Dünya Barışı Üzerine: Fırtına Öncesi Sessizlik mi? - M5 Dergi
Makaleler

Dünya Barışı Üzerine: Fırtına Öncesi Sessizlik mi?

Abone Ol 

Dünya barışı üstüne düşünce üretirken, dikkate almamız gereken ilk noktalardan biri, olumlu barış ve olumsuz barış ayrımı olacaktır. Kabaca tariflersek, olumsuz barış, savaşın şu an olmama durumudur; çatışmasızlığa karşılık gelir. Bir ateşkes söz konusudur; ancak bunun kalıcı olup olmayacağı belli değildir. Bir ateşkes, barışa da evrilebilir; savaşa da…

Olumlu barış ise savaş kurumlarının barış için yenilenip güncellenmesiyle ortaya çıkar. Örneğin, büyük devletler, uzak bir coğrafyada çıkarları için vekaleten savaşıyorlarsa (Vietnam örneğini anımsayalım), buradaki geçici bir çatışmasızlığın barışa evrilme olasılığı çok düşüktür.

Onların bakışının değişmesi ve böylelikle savaşa hizmet eden eğitim, medya, hukuk vb. kurumların barışa hizmet etmek üzere güncellenip geliştirilmesi gerekir ki bunun çok zorlu bir iş olduğunu Nepal gibi örneklerde görebiliyoruz. Nepal’de halk savaşıyla krallık devrildi; yeni anayasanın yapılabilmesi için 10 yılın geçmesi gerekti; ülke hâlâ tümüyle barış inşasından uzak.

DAĞILIM EŞİTSİZLİĞİNDEN
EKONOMİK YIKIMA

İkinci bir nokta, barışın dünyada eşit olarak dağılmadığı olacaktır. Avrupa genellikle savaşlarını başka coğrafyalarda yaptırır; kendi içindeki barışın bedelini başka ülkeler öder. Üçüncüsü, savaş gibi dış göstergelerle iç savaş ve cinayet oranları gibi iç göstergeleri ayrıca değerlendirmemiz gerekir (bu konuyu aşağıda ayrıntılandıracağız).

Dördüncüsü, dünya barışını öznesiz, kendiliğinden gelişen bir süreçten çok, öznelerarası mücadelelerinin bir sonucu olarak değerlendirmek gerekir. Tarihte barış, insanlık için, savaştan her zaman çok daha iyi olsa da; savaştan çıkarı olanların borusu yine her zaman barışseverlerin çağrılarına göre daha çok ses çıkarmıştır. Silah üreticileri ve onların lobileri devasa bir çıkar ağı oluşturmaktadır. Dolayısıyla, bir dünya barışı tartışması, silah üreticilerini tek tek çözümlemeden eksik kalacaktır. Beşincisi, savaşın kısa erimde hükümetlere taze kan sağladığını, tehdit algısıyla iktidarlarını uzattığını, uzun erimde ise ülke ekonomilerinin yıkımına yol açtığını görüyoruz.

OYUN KURAMI: DUVARDA ASILI
SİLAH HER ZAMAN PATLAMAZ

İşin bir de oyun kuramı var: Bir kez bir güç iyice silahlandı mı, başkaları da onu izleyecektir. Bir taraf, 1 silah aldıysa, diğer taraf 2 alacaktır. Bunu gören ilk taraf, 2 silah daha alacaktır; diğer taraf da eksiğini telafi etmek için en az 2 tane daha alacaktır. Bu böyle, en basit ifadeyle -ki hayat, elbette bu basit ifadelerden çok daha karmaşıktır- n’e karşı (n+1) olarak devam eder. Böylece bir şiddet sarmalı ortaya çıkar.

Silahlar, birçok örnekte, kullanılmayacak olsa da onların tek başına varlığı, caydırıcı etki yapar ve savaşı önler. İronik ve karşıtlamsal (paradoksal) bir biçimde, silahlar her zaman savaşa yol açmaz; kimi zamanlarda, barışı güvence altına alır.

Rus oyun yazarı Anton Çehov’un “Birinci perdede duvarda silah asılı ise sonuncu perdede o silah patlamalı” biçimindeki ünlü sözü, bu açıdan, dünya barışı için geçerli değildir. O silah nadir olarak patlar; birçok durumda, patlama olasılığı ve bunun getirdiği tehdit algısı, onun patlamamasını sağlar. Bunun için ilk akla gelen örnek, Kuzey Kore’dir.

Şimdi bu noktaları ve benzer konuları daha da ayrıntılandırmak için, ‘Küresel Barış Göstergesi 2019’ raporunu değerlendirelim.

TEMSİLİYET EKSİĞİ: DÜNYAYI TEMSİL ETTİĞİNİ
SANMANIN ‘DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ’

‘Küresel Barış Göstergesi’ raporu, 13 yıldır, Sydney merkezli Ekonomi ve Barış Kurumu tarafından hazırlanıyor. Kurumun uzmanları arasında Yeni Zelanda, İngiltere, İsveç, İspanya ve Rusya’dan uzmanlar bulunuyor. Dünya ölçeğinde düşünürsek, bu temsiliyet eksikliği, haklı bir eleştiri noktası olacaktır. Heyette Güney Amerika, Asya ve Afrika’dan uzman isimleri görmüyoruz. Ama buna karşın, bu eski sömürgelerin çoğunlukta olduğu 3 kıta hakkında konuşmaktan geri durmuyorlar.

Temsiliyeti olmayan kıtalardaki toplam nüfus 6 milyarlık; heyette temsiliyeti olan kıtalar ise 1,5 milyarlık bir nüfusa karşılık geliyor. Dolayısıyla aslında bu kurumun ta kendisi, bir barış kurumu olmaktan uzak; çünkü barış ne azınlık ne de çoğunluğun bilgi tekelinde yeşerebilir bir ağaçtır. Ayrıca heyetteki temsiliyet, çoğunlukla en yüksek barış düzeyine sahip ülkelere karşılık geliyor. Göstergeler oldukça kapsamlı; dolayısıyla “kendi ülkelerini kayırıyorlar” gibi bir iddiamız bulunmuyor; fakat barış düzeyi düşük ülkelerin temsiliyeti de bulunmuyor. Eşit temsiliyetin olmadığı bir iklimde barış büyüyemez.

Kurumun eleştiriye özeleştiriden başlaması gerekiyor; bir atasözümüzün dediği gibi, “önce çuvaldızı kendine batır”; bu savaşlarla dolu dünyanın neresindeyim, bir barış kurumu olsam da bu savaşlarda bir payım var mı? Onunla orantılı bir sorumluluk almam söz konusu mu? Daha iyisini yapabilir miydim?” gibi soruların sorulması gerekiyor.

Örneğin, dünyanın bugün en çatışmalı bölgelerinden çoğunun bu kötü hali, bu heyetteki uzmanların ülkelerinin müdahalesi ve çıkar kavgasıyla yakından ilişkili. Buna girmeyen bir barış kurumu, eksik kalmanın ötesinde yanıltıcı olacaktır.

DÜNYA BARIŞ GÖSTERGESİ

Şimdi de ‘Dünya Barış Göstergesi’ sıralamalarının dayandığı ölçütlere bakalım: Göstergenin hesaplanmasında 3 alan söz konusu. Bunlar ve bileşenleri şöyle:

1- Sürmekte Olan Ülke İçi ve Ülke Dışı Çatışmalar:

İç çatışma sayısı ve süresi
Örgütlü dış çatışma sonucu ölüm sayısı
Örgütlü iç çatışma sonucu ölüm sayısı
Dış çatışmaların sayısı, süresi ve bunlarda oynanan rol
Örgütlü iç çatışmanın yoğunluğu
Komşu ülkelerle ilişkiler

2- Toplumsal Güvendelik ve Güvenlik:

Toplumda algılanan suç düzeyi
Toplam nüfusta sığınmacıların ve ülke içinde yerinden yurdundan olmuşların/edilmişlerin yüzdesi
Siyasal istikrarsızlık
Siyasal terör ölçeği
Terörizmin etkisi
100 bin kişi başına düşen cinayet sayısı
Şiddet suçları düzeyi
Şiddet içeren protesto olasılığı
100 bin kişi başına düşen mahpus sayısı
100 bin kişi başına düşen güvenlik gücü sayısı (asker dışında)

3- Askerileşme:

Askeri harcamaların Toplam Yerel Üretim’deki (gayrısafi yurtiçi hasıla) yüzdesi
100 bin kişi başına düşen silahlı kuvvet sayısı (polis dışında)
100 bin kişi başına düşen silah dıştan alımı (ithalat) hacmi
100 kişi başına düşen silah dışa satımı (ihracat) hacmi
Birleşmiş Milletler barış koruma görevlerine mali katkı
Nükleer ve ağır silah kapasitesi
Küçük ve hafif silahlara erişim

BARIŞ AÇIĞI

Raporun ilgi çekici bulgularından biri, kimi ülkelerdeki barış göstergesi ve olumlu barış farkı. Bu ülkeler, barış göstergelerinde yukarıda ama olumlu barıştan, diğer bir deyişle kurumsallaşıp kalıcılaşma yolundaki barıştan uzaklar. Buna, ‘bütçe açığı’ ifadesinde olduğu gibi ‘barış açığı’ deniyor. Bu ülkelerde, barışın geçici olduğu düşünülüyor; buralarda yakın gelecekte çatışma bekleniyor.

Bir diğer bulgu da kalıcı barışın olmadığı coğrafyalarda ekonomik gelişmenin, halkın refahının da kalıcı olamaması… Ekonomi için barış şart. Çatışmalı bölgeler, çoğunlukla tarım ağırlıklı ekonomilere sahip; bunlarda barışın kurulması, ekonomilerinin hızla sanayi ve hizmet kesimlerine doğru genişlemesinin önünü açıyor.

Devamı M5 Dergisi Temmuz 2019 Sayısında…

Etiketler
Abone Ol 

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close