İsrail'in yeni hedefi Batı Şeria - M5 Dergi
DünyaÖne Çıkan

İsrail’in yeni hedefi Batı Şeria

Abone Ol 

Filistinli grupların 7 Ekim’de İsrail yerleşimlerine yönelik saldırılarının ardından Batı Şeria’da Filistinlilerin öldürülmesi ve gözaltına alınması ‘korkutucu’ şekilde arttı.

İşgal altındaki Batı Şeria’da yaşayan Filistinliler, son iki hafta içinde Filistin karşıtı şiddetin ve toplu gözaltıların “korkutucu” bir şekilde tırmanmasına tepki gösteriyor.

İsrail güçleri, Hamas’ın silahlı kanadının İsrail’in güneyinde ölümcül bir sürpriz operasyon gerçekleştirdiği 7 Ekim’den bu yana Batı Şeria’da onlarca kişiyi öldürdü ve en az 870 Filistinli sivili gözaltına aldı.

Saldırıda Hamas binlerce roket fırlattı ve İsrail’e kara, hava ve deniz yoluyla savaşçılar gönderdi. Saldırıda en az 1.400 İsrailli öldürüldü ve rakam tam olarak belli olmasa da en az 199 İsrailli esir alınarak Gazze’ye götürüldü.

İsrail saldırıya Gazze Şeridi’ne yönelik hiçbir hedef gözetmeyen şiddetli bombardımanla karşılık verdi ve 1.500’den fazlası çocuk olmak üzere en az 3.785 Filistinliyi öldürdü.

Aynı dönemde İsrail güçleri Batı Şeria’da sıkı bir tecrit uygulayarak yerleşimleri kapattı, köy ve kasabaların girişlerine bariyerler ve beton bloklar yerleştirdi ve kendisine karşı çıkan protestoculara ateş açtı.

İsrail işgali altındaki Batı Şeria’da son iki hafta içinde aralarında yaklaşık 20 çocuğun da bulunduğu en az 73 Filistinli İsrail ateşiyle öldürülürken 1.300’den fazla Filistinli de yaralandı.

“Sakat kalmaları için özel olarak dizlere ateş ediyorlar”

Filistinli tıbbi kaynaklara göre, genç erkeklere ateş eden İsrail güçleri, baş, boyun ve göğüs gibi vücutlarının üst kısımlarını hedef alırken, yaraların çoğu kalıcı sakatlık amacıyla dizde yoğunlaşıyor. Kullanılan mermilerden bazıları uluslararası yasaklı patlayıcı mermilerdir.

Bu arada, “Arij” olarak bilinen Uygulamalı Araştırma Enstitüsü, Yahudi yerleşimci saldırılarının da 7 Ekim’den bu yana yüzde 40 arttığını söylüyor.

Rehin tutulan aileler

Filistinli Mahkumlar Derneği sözcüsü Emeni el Sarahne Middle East Eye’a yaptığı açıklamada son gözaltıların “korkutucu” olduğunu, çünkü her gün yapıldığını ve onlarca eski mahkumu, aktivisti ve milletvekilini hedef aldığını söyledi.

Sarahne, Filistinli Mahkumlar Derneği’nin hızla artan tutuklu sayısını kaydetmeye çalıştığını, ancak tutuklama hacminin katlanarak arttığını ve tam olarak belgelenmesinin zor olduğunu söyledi.

“Bu sayılara İsrail’in 7 Ekim’den bu yana binlerce kişiyi tutukladığını söylediği Gazze Şeridi’nden işçiler dahil olmadığı gibi, o gün Gazze Şeridi’ni çevreleyen yerleşimlere girebilen savaşçıların ya da Şerit vatandaşlarının sayısı da dahil değil” diye ekledi.

Ancak Sarahne asıl endişe verici olanın gözaltındakilere uygulanan şiddet ve tutuklamalar sırasında yaşanan insan hakları ihlalleri olduğunu söyledi.

Gözaltına alınanların yüzde 80’inin tutuklama sırasında dayak ve kötü muameleye maruz kaldığını, gözaltına alındıktan sonra da uzun süre kelepçeli ve gözleri bağlı tutulmak gibi insanlık dışı koşullara maruz kaldığını belirtti.

“Bir eve yapılan her tutuklama baskınında, İsrail askerleri teftiş bahanesiyle kasıtlı olarak mobilyaları tahrip ediyor ve bazı eşyalara el koyuyor” diye ekledi.

STK ayrıca, diğer aile üyelerine teslim olmaları için baskı yapmak amacıyla yaşlarına bakılmaksızın birçoğu rehin tutulan tutukluların ailelerine yönelik istismar olaylarını da belgeledi.

Çoğu, aranan kişiler üzerinde bir baskı aracı olarak gözaltında işkence ve aşağılayıcı muameleye maruz kalmaktadır.

Sarahneh sözlerini şöyle noktaladı: “İsrail’in Filistinlilere yönelik ırkçı kararlarına uluslararası kamuoyunun göz yumması nedeniyle, önümüzdeki günlerde daha büyük ve daha şiddetli tutuklama kampanyalarıyla karşı karşıya kalacağız gibi görünüyor.”

Middle East Eye’a konuşan 30 yaşındaki Eman Mansur, İsrail ordusunun Nablus kentindeki evine üç gün boyunca baskın düzenlediğini ve altı ay önce İsrail hapishanelerinden salıverilen kocası Amir Shtayyeh’i gözaltına aldığını söyledi.

Mansur, kocasını bulamayan askerlerin onu teslim olmaya zorlamak için “evin içindeki eşyaları tahrip ettiklerini ve evin altını üstüne getirdiklerini” söyledi.

Mansur, “Eve üç kez girdiler ve her seferinde her şeyi tahrip ettiler ve çocuklarımı korkuttular. Kocam bizi bu günlük dehşetten korumak için Huvvara askeri kampına teslim olmak zorunda kaldı” dedi.

Kaynak: Middle East Eye, Mepa

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close