Bilim insanlarından yeni teori: Evrenin oluşumunda kütleçekim dalgaları
Yeni teoriye göre evrenin doğuşunda kütleçekim dalgaları belirleyici rol oynadı; galaksilerden yıldızlara kadar tüm yapılar bu dalgalanmaların tetiklediği yoğunluk farklarıyla oluşmuş olabilir.
Evrenin kökenine dair ortaya atılan radikal bir teori, galaksilerden yıldızlara ve gezegenlere kadar tüm kozmik yapının, uzay-zamanın doğal titreşimleri olan kütleçekim dalgaları (veya kütleçekimsel dalga) sayesinde ortaya çıkmış olabileceğini öne sürüyor. Bu yaklaşım, uzun süredir kabul gören standart Büyük Patlama modeline alternatif niteliğinde.
Standart modele eleştiri
Bilim insanları onlarca yıldır, evrenin çok kısa bir zaman diliminde aşırı hızla genişlediğini savunan “kozmik enflasyon” paradigması üzerine çalışmalar yürütüyor. Ancak bu model, çok sayıda varsayımsal parametreye dayanıyor. Bu durum, kuramın gerçekten öngörüler sunup sunmadığı yoksa yalnızca gözlemlere uyacak şekilde sonradan uyarlanıp uyarlanmadığı konusunda soru işaretleri yaratıyor.
Barselona Üniversitesi’nden ekip lideri Raul Jimenez, “Yeni model, uzay-zamanın kendisinin doğal kuantum salınımlarının, yani yerçekimi dalgalarının, galaksileri, yıldızları ve gezegenleri ortaya çıkaran küçük yoğunluk farklılıklarını tetiklemek için yeterli olduğunu öne sürüyor.” diyor.
Araştırmacılar, evrenin başlangıcını “De Sitter uzayı” olarak bilinen, genişleyen bir kozmik durumla açıklıyor. Bu yapının, kütleçekimi taşıdığı düşünülen varsayımsal “graviton” parçacıklarının yoğunlaşmış hali gibi düşünülebileceği belirtiliyor. Zamanla bu durum kararsız hale gelerek, güçlü kuantum etkileriyle kaotik bir evrene dönüşmüş olabilir.
Bu yaklaşım, bazı Büyük Patlama modellerinde gerekli görülen yüksek enerjili varsayımsal “inflaton alanı” gibi ek unsurları devre dışı bırakıyor. Yalnızca kütleçekim dalgalarının kendi başına maddenin evrende yapılar oluşturması için yeterli olabileceği savunuluyor.
Araştırma ekibinden Daniele Bertacca’ya göre modelin gücü, tek bir enerji ölçeğine dayalı, basit ve zarif yapısında yatıyor. Yani keyfi olarak ayarlanabilecek parametreler bulunmuyor.
Elbette bu teori de gözlemsel verilerle sınanmak zorunda. Araştırmacılar, modelin izlerinin özellikle kozmik mikrodalga arka plan ışıması (CMB) gibi “kozmik fosillerde”, evrenin büyük ölçekli yapısında ve ilkel kütleçekim dalgalarına dair ölçümlerde görülebileceğini düşünüyor.
Eğer bu teori doğru çıkarsa, evrenin doğumunu açıklamak için spekülatif unsurlara gerek kalmayacak, yalnızca kütleçekim ve kuantum fiziğine yönelik derin bir anlayış yeterli olacak. Bu da kozmolojide tamamen yeni bir dönemin kapısını aralayabilir.