[ANALİZ] ABD Suriye’de aktif müdahale diplomasisi başlattı, hedef tehlikeli! - M5 Dergi
Öne ÇıkanStrateji Analiz

[ANALİZ] ABD Suriye’de aktif müdahale diplomasisi başlattı, hedef tehlikeli!

Abone Ol 
  • ABD’nin Ankara Büyükelçisi/Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile CENTCOM Komutanı Amr. Brad Cooper’in sürdürdüğü atak diplomasi, Şam-Halep arasında tıkanmış istikrar sürecini canlandırma amaçlı. Bu sürecin devamı, Türkiye sınırlarında bir PKKYPG özerk devlet yapılanmasını işaret ediyor…

ARDAN ZENTÜRK / M5 Dergi Genel Yayın Yönetmeni

Amerika Birleşik devletleri Ankara Büyükelçisi ve Başkan Trump’ın Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile Amerikan Merkez Kuvvetler-CENTCOM Komutanı Amr. Brad Cooper’ın Suriye’de başlattıkları aktif müdahale süreci  Türkiye’nin sınırlarında “fiili devlet” yapılanması riskini yükseltti.

Öncelikle, Barrack-Cooper ikilisinin birlikte sergiledikleri görüntü, Amerikan yönetimi içinde patlak vermiş fikir ayrılıklarının bir senteze ulaştığını göstermesi açısından önemli. Amerikan Dışişleri Bakanlığı, Büyükelçi Barrack üzerinden, aylardır, Türkiye’yi de rahatlatan bir şekilde Suriye’de bölücü hareket tarafından sözü edilen ademi merkeziyete karşı çıkan ve “güçlü merkezi yönetim” ilkesini savunan mesajlar veriyordu.

Amerikan Savunma (Savaş) Bakanlığı Pentagon ise, görevine yeni başlayan Komutan Brad Cooper’ın bölgeye ilk ziyaretinden bu yana, bu coğrafyada CENTCOM tarafından yapılandırılmış 100 bin personelli “ordunun” geleceğinin pazarlık konusu olmadığını, günümüzde Suriye Demokratik Güçleri (SDG) olarak adlandırılan PKKYPG unsurlarının varlığını koruyacağının kararlı işaretini verdi.

Amerikan sisteminde sesi güçlü çıkan taraf, Pentagon olduğu için, Brad Cooper’ın yanına eşini alarak gerçekleştirdiği ve Suriye -geçici- Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara tarafından en yüksek protokol ile ağırlandığı Şam ziyaretinde Büyükelçi Barrack’ın görülmemesi dikkat çekiciydi.

Pentagon’un Suriye’deki ağırlığının artması, Washington’daki güçlü İsrail lobisinin de istediği süreçti, İsrail, Türkiye sınırında, Suriye topraklarının üçte birine hakim, 100 bin kişilik “Amerikan yapımı ordunun” kendi güvenliği için de önemli garantör güç olduğunu her zaman söyledi…

Hakan Fidan-Tom Barrack ikilisinin baskısıyla 10 Mart’ta Mazlum Abdi ile Ahmed el-Şara arasında imzalanan anlaşmanın bugüne kadar bir türlü ilerlememesinin ana nedeni zaten, Suriye ile bağlantılı güçler arasındaki bu radikal farklılıklardı…

https://twitter.com/M5Dergi/status/1975595206411186686
  • HALEP ÇATIŞMASI BİR DÖNÜM NOKTASI OLUŞTURDU…

Suriye eski diktatörü Beşar Esed’in 8 Aralık 2024 günü Rusya’ya kaçmasına kadar varan gelişmelerin kritik merkezi olan Halep, bugün de Suriye iç dengeleri açısından önemli bir zemin oluşturuyor. Esed, Halep düştüğü an kaçmaya karar verdi, geçtiğimiz Pazar günü itibariyle aynı kentte yaşanılan çatışmalar, kuşkusuz, Suriye’nin geleceğine dönük bir “istikrar planının” devreye girmesine neden olacak…

Plan, aslında, Büyükelçi Barrack’ın son dönemde ademi merkeziyete kapı aralayan ve SDG unsurlarının “komuta özerkliğini koruyarak” planlanan Suriye iç güvenlik yapılanmasının bir unsuru olmasını amaçlayan açıklamalarıyla ortaya çıkmış durumda…

ABD-İsrail ittifakı, Suriye’nin bu aşamada parçalanmasının bölgede yaratacağı tsunamiyi göğüsleyemeyeceklerini hesaba katıyor. Aynı ittifak, Türkiye’nin güçlü aktör olduğu bir merkezi yönetimin varlığını da önlemekte kararlı. “Ilımlı ademi merkeziyet”in hakim olduğu SDG’nin varlığını koruduğu, kuzeydoğu Suriye’de yapılandırılmış bölgesel otoritenin özerk olarak çalışmalarını sürdürdüğü bir Suriye -şimdilik- hedefleniyor. Bu, Türkiye açısından zaten siyasi varlığını sergilemekte olan PKK-devletinin güçlenmesi yönünde yeni bir aşama olarak kabul edilmelidir.

  • SON GÜNLERİN KRONOLOJİSİ ÖNEMLİ…

6 Ekim- Tom Barrack/Brad Cooper ikilisi Suriye kuzeyinde Mazlum Abdi, bölgesel yönetim dış işleri sorumlusu  İlham Ahmed ve PKK’nın kadın savaş grubu YPJ “komutanı” Rohlat Efrin ile bir araya geldiler.

7 Ekim- Amerikalı ikili ile görüşen PKKYPG kadrosu, Şam’da Ahmed el-Şara ve Suriye Dışişleri Bakanı Hasan el-Şeybani ile buluştu, toplantıya Barrack’ın da katıldığı bildirildi.

7 Ekim akşam saatlerinde Barrack/Cooper ikilisi bu kez Suriye lideri el-Şara tarafından kabul edildi.

Yaşanılan bu gelişmeler, Amerikan yönetiminin Suriye’de “aktif müdahale diplomasisini” sivil/asker işbirliğinde sürdürmekte kararlı olduğun göstermesi bakımından önemlidir.

Belli ki, Amerikan-İsrail ittifakı, Türkiye’nin Suriye’deki siyasi gücünü törpüleyerek, Şam-Haseke hattında yeni bir anlaşmanın yolunu açmakta kararlıdır…

  • DÖRT MADDELİK BİR SÜREÇ…

Amerika’nın doğrudan müdahalesi ise Halep’teki çatışmanın bir ateşkes anlaşması ile sonlanması dikkat çekicidir. Taraflar, bunun, dış müdahale sonucu olduğunu kabul etmektedir. Nitekim, son görüşmelerden sonra “Rojava yönetimi” olarak da adlandırılan PKKYPG yönetiminin açıklamasında, “Bu diyolagdaki temel destekleri için Amerikan ve Fransız yönetimlerine teşekkür ederiz” demesi güçlü bir ipucudur.

Yaşanılan süreçte iki tarafın üzerinde anlaştıkları tek konu hızlı ateşkes olsa da, tartışmayı sürdürdükleri konular dikkat çekici:

  1. Askeri güçlerin birleştirilmesi. Şam, Türkiye’nin baskısıyla SDG’nin komuta düzeninin ortadan kalkarak Suriye iç güvenliğine dahil olmasını, Haseke ise, emir-komuta zincirini koruyarak SDG’nin bir ordu olarak bu sistem içinde Irak’taki peşmerge gibi var olmasını savunuyor.
  2. Anayasa değişikliği. Haseke, Şam tarafından ilan edilen anayasa taslağına Nusayri, Hıristiyan, Dürzi toplumları ile birlikte karşı. Laik ve özellikle kadının toplum içindeki yerini güçlendiren bir anayasa istiyor, uzlaşma yaşanabilir.
  3. Göçmenlerin dönüşünde ortak çalışma ve İŞİD terörü ile mücadele. İki tarafından en kolay anlaşıp birlikte çalışabileceği alan olarak olarak değerlendiriliyor.
  4. TALABANİ’DEN AL HABERİ: IRAK MODELİ…

Bu arada Erbil’de süren MERI forumunun “Değişen Irak Manzarasında Kürdistan Bölgesi” oturumuna katılan Kürdistan Yurtseverler Birliği lideri Bafıl Talabani, Halep’teki gerilimin azalmasını olumlu karşıladığını ve ABD Temsilcisi Tom Barrak, Demokratik Suriye Güçleri (DSG) Genel Komutanı Mazlum Abdi ile Fransız arabulucuların çabalarını takdir ettiğini belirtti.

Talabani, PKK ile uzun süredir yaptığı ittifak ve özellikle Amerikalılar aracılığıyla Mazlum Abdi ile geliştirdiği dostluk ile tanınıyor.

Talabani, Şam ile SDG arasında “uygun bir diyalog” kurulması gerektiğini vurguladı. SDG ile Şam’ın ilişkilerine dair şunları söyledi:
“Şam’ın DSG’den beklentileri gerçekçi olursa ve sabırlı olabilirse, birlikte çalışabileceklerine inanıyorum. Mantıksız talepler olursa DSG bunları yerine getirmez ve ben de onları buna teşvik etmem.”

Talabani, uygun talepleri ise şu şekilde açıkladı: “Kürt bölgelerine özerklik tanınması, dil ve kültürün korunması, güvenlik kurumlarının oluşturulması ve istihbarat ile askeri yapılarla entegrasyon sağlanması.”

Talabani, Suriye için ulusal bir projenin önemine değinerek, Irak’taki federal modelin gerekli uyarlamalarla Suriye için uygulanabilir olduğunu söyledi. “Suriye, Irak gibi çeşitlidir. Irak modeli, küçük değişikliklerle Suriye için en gerçekçi yoldur.”

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close