Merak Edilenler: NATO ile Rusya Arasında Bugüne Kadar Neler Yaşandı? NATO ile Rusya Karşı Karşıya Gelebilir Mi? - M5 Dergi
Öne ÇıkanStrateji Analiz

Merak Edilenler: NATO ile Rusya Arasında Bugüne Kadar Neler Yaşandı? NATO ile Rusya Karşı Karşıya Gelebilir Mi?

Abone Ol 

Son dönemde Donbass’ta yaşanan olaylar üzerine Rusya ile Ukrayna arasındaki askeri gerilim tırmanırken, NATO ile Rusya’dan birbirlerine yönelik açıklamalar geliyor. Peki, Ukrayna ile Rusya arasındaki siyasi ve askeri krizde NATO’nun rolü nedir? NATO ile Rusya karşı karşıya gelebilir mi? NATO ile Rusya arasında bugüne kadar neler yaşandı?

17 Mart 1948 tarihinde Belçika, Fransa, Hollanda, Birleşik Krallık ve Lüksemburg tarafından Brüksel Anlaşması imzalandı. SSCB tehdidine karşı imzalanan bu anlaşma, NATO’nun kurulmasına bir hazırlık niteliğindeydi. SSCB tarafından gerçekleştirilen Berlin Ablukası, 1948 yılında Batı Avrupa Birliği’nin Savunma Organizasyonunun kurulmasına sebep oldu. Ancak taraf devletler, o dönem Sovyet askeri gücünün karşısında güçlü bir konumda değildi. Komünistlerin 1948 yılında Çekoslovakya’da gerçekleştirdiği askeri darbenin ardından, Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Ernest Bevin, SSCB’nin bölgedeki faaliyetleri karşısında Batılı ülkelerin bir araya gelerek ortak bir askeri strateji geliştirmesi gerektiğini söyledi.

Kuzey Atlantik Anlatlaşması, 4 Nisan 1949’da ABD, Danimarka, İtalya, İzlanda, Kanada, Norveç ve Portekiz tarafından imzalandı. İlk NATO Genel Sekreteri Lord Ismay, NATO’nun amacının, “Rusları dışarıda, Amerikalıları içeride ve Almanları aşağıda tutmak” olduğunu dile getirdi. Antlaşma bazı kesimler tarafından olumsuz karşılandı. Taraf ülkelerden İzlanda’da, tarafsızlık yanlısı ve üyelik karşıtı ayaklanmalar yaşandı. NATO’nun oluşturulması ile birlikte Kuzey Amerika ve Avrupa arasındaki iş birliğinin önemini ön plana çıkartan “Atlantikçilik” adlı düşünce tarzı ortaya çıktı.

NATO’ya üye olan ülkeler, herhangi üye bir ülkeye karşı yapılan silahlı saldırıyı tüm üyelere yapılmış sayacakları hakkında anlaşma sağladı. Bu durum ile birlikte, herhangi bir silahlı saldırı olması halinde her bir üye, saldırıya uğrayan üyeye yardım etme ve gerekli olması halinde silahlı saldırı düzenleme hakkına sahip oldu. Antlaşma kapsamında, saldırı gerçekleştiren saldırgana askeri bir eylem ile cevap verilmesi zorunlu olmasa da herhangi bir şekilde yanıt vermesi zorunlu oldu.

NATO’nun kurulması ile birlikte Sovyetler karşıtı blok güç kazandı. Amerika ile Avrupa ülkelerinin askeri bir ittifakta bir araya gelmeleri ile SSCB karşıtı ülkeler askeri faaliyetlerini artırdı. Özellikle Soğuk Savaş döneminde NATO, komünistler tarafından yönetilen ya da komünistlerin müdahale etmeye çalıştığı ülkelere karşı askeri hamlelerde bulundu. 1950 yılının Haziran ayında başlayan Kore Savaşı bunlardan biri oldu. NATO, SSCB tarafından yaygınlaştırılan komünizmin önüne geçmek için siyasi ve askeri çalışmalarda bulundu. SSCB ise Soğuk Savaş yılları boyunca askeri olarak gücünü artırmaya devam etti. Sovyet tehdidine karşı oluşturulan NATO, 1991 yılına kadar faaliyetlerini sürdürdü.

1991 yılında SSCB’nin dağılması ile birlikte en çok merak edilen konulardan biri NATO’nun tutumu oldu. Ekonomik olarak iflas eden ve siyasi olarak parçalanan SSCB’nin ardından Rusya Federasyonu kuruldu. Ancak SSCB’nin dağılması ve Rusya Federasyonu’nun kurulması NATO’nun kuruluş amacını ve politikalarını değiştirmedi. NATO, bölge üzerinde ve dünyadaki diğer ülkelerde, Rusya ve komünizm karşıtı politikalarını devam ettirdi.

SSCB’nin ardından büyük bir enkaz devralan Rusya, ilk Devlet Başkanı Boris Yeltsin ile yaralarını sarmaya çalıştı. 2000’li yılların başında Vladimir Putin’in Devlet Başkanı olması ile birlikte Rusya eski gücüne yavaş yavaş kavuşmaya başladı. Ekonomik olarak krizi geride bırakan Rusya, askeri faaliyetlerini sürdürerek yeniden dünyada önemli bir konuma geldi.

NATO’nun kendisine yönelik politikalarını ve eylemlerini yakından takip eden Rusya, bu durum karşısında askeri faaliyetlerine hız verdi. NATO’nun özellikle Romanya ve Bulgaristan gibi Doğu Avrupa ülkelerini ittifaka dahil etmesi Rusya tarafından tepki ile karşılandı. Son yıllarda NATO’nun, Gürcistan ve Ukrayna gibi Rusya’ya komşu olan ülkeleri ittifaka üye yapmak istemesi, Rusya’nın tedbirlerini artırmasına yol açıyor.

UKRAYNA KRİZİ ve NATO-RUSYA İLİŞKİLERİ

Ukrayna ile Rusya arasındaki siyasi ve askeri kriz uzun yıllardır devam ediyor. Ukrayna, Avrupa ve ABD yanlısı politikaları sebebiyle Rusya tarafından tehdit olarak görülüyor. Ukrayna’nın uzun senelerdir NATO ittifakına girmek istediği biliniyor ancak bu durumun, Rusya’nın baskısı ve askeri faaliyetleri sebebi ile yakın bir zamanda gerçekleşmesi beklenmiyor.

NATO üyesi olması halinde kendisine yönelik silahlı saldırının her bir üyeye karşı yapılmış kabul edileceğini bilen Ukrayna, Rusya tehdidi karşısında kendisini siyasi ve askeri olarak güvence altına almak istiyor. Geçtiğimiz günlerde açıklamalarda bulunan Ukrayna’nın Almanya Büyükelçisi, “NATO’ya üye olamamamız durumunda, yeniden nükleer silah üretmek zorunda kalabiliriz” şeklinde konuşmuştu.

Rusya ise Karadeniz’in bir NATO gölü haline gelmesini ve NATO’nun Rusya’yı çevrelemesini istemiyor. Romanya ve Bulgaristan’ın NATO’ya üye olmasına Rusya, Kırım ve Sivastopol’u ilhak ederek karşılık vermişti. Rusya’nın bu ilhakları, siyaset uzmanları tarafından NATO ve ABD’ye karşı verilen bir gözdağı şeklinde yorumlanmıştı.

Ukrayna’nın doğusundaki Donbass’ta tırmanan askeri gerilim, Ukrayna’nın NATO’ya üyeliği konusunu yeniden gündeme getirdi. NATO ile Ukraynalı yetkililerin yanı sıra Rusya’dan da konu hakkında birtakım açıklamalar geldi.

Rusya Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Pyotr İlyiçev, “Kiev ve NATO ülkeleri Rusya karşıtı propaganda kampanyalarına ve askeri hazırlıklarına devam ediyor. Sonuç olarak bunlar yalnızca Donbass’taki gerginliğin tırmanmasına sebep oluyor. Bu bağlamda onları Ukrayna’nın doğusundaki duru daha da istikrarsızlaştıracak eylemlerden kaçınmaya çağırıyoruz” şeklinde konuştu.

Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ise NATO’nun son zamanlarda Rusya karşıtı eylemleri hakkında konuştu. Şoygu, “Orta Doğu ve Kafkaslar’daki bir dizi ülkede durumun istikrarsız olduğu gözleniyor. NATO’nun bu bölgelerdeki durumun normalleştirilmesine karşı koyma girişimleri, bizi simetrik stratejik çevreleme önlemleri almak ve Rusya’nın Güney Askeri Bölgesi’ndeki birliklerin muharebe kabiliyetlerini artırmak zorunda bırakıyor” açıklamalarında bulundu.

NATO ile RUSYA GERİLİMİ ARTABİLİR

Ukrayna’daki askeri hareketlilik ve taraflardan gelen karşılıklı açıklamalar, önümüzdeki dönem içerisinde Rusya ile NATO arasındaki gerilimin artmasına neden olabilir. NATO ülkelerinin Karadeniz’e savaş gemisi gönderme istekleri ve Ukrayna’ya destek açıklamaları, Rusya tarafından yakından takip ediliyor. NATO ülkeleri ise Rusya karşıtı adımlarını ve söylemlerini son dönemde artırmış bulunuyor. ABD Ukrayna’nın doğusundaki askeri hareketlilik için Rusya’ya “Niyetini belli et” çağrısı yaparken, Avrupa ülkeleri ise Rus diplomatları sınır dışı etme kararları alıyor.

Donbass’ta yaşanan askeri gerilim devam ederken Ukrayna’nın NATO üyesi olması, Rusya’nın siyasi ve askeri olarak sert tepkiler göstermesine yol açabilir. Bu durum ise bölgede askeri bir savaş yaşanma neden olabilir.

Abone Ol 

İlgili Yazılar

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close