdit oluşturuyor.

İran ile Batı arasında 2015 yılında nükleer müzakerelerde anlaşma sağlanmıştı. Anlaşma özellikle de nükleer başlık taşıyabilen, uzun menzilli füzeleri tavsif eden balistik füze kullanımı noktasında İran’a bazı kısıtlamalar getiriyordu. İran bu şartlara uyacak karşılığında da 40 yıldan uzun süredir uygulanan ambargolar kalkacaktı.

Ancak süreç hiç de öyle ilerlemedi. Müzakerelerde varılan anlaşmadan kısa bir zaman sonra İran, balistik füze testi yaptığını duyurdu.

Mayıs 2016’da bizzat resmi makamlar tarafından yapılan açıklamada, İran’ın 2 bin kilometre menzilli, 8 metre sapma oranına sahip balistik füze denemesi yaptığı belirtildi. ABD ise bunun BM Güvenlik Konseyi’nin 2231 sayılı kararının ihlali olduğunu bildirdi.

2018 yılında ise dönemin ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray’da düzenlediği basın toplantısında, İran’la yapılan nükleer anlaşmadan çekildiklerini duyurarak anlaşmanın ABD için büyük bir utanç olduğunu söyledi.

Bundan sonra da İran nükleer çalışmalarına kaldığı yerden devam ederek nükleer bomba yapımında kullanılan uranyum zenginleştirme faaliyetlerine hız kazandırdı.

Ortak Kapsamlı Eylem Planı, İran’ın nükleer programını kısıtlıyordu ancak Washington yönetiminin anlaşmadan çekilmesi, İran’ın nükleer programa yeniden başlayabileceği ihtimalini doğurdu.

ABD ise İran’ın balistik füze programının ilerlemesini engellemek, füzeleri ve ilgili teknolojiyi diğer ülkelere yaymasını önlemek için yaptırımlar dahil olmak üzere çeşitli yöntemler üzerinde duruyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matt Miller, İran’ın iki bin kilometre menzilli yeni balistik füzesini sergilemesinin ardından yaptığı açıklamada, “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2231 no’lu kararı kapsamında İran’ın füze programıyla ilgili faaliyetlerine getirilen kısıtlamalara rağmen, İran yabancı tedarikçilerden çeşitli füze teknolojileri elde etmeye ve kararın hükümlerine meydan okuyarak balistik füze testleri yapmaya devam ediyor. Daha önce de söylediğimiz gibi, nükleer silah sahibi bir İran muhtemelen daha da provokatif davranacaktır, bu yüzden İran’ın nükleer silah edinmesini önleme konusunda bu kadar kararlıyız” dedi.

Geçtiğimiz günlerde ise ABD, Pekin’deki İran askeri ataşesi de dahil olmak üzere Tahran’ın füze ve askeri programları için bir tedarik ağı yürütmekle suçladığı İran, Çin ve Hong Kong’daki 10’dan fazla kişi ve kuruluşa yaptırım uyguladı.

Şarku’l Avsat’ın aktardığına göre; ABD Dışişleri Bakanlığı sözcülüğünden yapılan yazılı açıklamada, “ABD, İran’ın satın alma ağlarını bozmak için elindeki her aracı kullanma kararlılığını sürdürüyor ve İran’ı eylemlerinden sorumlu tutmak için müttefikler ve ortaklarla birlikte çalışıyor” denildi.

Bölgede artan silahlanma yarışı, Orta Doğu NATO’su, ABD ve İsrail’in arkasında olduğu İran karşıtı koalisyonun güçlenmesini sağlıyor.

Washington yönetimi, İran’ı nükleer silah edinmekten alıkoymak için bölgede Tahran karşıtı bir cephe oluşturuyor. Bu tehditler ise İran’ın nükleer güç olma isteğini artırıyor.

Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle Batı’nın ve Orta Doğu’nun İran ile askeri çatışmaya girmesi şimdilik imkansız. Ancak Tahran yönetiminin füze programları ABD’nin yakın takibinde.

İran da modern savunma sistemlerini aşabilecek güce sahip füzeler geliştirerek Tel Aviv ve Washington yönetimini açık açık tehdit ediyor.

İran her ne kadar nükleer silah geliştirdiği iddialarını reddetse ve ülkeye uygulanan ekonomik yaptırımların kaldırılması için nükleer anlaşmayı tekrar yürürlüğe koymaya olumlu baktığını açıklasa da Washington yönetimi Tahran’a inanmıyor.

İlerleyen zamanda ABD’nin, İran’ın balistik füze programının ilerlemesini engellemek için uyguladığı yaptırımları artırması ve bölgedeki müttefiklerine güçlü hava savunma sistemleri sağlaması bekleniyor.

Kaynak: IntellStrategy

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close