ABD ve Rusya Parantezinde Türk Füze Sistemlerinin Evrimi - M5 Dergi
Makaleler

ABD ve Rusya Parantezinde Türk Füze Sistemlerinin Evrimi

Abone Ol 

Türkiye’nin Kıbrıs açıklarında verimli hidrokarbon kaynakları keşfettiğini ve en rasyonel çözüm olarak bu kaynakları boru hattıyla Adana/Ceyhan/Yumurtalık’ta bulunan tesislere naklettiğini düşünelim. Ancak bunun sonucunda Doğu Akdeniz’deki düşman unsurlardan Adana/Ceyhan/Yumurtalık’ta bulunan dolum tesisleri ve limana yönelik füze saldırısı düzenlendiğini varsayalım.

Fırlatılan bir seyir füzesine hedefe 40 km yaklaşana kadar hava savunma sistemleriyle herhangi bir reaksiyon gösterilemez. Çünkü mevcut şartlarda Türkiye’nin hava savunma sistemleri 40 km’den itibaren devreye girebilmektedir ve ayrıca uzun menzilli hava savunma sistemleri bulunmamaktadır.

Düşman füzesi, hava savunmasında orta katman tabir edilen 40 km’ye ulaştığında, Hatay/Kırıkhan’da konuşlu MIM-23B HAWK Filo Komutanlığı bataryalarından ilk karşılık verilebilir.

Türkiye’nin envanterindeki HAWK füzelerinin menzilinin 40 km, etkili menzilinin ise 18 km olduğu ve Kırıkhan ile Yumurtalık arasındaki kuş uçuşu mesafenin 59 km olduğu düşünüldüğünde, orta menzilli hava savunma sistemleri bile böyle bir saldırıya karşı etkili bir karşılık veremeyebilir. Zira 1959 yılında ABD envanterine giren HAWK füzeleri, 2002 yılında envanterden çıkarılmış ve 2005’te Türkiye’ye hibe edilmiştir.

Böyle bir durumda son çare olarak Çok Alçak/Alçak İrtifa Hava Savunma Sistemleri devreye girer. 1-8 km’lik mesafeyi ifade eden bu katman, Türkiye’de 12,5 km etkili menzilli L70 ve 5 km etkili menzilli Oerlikon Uçaksavar Sistemleri, 4 km menzilli Korkut Alçak İrtifa Hava Savunma Sistemi yahut 8 km menzile sahip Atılgan Kaideye Monteli Stinger Füze Sistemleri, Zıpkın Monteli Stinger Füze Sistemi ile 8 km menzile sahip Rapier Füze Sistemleri tarafından korunmaktadır.

GEÇ KALMIŞ MİLLİLEŞME

Rusya’nın Hazar’dan fırlattığı Kalibr füzeleriyle Suriye’deki hedefleri vurduğu, Doğu Akdeniz’de kuşatmanın derinleştiği, İran’ın nükleer ve balistik yetenekleri ile Suriye’deki savaş düşünüldüğünde Türkiye’nin hava savunması konusunda ciddi bir açığının olduğu daha kolay anlaşılabilir. Füze sistemleri konusunda Türkiye’nin komşuları Suriye, İran hatta Irak’ın bile gerisinde kaldığı bir olgudur.

Soğuk Savaş’ın ardından jeopolitik değişimleri geç okuyan Türkiye, hava savunması konusunda 2000’lere kadar ciddi bir adım atamadı. Türk boğazlarından geçişi, ‘Yılda bir milyon çekik gözlü turist gelecek’, ‘eğlence merkezi olacak’ gibi magazine indirgenen uçak gemisi Varyag, Batılı kaynaklar tarafından Türk füze teknolojisinin kilometre taşı olarak kabul ediliyor.

Geminin boğazlardan geçişi karşılığında Türkiye’nin Çin’den füze teknolojisi aldığı artık bir sır değil. Aradan geçen 20 yılda Türkiye’nin füze programları konusunda güçlü bir başlangıç yaptığı ve gelecek açısından ümit vadeden bir seviyeye ulaştığı muhakkak.

İSRAİL’İN KIZGINLIĞI RUSYA’NIN TALİHİ

IAI Direktörü David Boublil ve Netanyahu’nun danışmanı Prof. Efraim Inbar ile Türkiye-İsrail ilişkileri konusunda Tel Aviv’de bir araya geldiğimizde iki ülke başkentleri ‘One Minute’ krizi nedeniyle alabildiğine gergindi. Ancak iki yetkilinin de öfkesi, Başbakan Erdoğan’ın İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez’e tepkisinden çok, kısa süre önce sonuçlanan tanksavar ihalesinin Rusya’ya verilmesi üzerine yoğunlaşmıştı. İsrail şirketi Rafael’in Spike füzesi Batılılara göre favoriydi; ancak ihalede Rus Kornet sistemleri ipi göğüsledi.

İsrailli her iki yetkili de Türkiye’nin nasıl olup da Rusya’dan silah aldığını, hatta bunun ‘NATO’ya ihanet’ olduğunu söyleyecek kadar ileri gitmişlerdi. Oysa aynı günlerde Yunanistan, Almanya’dan yüklü bir Leopard II teslimatı almıştı ve Türkiye’nin Atina’ya caydırıcı bir karşılık vermesi gerekiyordu. Üstelik Türkiye, Rusya’dan alınan Kornet sistemleriyle kendi füze sistemlerini geliştirme konusunda belli olanaklara sahip olacaktı.

TÜM SAVAŞLAR BİR FIRSATTIR

Aslında Türkiye, tanksavar füze sistemleri konusunda 2005 yılında çalışmalara başlamıştı. Ancak bölge jeopolitiği Ankara’yı doğrudan temine zorluyordu ve Kornet alımı bunun bir parçasıydı. Irak Savaşı’nın yarattığı bölgesel güvenlik tehdidi, iç güvenlik operasyonları ve ardından Suriye Savaşı, Türk füze sistemlerinin gelişimi konusunda bir şans yarattı.

Özellikle Suriye’deki terör gruplarından ele geçirilen güdümlü anti tank sistemleri, Türkiye’nin orta ve uzun menzilli anti tank füze projelerine ivme kazandırdı.

Devamı M5 Dergisi Temmuz 2019 Sayısında…

Etiketler
Abone Ol 

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

Abone Ol 
Back to top button
Close
Close